Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'dan öğrendik ki prefabrike konutların bazı bölgelerde bir kısmı boş kalmış. Vatandaş kira ve yiyecek yardımından mahrum olmamak için bu konutlara taşınmıyor, çadırda yaşamını sürdürüyor.
Bu aslında pek de akıl alır gibi bir durum değil, ama böyle.
Prefabrike evlerin bir kısmı işe yaramayacaksa o gayret niye sarfedildi? O masraf niye yapıldı?
Türkiye'de bazı şeyleri anlamak güç.
* * *
PREFABRİKE bina yapımı konusunda Bakan'ın özel teşebbüse yönelttiği eleştiri de pek haksız gibi görünmüyor.
Japonya'da Kobi depreminden sonra özel sektör 32 bin, devlet 21 bin prefabrike konut yaparken, sayılar Türkiye'de devletin 26 bin, özel sektörün 3 bin konut yaptığını gösteriyor.
Bundan çıkan sonuç şu: Özel sektör deprem bölgesi için kesenin ağzını biraz daha açabilir.
Kalıcı konut yapmak için devletten arsa isteyen işadamlarına da Bakan'ın cevabı
"Niye bedava arsa vereyim, arsa satın alsınlar" oluyor.
Bu cevap haklı mı; tartışılabilir.
O işveren kendi işçisi için yapacağı konutlar nedeniyle arsa istiyorsa, yine de arsa ve konut felaketzedeye yarayacak değil mi? Öyleyse devletin arsayı vermesinde ne sakınca olabilir?
* * *
ÖNCEKİ gün İstanbul'da Valilik'te yapılan olağanüstü toplantının, depremle ilgili yeni bulgular nedeniyle değil, her zaman olduğu gibi tedbirleri görüşmek amacıyla yapıldığını öğrenmek rahatlatıcı oldu.
Ve Bakan'ın ağzından İstanbul'un yüzde 80'inin sağlam zemine oturmuş olmasının vurgulanması de sevindiriciydi.
Bu, İstanbul'da depreme karşı tedbir gerekmez veya tedbirleri gevşetelim, anlamına gelmiyor.
Tam tersine İstanbullular devletten yardım beklemeden evlerini sağlamlaştırmanın yolunu bulmalı.
Bakın, İstanbul'un zemin bakımından en güvenilir bölgesinde, Boğaz'ın tepesinde villası olan bir deprem uzmanı profesörümüzün bile binasını çelik takviyelerle adeta yeniden inşa ettiğini görüyoruz.
Devlet bu konuda, yani depreme dayanıklılıkla ilgili olarak, bina kontrollerine zorunluluk dahi getirebilir.
Apartman yöneticilerine tek başlarına binalarda sağlamlaştırıcı önlem alma konusunda yetki sağlayan yasa çıkartabilir. Bu konuda hazırlıklar son aşamada.
Devlet, riskli yerleşim alanlarını saptayıp ilan edebilir. Bu konununsa hızlandırılmasında fayda var.
Bina kontrolleri için bakanlıkça saptanan ücret tarifesinin ilan edilmesine de fahiş ücret isteklerinin frenlenmesi bakımından ihtiyaç var.
* * *
DEPREME karşı önlemin, depreme dayanıklı konut, olduğunu artık herkes biliyor.
Ama bugüne kadar insanlarımızın bir bölümünün duyarsızlığı ve belediyelerimizin çeşitli nedenlerle göz yumması sonucu plansız, programsız, projesiz veya projeye aykırı binalarla kentlerimiz ölüm tuzağı haline getirildi.
Kurulması planlanan "yapı denetim müessesi"yle bu başı boşluğa son verilmesi mümkün olabilecek mi, onu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Ama denetleme kadar müeyyidenin de önemi gözardı edilmemeli. Bu açından bakılınca Bayındırlık Bakanı'nın
"Tedbirde ihmal gösteren belediye başkanları açığa alınmalı" sözü ümit verici sayılabilir.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr