Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Atatürk Çiftliği İlköğretim Okulu'nun 12 - 13 yaşındaki 6 öğrencisinin başı dertte.
Dün Sirkeci Çocuk Mahkemesi'nde duruşmaları vardı. Dava başka güne kaldı.
Bizde hakimler yasalara çok fazla bağlı kılınmış durumdalar.
Takdir alanları sınırlı.
Oysa özellikle çocuk mahkemelerinde hakimlerin geniş takdir yetkisi olmalı.
Ama yine de ben hakim olsam birinci duruşmada bu çocuklar için beraat kararı verirdim.
* * *
İSTANBUL'da Atatürk Çiftliği İlköğretim Okulu'nda dersler boş geçiyor. 12 dersin 11'inde öğretmen yok.
Çocuklar da büyüklerden gördükleri gibi gösteri yapıyorlar, "öğretmen istiyoruz" diye okul civarındaki sokaklarda elde pankart dolaşıyorlar.
Sonuç; "6 öğrencinin, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten yargılanmalarına karar veriliyor." Oysa o küçükler fiillerinin suç olduğunun bile farkında değiller.
Ama istenen ceza 3 yıla kadar hapis.
* * *
OLAYLA ilgili TV haberlerini izlerken baktım okulun tüm çocukları ellerine haklarında dava açılan arkadaşlarının gazetelerde çıkan fotoğraflarını almışlar, hayran hayran seyrediyorlar.
Bu yaştaki çocuklar için o 6 arkadaşın yaptığı "kahramanlığa!" özenmemek imkansız.
Gazetelerde, TV'lerde boy boy fotoğrafları çıkan, bu yaşta sanık sandalyesine oturtulan çocukların geleceğinde bu anların izlerini silmek de imkansız.
Yani bu yargılama olmasaydı unutulabilecek bir çocukluk oyunu, şimdi hayat boyu kalıcı bir iz bırakabilir.
Öyleyse bu yargılamanın hem sanıklara hem akranlarına ne faydası var?
Yargıda sosyal fayda yoksa, kişileri ıslah edici bir sonuç beklenmiyorsa, bilakis kişiler üzerinde ve etraflarında aksi tesir yapabilecekse ısrar niye?..
6 çocuk; yaşları 12 - 13, istekleri okumak. Mahkeme, hakim, savcı, polis, sanık, mübaşir, kanun, ceza, cezaevi, bunları onların şu masum hayatlarına sokmanın ne alemi var?

Hayvanlara eziyet

Gündemde kurbanlıkların bayıltılarak kesilmesi konusu var. Bu elektrik şokuyla yapılıyor.
Diyanet de bunu uygun buluyor.
Eziyet çektirmeden kesmenin başka yolu yok.
Buna her hayvan sevenin hatta her canlıya saygı duyanın evet demesi gerekir, uygulaması gerekir. Tabii, uygulamanın nasıl olacağını ilgililerin bir an önce açıklaması da beklenir.
* * *
İSTANBUL'da da hayvanlarla ilgili bir başka tartışma var.
Sokak köpekleri.
İstanbul'da yaklaşık 300 bin başı boş köpek olduğu söyleniyor.
Bu köpekler nedeniyle kuduz ölüm saçıyor. Daha geçen gün 4 çocuk annesi bir kadın kuduzdan öldü. Bir süre önce 60 mahalle kuduz tehlikesi nedeniyle karantinaya alınmıştı.
Avrupa'da yalnız Türkiye'de kuduz var.
Yılda ortalama yüz bin kişi kuduz hayvanlar tarafından ısırılıyor. Bu hayvanların yüzde 75'i de köpekler.
Sağlık Bakanlığı da sokak köpeklerine karşı önlem alınmasını istiyor.
* * *
İSTANBUL'da kuduz aşısı da her yerde her istendiği an bulunamıyor. Üstelik bulunanın da bayatı var, tazesi var, ithali var, yerlisi var.
Yani aşıya, seruma yüzde yüz güven yok.
Öyleyse; hem köpekleri hem insanları koruyacak bir yol bulunmalı.
Bu da sokak köpeklerini kısırlaştırmaktan ve belediyenin kuracağı köpek çiftliklerine toplamaktan geçiyor.
"Sokak köpeklerini ellemeyin başı boş dolaşsınlar", diyenler olsa olsa hiç sokak köpeği saldırısına uğramayanlar veya böyle bir saldırıyı görmeyenler olabilir.
Onlara, gelin bizim sokaktan geçerken "Arap"ın saldırısından yara almadan kurtulun da göreyim derim.



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr