Sayın Demirel yanlış yaptı.
Ücretin, faizin, dövizin, kiranın sınırlandığı bir ülkede milletvekillerine
"kıyak emeklilik" her şeyden önce tutarsızlıktır.
İstikrar programına aykırıdır. Enflasyonu düşürme amacına hizmet etmez.
Bu konuda görüş bildiren ekonomi dünyasının önde gelenleri de önceki gün
"Finansal Forum"da endişelerini dile getiriyorlardı.
Kıyak emekliliğin TBMM'den geçmesinin hükümete güvensizliği artırdığını belirten işadamları bu konuda Cumhurbaşkanı'nın vereceği kararın çok önemli olduğunu vurguluyorlardı.
Ve bu tutarsızlığa imzasıyla Sayın Cumhurbaşkanı onay vermiş oldu.
Hem de yargı kıyak emekliliğin karşısında olduğunu açıkladığı halde ve yasa 8 kez Anayasa Mahkemesi'nden döndüğü halde.
* * *
CUMHURBAŞKANI'nın bu konudaki sıkıntısı bir süredir çeşitli ortamlarda, çeşitli şekillerde ifade ediliyordu.
Doğru veya yanlış, haklı veya haksız, şu hesap ileri sürülüyordu:
Demirel bir yanda süresini uzatacak Anayasa değişikliği için milletvekillerinin oyuna muhtaçtı.
Bir yanda da o milletvekilleriyle ilgili bir yasanın
"veto" edilmesi ondan bekleniyordu.
Veto beklentisi boş çıktı.
Adaylık için
"oy mu", kıyak emekliliğe
"veto mu" mukayesesinde oy üstün geldi.
Şimdi herhalde yasa Anayasa Mahkemesi'ne gidecek.
Onların oy hesabı, yeniden seçilme hesabı olmadığına göre; sonuca herhalde, sosyal adalet ölçüleri hakim olacak.
Bu arada geçen yılki kıyak emeklilik yasanının iptalinin gerekçesini bugüne kadar yazıp, Resmi Gazete'de yayımlanmasını sağlamayan Anayasa Mahkemesi'ni eleştirmemek de mümkün değil.
Madalyonun öteki yüzü
Batman'da özel birlik kuruluşu, silah ithali usulsüzlüğü ve bu silahların bir bölümünün Hizbullah'ın eline geçmiş olma ihtimali bizatihi bir skandal olmanın ötesinde bizim üst düzeyin zaaflarını da açığa çıkarttı.
Özel birlik kuruluyor. Trilyonluk silah alınıyor.
Belki de o gün bunu yapanlar iftihar ediyordu.
Ama bugün kaçıyorlar.
"Haberim yok, imzam yok, belki evet demişimdir, ben zaten vatan, millet, memleket yararına her şeye evet derim, soruşturma yapılsın, yanlış varsa meydana çıksın, vali iyi validir (!) herhalde yalan söylemiyordur, ama işgüzarlık yaptığı da anlaşılıyor, vali suçluysa açıklansın..."Sonuç iyi çıkarsa bendendir, kötü çıkarsa ondan, bundun...
Ayıptır.
Devletin en üst kademelerine kadar gelen insan inandığını yapar, yaptığına da sahip çıkar, sorumluluğu alır, icraatını savunur.
Yaptıklarının yanlış olduğu ortaya çıkarsa
"yanılmışım, uygulanacak siyasi veya cezai müeyyideye razıyım" der.
Bu nedenle Batı'da sık sık istifalara rastlanmıyor mu, hatta bazı ülkelerde intihar eden devlet adamları olmuyor mu?
Bizde sergilenen pısırıklığı ben o mevkilere gelmiş kişilere yakıştıramıyorum.
Türkiye'de dürüstlüğü kadar mertliği ile de fark yaratacak yöneticilere ihtiyaç var.
Dün öğleden sonra Çankaya Köşkü'nden çıkışta yaptığı açıklamayla o takımdan Çiller, bu eleştirinin nispeten de olsa dışına çıkmayı başardı.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr