Doğan HEPER
HÜKÜMET, mahalli idareler yasa tasarısını dün imzaya açtı. Yasa ile belediyelere iki turlu seçim getiriliyor. Bu arada partiler de, İstanbul Belediye Başkanlığı için adaylarını tespite başladılar.
İlk isimler medyada çıktı...
İstanbul bir devlet kadar büyük, sorunları sıra dağlar kadar ağır, yönetilmesi zor.
Ama zorlukların büyüklüğüne rağmen iyi işler yapmak, yapabilmek tabii ki o oranda prestij getirici.
Peki böyle adaylar var mı?
Partiler böylelerinin mi peşinde?
Hayır.
Partiler kendilerine
"oy kapanı" şöhretler arıyor.
Emeksiz, vaatsiz kimin oy getirme ihtimali var sayılıyorsa onu aday yapma peşindeler.
* * *
İSTANBUL kaldırımı çiğnemeyenler, semt semt, çarşı pazar dolaşmayı, görmeyi, izlemeyi zevk edinmeyenler bu şehri idare edebilir mi?
Bu şehir belediye saraylarından, belediye konaklarından yönetilemez.
İstanbul'un içinde doğup büyümek, yaşamak, onun havasıyla, suyuyla yoğrulmak, ona aşık olmak gerekir.
Ve İstanbul'u basamak yapıp, Ankara'ya Meclis'e kapağı atmayı amaçlamamak, İstanbul Belediye Başkanlığı'nı siyasi amaçlara alet etmemek gerekir.
Var mı partilerin böyle adayları?
* * *
"İSTANBUL Belediye Başkanlığı'na adayım" diyenin bu şehrin güzelliğine güzellikler katacağının da teminatını vermesi, vaatlerini sıralaması beklenir.
Mesela:
Anadolu yakasında Üsküdar'dan Beykoz'a sahil yolu yapacağım.
Tophane'de sahildeki depo ve antrepoları kaldıracağım. Dolmabahçe Sarayı'nın tarihi değeri olmayan cadde üstündeki duvarlarını yıkacağım. Oralardan Boğaz'a ve saraya pencereler açacağım.
Tophane'den Ortaköy'e sahil yolu inşa edeceğim.
İstanbul'da konut inşaatının, Anadolu ve Rumeli yakasında kurulacak çeşitli uydu kentlerde yoğunlaşmasını sağlayacağım.
Altyapıyı, yolu yapmayana inşaat ruhsatı vermeyeceğim.
İstanbul'a yeni bulvarlar açacağım.
Tüm sanayi birimlerini şehirden çıkartacağım.
İşyerleri, eğlence yerleri ve konut alanlarını kati olarak ayıracağım.
Yap - işlet modeliyle, okul bahçelerinin ve bazı meydanların altlarını da kullanarak otopark sorununu çözüp, yollarda tek bir aracın park etmesine bile müsaade etmeyeceğim.
İstanbul'a göçü, iş ve konut sahibi olma şartına bağlayacağım.
Gecekondu yapmayı, işportacılığı İstanbul'da kimse düşünemeyecek bile... Mevcut gecekonduların yerine blok apartmanlar yapacağım.
Varoşları ıslah edeceğim. Sıvasız, boyasız, çatısız bina bırakmayacağım.
Ana caddelerde birbirine benzemez binalar göremeyeceksiniz. Kaldırımlar temiz, çiçekli ve yürünebilir olacak.
Toplu taşım sorun olmaktan çıkacak. Şehirde trafiğe kapalı merkezler olacak ama buralara çok rahat şekilde toplu taşım aracıyla varılabilecek.
Deniz ve karayolu ulaşımında işbirliği sağlanarak deniz ulaşımına ağırlık vereceğim. Vapurdan inen anında otobüse binip rahat şekilde semtine ulaşabilecek.
Tetanos edecek kadar pis otobüslere, trenlere, toplu taşım araçlarına artık rastlanmayacak.
Tarihi eserler pırıl pırıl olacak ve tümü geceleri aydınlatılacak...
İstanbul çiçek bahçesine dönecek.
Rüşvet, kayırma, torpil gibi kelimeler belediye hizmetleriyle yan yana anılamayacak.
Tüzüğe aykırı gıda satışı, hileli mal satışı imkansız olacak, halkı kazıklamayı kimse aklından bile geçiremeyecek...
Şehri oturarak değil dolaşarak yöneteceğim.
İstanbul'a hizmeti yeter şeref addedeceğim.
Daha, daha, daha...
Var mı bunları vaat eden, söz veren, yapacak olan aday ve ona kefil olan parti?..
Partiler, hizmet edebilecek, İstanbul aşıklarını bulup aday diye sunmalı.
Oy ökselerini, oy kapanlarını, yıpranmış şöhretleri değil.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr