“Açılım” Hep aynı soru. Açılımı açın. İçinde neler var?
Ama hükümet anlatmıyor.
Bu işi “sessiz” bir kişiye vermişler, o da ne diyor, anlayan beri gelsin.
Başkası olsa, o İçişleri Bakanı’nı çoktan görevden alırdı.
İyi insan olabilir ama iyi İçişleri Bakanı değil.
Yanan bir ülkenin İçişleri Bakanı böyle olur mu?
Türkiye gibi bir ülkenin İçişleri Bakanı Başbakan’dan bile daha önemlidir, desem acaba yanlış konuşmuş olur muyum?
* * *
Kısa keselim.
Türkiye ikiye bölündü...
Kim ne derse desin, bölündü.
Bu hükümet 7 yıl bekledi ve sonunda böldü. Beceriksizliğiyle böldü...
Kürt kökenli kardeşlerimizin de, diğerlerinin de aklına ayrılık gayrılık gelmezdi, böyle bir şey yoktu.
İsteyen istediği şehre yerleşemiyor mu?
İsteyen istediği mesleğe giremiyor mu?
Her partiden herkes milletvekili olamıyor mu?
Güneydoğulu kardeşimiz isterse başbakan, Genelkurmay Başkanı hatta Cumhurbaşkanı olamıyor mu?
Oluyor.
Kimsenin aklına köken, etnik aidiyet gelmiyordu, gelmiyor.
Şimdi 72 milyonun aklına bunu, yani etnik köken farkını soktular. Anadolu’ya düşmanlık tohumları saçtılar. Bundan Türk kökenliler olduğu gibi, Kürt kökenli kardeşlerimiz de şikâyetçi. Onların çoğunluğunun aklında ayrılık yoktu, sokuldu...
* * *
Daha çok demokratik hak mı, ona itiraz eden yok.
Daha düzgün yaşam şartları mı ona da itiraz yok.
İşsize iş mi, ona da itiraz eden yok.
Bölgeler arası uçurumlar giderilmeli, diyene itiraz eden var mı, oldu mu? Bunun için çalışılmıyor mu?
Çalışılıyor.
Batının vergileri doğuya gidiyor. Gitsin, kimse karşı çıkıyor mu?
Öyleyse bir avuç Kürtçü PKK’cı ve onların dış ve iç destekçilerinin isteği ne?
Bu ülkenin kardeş kavgası içine girmesi mi?
Nihai hedeflere varma yolunda, Kürt kimliğinin tanınması söylemleri bahanedir.
Kürtçe konuşma serbestisi ve bazı yer isimlerinin Kürtçeleriyle değiştirilmesi bahanedir.
Amaç Türkiye’yi bölmektir, Türkiye’yi zayıflatmaktır.
Ama bunu Güneydoğulu kardeşlerimizin çoğunun istemediğini de biliyoruz.
Ama korku onları da susturuyor.
Bakalım ne zamana kadar, sandıkta görülecek.
ŞANTAJ
Bölücülerin başlıca 4 isteği var.
1- Anayasa değişsin, Kürt ve Türk milletinden müteşekkil bir devlet kurulsun.
2- Kürtçe resmi dil olsun ve eğitim Kürtçe de yapılsın.
3- Güneydoğu’ya muhtariyet verilsin.
4- Abdullah Öcalan’a serbestlik.
Bu demektir ki Türkiye’de federal bir sistem olsun, üniter devlet son bulsun.
İşte, bunu isteyenlerle, PKK ile içte pazarlık var. Dışta ise 3’lü mutabakat var. İçişleri Bakanı, PKK’ya son verilecek diyor.
İçte pazarlık, dışta tasfiye, bu nasıl olacak? Allah aşkına, bu tenakuzu biri izah etsin...
Suikastçılar serbest!..
Günün önemli konusu Bülent Arınç’a suikast hazırlığı değil mi?
Yandaş medya, bununla kalınmayacağını, suikastlar için liste hazırlandığını da yazdı.
Ama “suikast sanıkları” serbest bırakıldı.
Peki, bu bağırma, çağırma ne için?
Amaç gündemi değiştirmek mi, yoksa mağdur yaratmak mı?
Ama bir de sözümüz var “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diye.
Özellikle açıklamadan sonra olaya uyan en doğrusu bu galiba...
ELVEDA
Ulus devlet
Halkın büyük bir bölümü Türkiye’nin felaketin eşiğinde olduğunu görmüyor.
Çünkü onların, yani bu büyük bölümün, birçok TV’nin haberlerini birden kovalayacak, yangını izleyip görecek vakti yok.
Bazı gazete yazarları da nedense iyimserlik (!) yapıyor ve yanlışı doğru gibi göstermek, yutturmak istiyor. Tarih onları yazmayacak zannediyor.
Oysa gerçek onların anlattığı gibi değil.
Bakın Demirel bugünler için ne diyor:
“Türkiye’de fren patladı, kurumlar birbirine girdi. Asker ve yargı her gün rahatsız ediliyor. Türkiye’de huzur yok. Cumhuriyeti, birlik ve bütünlüğü yaralayacak her şey yanlıştır. Yönetemeyen, yerini başkasına bırakmalıdır. Halk birbirini seviyor araya fitne sokmanın anlamı yok. Ulus devletin kökündeki ulusu parçalamayalım.”
Ulus devletin parçalanma tehlikesi var ki Demirel bundan söz ediyor.
Bundan büyük felaket olur mu?
Ama bazıları bunun farkında değil, bazıları da..... Cümleyi tamamlarsam suç olur, siz tamamlayın olmaz mı?
GAZETECİLİK
60’lık nine!..
Show TV aynı gün, sabah ve akşam kayak yapanları gösteriyor ve bir hanım için belki on defa “60 yaşındaki nine” tabirini kullanıyor. O “nine” olursa 64 yaşındaki Ajda Pekkan’a ne demeli?
Sen, o hanımın yaşını söyle, genç mi ihtiyar mı olduğuna TV seyircisi karar versin, daha doğru olmaz mı?
* * *
Yüksek tahsil diplomalı bir genç kız, gazeteci olacak.
Benim nasihatim şu oldu: Önce dürüst ol. Sonra ukala ol ama bu ukalalık bilgiye dayansın; hırslı ve hızlı ol, yabancı dil bil, bilmiyorsan bugün öğrenmeye başla.
Misal verdim: Hürriyet gazetesinin kitabında, muhabir adaylarında yüksek tahsil diploması ve en az bir yabancı dil arandığı yazıyor. Yabancı dil bilmeyenlerin gazeteci olmaları bizim kuşakla bitti.
Hızlı ve hırslı olmanınsa kitabı yok. Bu genç kız umarım iyi bir gazeteci olur.
* * *
Ben de gazetecilik yapayım. “Fikri takibe” örnek:
Bir resim.
Kadın yarı çıplak yatıyor, üstüne konulan tabaklardaki kebapları erkekler yiyor.
Bu şekilde, geçen günlerde bir “suşi” ziyafeti de olmuştu.
Ben kebap-kadın resmini hayretle ve nefretle izledim.
Ve bugüne kadar kadın derneklerimizin protestolarını bekledim.
Bu yapılan kadına hakaret değil mi?
Boşuna beklemişim.
Bugüne kadar hiçbir kadın kuruluşundan çıt çıkmadı.