Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Gelir dağılımı adaletsizliği", "eşit işe farklı ücret".
Türkiye'nin önemli sorunları bunlar.
Emekliler için de durum aynı, kaç emekli varsa sanki o kadar da farklı emekli maaşı var.
Üstelik yıllardır "bu farklılıkların giderilmesi gerekir, düzelteceğiz" sözleri verildiği halde.
Bugün de ücretler konusunda aynı aykırı tutumu izliyoruz.
Enflasyon yüzde yirmi beşi aşmayacak hesabıyla ücretler de, aşağı yukarı bu oranda sabitlendi.
İşveren Sendikası Başkanı, enflasyonun iyimser hesaplarının yapıldığı ilk günlerde yanlış hatırlamıyorsam yüzde 25'i aşan oranda ücret zammı yapanların mahkemeye bile verilmelerini öneriyordu.
O noktadan çıktık, geldik önceki güne ve bir büyük firma bir kısım işçilerine yüzde 68 ücret zammı verdi.
Bu çok büyük bir olay.
Bir bakıma ekonomik programın iflasının ilanı.
Belki de büyük gelişmelerin habercisi.
* * *
BU arada toplu sözleşme düzeni dışında oldukları için hak ettiklerini yıllardır alamayanların feryadı da var.
Onlardan bir bölümü de üniversite öğretim görevlileri.
Bakın ne diyorlar:
"Günümüzde, diğer ülkelerde özlem duyulan öğretim üyeliği, yurdumuzda artık cazibesini kaybetmiştir. Araştırma görevlisi bulunamamaktadır. Nitelikli elemanlar üniversite dışı görevlere ve vakıf üniversitelerine yönelmektedir. Bugünkü düşük ödeme düzeyi ile bir bilim adamı olarak bir dergiye abone olmak (bugün aramızda veresiye kitap satın alan hocalarımız vardır), yurtiçi ve yurtdışı bilimsel kongrelere katılmak, arazi çalışmaları içeren proje üretmek ve uygulamak hemen hemen imkansız hale gelmiştir.
Ayrıca, 4 yılını doldurmuş bir profesörün, bu aşamadan sonra emekliliğine kadar geçen en az yirmi yıllık hizmet süresi boyunca herhangi bir terfi yapması söz konusu olmadığından, sadece enflasyon nedeniyle verilen yıllık genel zamla yetinmek zorundadır.
Tüm bu olanaksızlıklar içerisinde görevlerini feragatla sürdüren öğretim üyelerinin adeta aşağılanırcasına Temsil Tazminat Yasası ile ilgili kararnamede kapsam dışı bırakılışı büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu tazminattan, yargı mensuplarından 6 yılını doldurmuş hakimler gibi zaten sayıları sınırlı olan 4 yılını doldurmuş profesörler ve emeklilerin de yararlandırılmaları sağlanmalıdır."
Peki üniversite hocalarımız ne kadar maaş alıyor ki; ekonomik durumlarının kötülüğünden söz edebiliyorlar?
Sorduk ve öğrendik. Yeni bir profesörün aylık ücreti 454 milyon, kıdemli bir profesörün maaşı ise 518 milyon lira.
Ne dersiniz, yeterli mi, adil mi? Enflasyon hesaplarına uygun mu?
Değilse, neden düzeltilmez. Hem onlarınki hem onlar gibi olanlarınki...


Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr