İlk kez Birleşmiş Milletler'e Türkiye ile Yunanistan ortak bir tasarı sunuyor.
Deprem felaketi halinde kurtarma faaliyetlerinde bulunmak için BM'ye bağlı uluslararası bir örgüt kurulması isteniyor.
Bizatihi tasarı, içeriğinden önemli.
Türk - Yunan ilişkilerindeki gelişmenin kazandığı ivmeyi gösteriyor.
Yalnız hızlı gelişme bir korkuyu da bünyesinde taşıyor.
İlişkiler bu kadar tozpembe görüntü çizerken; Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in tabiriyle,
"Birden bire duvara toslarsa" hayal kırıklığı da o derece büyük olmaz mı?
* * *
TÜRKİYE'nin Avrupa Birliği'ne aday ülke olmak gibi bir hedefi var.
Bugüne kadar Yunanistan bu hedefin önündeki en önemli engeldi.
Bu nedenle Helsinki toplantısı merakla bekleniyor.
Tabii Helsinki toplantısından önce bu ayın 28'inde Başbakan Ecevit'in ABD'ye yapacağı ziyaret de dolaylı olarak AB'nin kararını etkileyecektir.
Neden?
Türk - Yunan sorunlarının esen sempati havasıyla bir anda çözümleneceğini sanmak yanlış olur.
AB de, Atina da kendi politikalarını savunmaya devam edeceklerdir.
Atina açısından özellikle Kıbrıs sorunu varken, Türkiye için AB kapılarındaki engeli kaldırmak o konuda ve diğer ihtilaflı konularda alınacak sözlerle mümkün olabilir.
AB'nin Türkiye'den bilinen beklentileriyle ilgili olarak da aynı şey söylenebilir.
Daha önceki gün Milliyet'in Londra temsilcisi Zafer Arapkirli'yle konuşan Avrupa Birliği Dönem Başkanı Finlandiya'nın Dışişleri Bakanı Tarja Halonen şunları söylüyordu:
"Dost acı söyler; daha yapacak çok şey var. Daha çok yol var. Sabırlı olmak gerek."Gerçekçi olalım; Türkiye için bu yolu kısaltmak, Helsinki'den olumlu sonuç almak, özellikle Washington'da Ecevit'in temaslarından çıkacak sonuçlara bağlı gibi görünüyor.
İnsafsız zam ve enflasyon
Köprü geçiş ücretlerine ve otoyollara büyük zamlar yapıldı.
Zamlara bağışıklığımız bile bu zamları makul göstermiyor.
Yüzde yüz zam; bırakın maddi etkisini, psikolojik etkisiyle başka zamların da mıknatısı olabilir. Zincirleme zamlara yol açar.
Neredeyse benzine her hafta yapılan zamlar ve üst üste gelen bu balyoz gibi köprü zammı, enflasyonla mücadele ettiğini söyleyen bir yönetimin doğru karar aldığını göstermiyor.
1999 enflasyonu için yıl sonu hedefi ortalama yüzde 44 olarak belirlenmişti.
Hayali hedefler kağıtta kalıyor, piyasa bildiğini okuyor.
Bir de hükümetin yaptığı yüzde yüzlük zam tahrikini dikkate alın, vatandaşın mutfağındaki enflasyonun altından kalkmak mümkün olmayacak demektir, kağıt üzerinde oran kaç olarak ilan edilirse edilsin.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr