Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

YILMAZ bu kavgayı neden çıkarttı?
Neden kendisini Başbakan yapan konsensüsün içindeki en güçlü gruba, orduya karşı bu zamansız ve gereksiz çıkışı yaptı?
Sebep; ordunun hükümeti teğet geçip rektörlere irtica brifingi vermesi ve sonunda bir bildiri yayınlatması mı?
Yılmaz'ın birdenbire türban savunucusu kesilmesi de bu ihtimali güçlendiriyor.
İrtica korkulacak boyuta geldiyse, politikacıların yıllar boyu çeşitli tavizler vermeleri nedeniyle gelmedi mi?
Öyleyse, Yılmaz'ın rektörler toplantısına alınganlığı, kızgınlığı haklı bile görülse tutumu yanlış sayılmaz mı?
* * *
YILMAZ'ın sertleşmesinin nedeni bu değilse ne olabilir?
Yoksa; problemlere çözüm getiremediğini gördü, işler daha da kötüye gitmeden hükümetten ayrılmanın bahanelerini mi yaratmak istiyor?
Bu daha akla yakın gibi.
Çünkü 28 Şubat'tan sonra, toplumdaki beklentilere, hükümetin bu yapısıyla cevap vermesi zaten beklenemezdi.
Ekonominin hayat kaynağı olduğu bir dünyada, yüzde yüz enflasyonlu bir Türkiye'de ekonomiyi, özellikleri sınırlı tek bir kişiye teslim etmek bile, mağlubiyeti baştan kabul etmek anlamına gelmez miydi?
Öyle de oldu.
Ve üstelik atılım bekleyen, değişim bekleyen, reform bekleyen her konuda hata ve gecikme...
* * *
YILMAZ'ın gereksiz ve beklenemez sertlik sebebi bu da değilse peki nedir?
Ona "darbe ürünü" diyenlere, "işte ben askerlerle kavga bile ediyorum" diyebilmek mi?
Askerlerin de içinde bulunduğu konsensüsle iktidara gelmiş olsa da, madem görev bitti, bu işin dibi göründü, koalisyon sona eriyor, öyleyse giderayak askerlerin vesayetinde siyaset görüntüsünden kurtulmak için kavga çıkartmak neden akla yakın olmasın?..
Ama o zaman, çifte standartlara karşı olanlar, Yılmaz'ın bugün verdiği "kışlaya dön" mesajını "28 Şubat'ta Refahyol'a yol görünmüşken de vermesi gerekmez miydi?" diye sormazlar mı?
* * *
TÜM bunlar, Türkiye'nin yersiz ve zamansız tartışmalarla düşürüldüğü üzücü ve küçültücü durumu gösteriyor.
Türkiye'de 75 yıldır benzerine rastlanmayan şekilde ordu ile siyasetçi kavgası yaratıldı. Bazıları bunu sevinçle izliyor...
Bu, basiretli politikacıların yapacağı iş mi?
Ve bazı politikacılar tansiyonu yükselterek, çözümleri zorlaştırarak, hatta çözümsüzlüğü kader haline getirerek, demokrasiye de en büyük kötülüğü yapıyor.
İşte dün Sanayi Bakanı Erez'in söyledikleri:
"İç politikada yaşanan sorunlar siyasi parti liderlerinin yenilenmesiyle aşılabilir. Milletin sorunu liderlerden."
* * *
TÜRK halkı eğer demokrasiden soğuyacaksa bu bazı basiretsiz politikacılar yüzündendir.
Çünkü çoğunun hem mevcudiyeti demokratik değil, hem de demokrasi bahanesiyle Türkiye'yi gerginleştiriyorlar...
Bunlar, politik mevkilerin tapusunu almış gibi bin türlü başarısızlığa, seçim kaybına, imkanları ve fırsatları 65 milyonluk Türk toplumunun aleyhine heba etmelerine rağmen, hala iktidarlarını sürdürebiliyorlarsa bunun kaynağı demokratik olamaz.
Bu politikacıların büyük bölümü özel teşebbüste genel müdür olsalardı, bu başarısızlık grafiğiyle çoktan görevden alınmış olurlardı.
* * *
YAPILANIN salt "siyasi egemenliğin üstünlüğünü savunma" olduğunu ileri sürenlere de, "28 Şubat'ta neredeydiniz" demezler mi?
Bu fuzuli gerginlik mümkün olsa da hiç olmamış sayılabilse.
Türk siyaset hayatına yeni bir "tabula raza" ile devam edilse...
Milletin değiştiremediği liderler biraz da olsa kendilerini değiştirebilse...
Demokrasinin de yararına olan bu değil mi?



Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr