Emekli Orgeneral Çevik Bir'in çıkışı yararlı oldu.
Demokrasilerde herhangi bir makama ne kadar çok aday olursa seçim o kadar sıhhatli, daha doğrusu sonuç o kadar amaca, hizmete uygun olur.
Cumhurbaşkanlığı konusu da buna dahil.
Bu konuda Türkiye'de tartışılan hep şu üç nokta oldu.
* Cumhurbaşkanını halk mı seçsin, Meclis mi?
* Cumhurbaşkanlığı makamı sivilleşsin, asker görüntülü olmasın veya neden olmasın?
* Cumhurbaşkanı adayı sıkıntımız var. Keşke o makama talip olanların sayısı çoğalsa.
Türkiye bu tartışmalarla bugüne kadar geldi.
Son aylarda özellikle Demirel'in savunduğu
"halk seçsin" tezinin ekseriyetin kabulünü gördüğü, aşağı yukarı ortaya çıktı.
Asker - sivil tartışmasınınsa bu aşamada pek önemi kalmadı gibi görülüyor.
Müdahale dönemleri içinde veya o dönemlerin etkisi dağılmadan titizlikle üzerinde durulan bu konu, adaylar bir süredir sivil hayata da geçmişlerse,
"görüntü" dışında pek de önemli gibi durmuyor.
Bunu, önceki gece Çevik Bir'in
"Adayım" açıklamasını duydukları anda bu kararı alkışlarla karşılayan meslektaşlarımızın tutumundan da çıkarmak mümkündü. Üstelik kendisini bir makam için ehil gören, yetişmiş her Türk insanı o makam için aday olabilmeli, çeşitli nedenlerle önü kesilmemeli.
Ama buna rağmen, pek çok vatandaşın; dünyanın gözü Türkiye demokrasisinin üzerindeyken sivil kökenli biri o makama seçilmiş olsa daha iyi olmaz mı, diyeceğini de bilmek gerekiyor.
Nitekim dün bazı ANAP'lı ve FP'li yetkililer, çeşitli politikacılar bu yönde görüş açıklamaya başladılar bile...
* * *
CUMHURBAŞKANLIĞI seçiminde aday kıtlığı da Türkiye'de sorun sayılabilir.
Mayıstaki seçim için adayların belirmesi konusunda kimileri,
"daha erken", kimileri,
"geç" diyebilir. Ama görünen o ki Demirel'den başkası düne kadar o makama aday olmaktan söz etmiyordu.
Çevik Bir, rekabetin yolunu açmış oldu.
Demirel gibi,
"ben de varım" diyen ikinci aday adayı oldu.
Bundan önce de ağızlarda dolaşan isimler, adaylığa yakıştırılanlar vardı.
Mesela ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın adaylığından devamlı söz edildi.
Onu Çiller'in de destekleyeceği iddiaları vardı, MHP ve FP ne tavır alır tartışmaları da yapıldı. Sonuçta lehte, aleyhte, olumlu, olumsuz tartışmalara rağmen Yılmaz'a genellikle potansiyel Cumhurbaşkanı adayı gözüyle bakıldı.
* * *
ŞİMDİ ortada aday adayı olarak Demirel var, Çevik Bir var, kendisi açıklamasa da muhtemelen Yılmaz var.
İlk adım atılmış oldu, şimdi artık arkası gelebilir, başka adaylar da çıkabilir.
Mesela Erdal İnönü, mesela İsmail Cem, Çankaya'ya yakıştırılan isimler değil mi?
Onların tutumunu da izlemek gerek.
* * *
TÜM bu kişiler ve başkaları aday olma arzularını açıklarlarsa, partili olanlar partileri tarafından aday gösterilirse, bu kez Cumhurbaşkanlığı seçiminin Türkiye'de en ilginç ve en demokratik seçim olacağı şimdiden söylenebilir.
Deneyimli adaylar, sivil adaylar, asker kökenli adaylar, liberal adaylar, sosyal demokrat adaylar... Tercih olanağı sağlayan geniş bir yelpaze...
Çevik Bir'in adaylığı sayesinde bu arada belki 28 Şubat da ülke genelinde test edilmiş olacak.
Ama bu seçimin belki de en ilginç yanı bu adaylardan birini halkın seçmesi hali olacak. Seçilene, başkan veya yarı başkan denilecek...
Öyleyse Meclis'e de görev düşüyor, Cumhurbaşkanlığı seçimini halkoyuna bağlayan mevzuat değişikliğini yapmak.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr