Önceki gün olanlar depremin kendisi kadar acıydı.
CNN alt yazı geçmiş. 21.00 - 23.00 saatleri arası İstanbul'da deprem olacakmış.
ABD İstanbul Başkonsolosu açıklamış. Amerika'dan haber gelmiş, deprem olacak diye. Konsolos da evini terk etmiş, sokaktaymış.
Önce 21.00 - 23.00 olan tehlikeli saat daha sonra 01.00'e kadar uzatılıyor.
Sanki tek bir merkez tehlike yayını yapıyor. Aynı anda aynı kötü haberi milyonlarca kişi duyuyor.
"Fısıltı TV", 40 gerçek TV kanalından daha etkili oluyor. Gerçek TV'lerin tüm gece, uzmanlara danışarak yaptıkları yalanlamalar adeta boşa gidiyor. Herkes sokakta sabahlıyor.
Yapılacak fazla bir şey yok. Telaşı ve heyecanı makul karşılamak gerekir.
Ama bu gerçek dışı söylentileri yayanların yaptıkları aynı derecede normal karşılanabilir mi?
Bu panik yaratan haberleri sadistçe yayarak zevk alanlar, birer ahlaksız olduklarını bilmeliler. Onlara müeyyide uygulanamamış olması, insan oldukları anlamına gelmez.
* * *
DEPREMLE ilgili en ilginç görüntülerden biri önceki gün meydana geldi.
Bir özel lisede bodrum kattaki salonda deprem konferansı veriliyordu.
Deprem halinde neler yapılması gerektiğini anlatan uzmanı 500 öğrenci pür dikkat izlerken deprem başladı.
Uzman çocukları sakinleştirdi. Kapılara koşan, birbirini ezip geçen olmadı. Sarsıntı durdu. Salonun daha sonra sakin bir şekilde boşaltıldığını öğrendik.
Son günlerde bilgisine çokça başvurulan bu
"deprem uzmanı" ile AKUT İkinci Başkanı önceki akşam TV'de karşılaştılar, tartıştılar.
O tartışmadan anlaşıldı ki, deprem sırasında alınabilecek önlemleri okullarda, TV'lerde anlatan o uzmanın önerilerinin bir kısmı yanlış.
Yani o tavsiyelere uyan ölebilir.
Bunun üzerinde neden duruyorum?
Bu tavsiyelerde bulunma yetkisinin bilenin, bilmeyenin eline verilmesinin yarardan çok zarar getirme ihtimali olduğunu bu tartışmada gördüğümüzden.
O uzman;
"Deprem sırasında kapı kasası arasında durun veya masa altına girin. Ben Japonya'da dört yıl bu işi izledim, Japonya'da böyle tedbir alınır" diyordu.
AKUT temsilcisi ise bu söylenenlerin yanlışlığını şöyle belirtti:
"Japonya'da kapı kasasına veya masa altına girilebilir; amaç düşecek avizelerden, tablolardan, devrilen kütüphanelerden korunmaktır. Çünkü orada bizdeki gibi tüm bina yıkılmaz. Oysa Türkiye'de tüm bina yıkılıyor. O nedenle kapı arası, masa altı insanı kurtarmaz, bilakis öldürür. Bizde, örneğin buzdolabı gibi, çelik dolap gibi sert bir cismin yanına yatarsanız çöküntü halinde oluşacak aradaki 'hayat üçgeni'nden yararlanabilirsiniz, yani arada kalacak boşluk sizi canlı tutabilir."Hadi gelin çıkın işin içinden.
İkisi de uzman.
Ama ikincisinin söyledikleri daha doğru değil mi?
Öyleyse milyonlarca kişiyi ilgilendiren, bu derece hayati bir konuda yanlış bilgiyle halkın yaşamının tehlikeye sokulmaması için her önüne gelenin akıl vermesinin önlenmesi gerekiyor.
Yani; yayınlarda otokontrol...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr