Yarın Allah bilir... Bu ülke ne çektiyse ikiyüzlü “enteller”den çekti.
Entelektüellerimizin hepsi alınmasın, sözüm yalnız ikiyüzlü olanlara ve de iki yüzlülük yapanlaradır.
O gün öyle bugün böyle konuşabilenlerdir. Yarın diyecekleri de duruma göredir.
Peki, bunların sayısı az mı?
Çok. Onlara, “her devrin adamı” da denebilir.
İhtilal olursa da onlar iktidardadır. Çünkü ihtilali yapanlarla samimi, daha doğrusu içli dışlı olurlar. Akıl verirler, hatta evlerinde ziyafet sofrası bile kurarlar.
Demokrasi dönemlerinde de onlar itibardadır. Akıl hocalığına bu kez aksi yönde devam ederler. Sanki kısa bir süre önce ihtilali destekleyenler onlar değilmiş gibi. O günlerin unutulduğunu sanırlar. Oysa insanlar unutkan da olsa tarih unutkan değildir.
Bu entelektüellerimiz yarın da bugünkünden farklı konuşabilirler, ama tarih bunu da yazacaktır. Ve biz onlara ikiyüzlü demeye devam edeceğiz.
Şunu veya bunu methettikleri için değil, herkesi methettikleri için, bugünkü eleştirilerini o gün yapmadıkları için...
* * *
Bunları bana Evren hakkında açılan soruşturma hatırlattı.
Biliyorsunuz, Evren Paşa’nın “Ne demişlerdi...” diye bir kitabı var. Bu kitap 3 bölümdü ve birinci bölümde 12 Eylül’ü ve Evren Paşa’yı metheden imzalı yazılara yer veriliyordu.
Yani birçok entelektüel o zaman 12 Eylül’den yana çıkmıştı.12 Eylül Anayasası’nın referandumda % 92 oy alması da büyük bir ihtimalle bu imzalar sayesinde olmuştu.
Oysa, hiçbir aydın darbe ve darbecileri savunamaz.
Şimdi bu entelektüeller o günün aleyhinde neler anlatıyorlar neler. Ne kadar çok şey biliyorlarmış da haberimiz yokmuş.
Bu entelektüeller bugün cephe değiştirdi. Artık tama yakın çoğu Evren ve 12 Eylül karşıtı. Çünkü Evren iktidarda değil.
Ben her kanunun referanduma götürülmesine karşıyım. Bazı konular uzmanlık işidir. Biz halk olarak temsilcilerimizi Meclis’e yollamıyor muyuz? Onlar da ihtisas konularına göre komisyonlar kurmuyorlar mı?
Öyleyse her konuda referanduma ne lüzum var. uzmanlar işte Meclis’te, komisyonlarda...
Ama Evren Paşa için, düşünceme aykırı da düşse referandum yapılmasını isteyebilirim, taraftar olabilirim.
Yani sözün kısası “Evren yangılansın mı, yargılanmasın mı?” Yurt çapında bir referandum yapalım. Halka soralım ve sonucu görelim.
Her konuda referandum isteyenler acaba buna ne der?
BÖLÜNME
Türkiye’nin sorunu ne? Hayati sorunu ne? Ne şu, ne bu, tek kelime ile “bölünme.”
Evet Türkiye’nin 1. sorunu, en önemli sorunu “bölünme”dir. Kim ne derse desin bölünmedir. Türkiye’yi bölmek istiyorlar. Bunun için çok çalışıyorlar. Ama TV’lerin tartışma programlarını devamlı izlemeyenlerin, izleyecek vakti olmayanların, bundan haberdar olması imkânsız. “Kürtler kendilerini Türk vatandaşı saymıyor.” Diyarbakır Baro Başkanı Emin Aktar bunu TV’de söyledi. Bu adamların pek çoğunun gazetelerde köşeleri yok. Yani her gece birkaç TV izlemeden onların istediklerini, propagandalarını öğrenemezsiniz.
Öğrenmeden de konuşmayın. TV’leri izleyin, onları dinleyin göreceksiniz.
Türkiye’nin 1. sorunu “bölünme”dir.
SINAV NE OLDU?
Üniversite sınavına 1 milyon 700 bin gencimiz girdi.
Bir aile 7 kişi sayılırsa, sayı aşağı yukarı 12 milyon eder.
Bu kadar kişiyi yakından ilgilendiren bir sınav için her kafadan bir laf çıktı.
Sınavda “hile var”, “şifre var” iddiaları yurttan taştı, nerdeyse dünyayı kapladı.
Ama kaç gün geçti, müspet veya menfi bir şey ispat edilemedi. Bir sonuca varılmadı. İddialar ilk günkü gibi. Yani Abbas Güçlü ısrar ediyor.
HHH
“Her fakülte kendisi giriş sınavı yapsın.”
Benim teklifim buydu. Ve bu teklif yurt içinden ve dışından çok taraftar buldu. Elektronik mektup yağdı. Bunların bir kısmının da üniversitede çalışmış kimseler, hocalar olması ilgi çekiciydi. Teşekkür ederim.Üniversite sınavına 1 milyon 700 bin gencimiz girdi.
Bir aile 7 kişi sayılırsa, sayı aşağı yukarı 12 milyon eder.
Bu kadar kişiyi yakından ilgilendiren bir sınav için her kafadan bir laf çıktı.
Sınavda “hile var”, “şifre var” iddiaları yurttan taştı, nerdeyse dünyayı kapladı.
Ama kaç gün geçti, müspet veya menfi bir şey ispat edilemedi. Bir sonuca varılmadı. İddialar ilk günkü gibi. Yani Abbas Güçlü ısrar ediyor.
HHH
“Her fakülte kendisi giriş sınavı yapsın.”
Benim teklifim buydu. Ve bu teklif yurt içinden ve dışından çok taraftar buldu. Elektronik mektup yağdı. Bunların bir kısmının da üniversitede çalışmış kimseler, hocalar olması ilgi çekiciydi. Teşekkür ederim. Üniversite sınavına 1 milyon 700 bin gencimiz girdi.
Bir aile 7 kişi sayılırsa, sayı aşağı yukarı 12 milyon eder.
Bu kadar kişiyi yakından ilgilendiren bir sınav için her kafadan bir laf çıktı.
Sınavda “hile var”, “şifre var” iddiaları yurttan taştı, nerdeyse dünyayı kapladı.
Ama kaç gün geçti, müspet veya menfi bir şey ispat edilemedi. Bir sonuca varılmadı. İddialar ilk günkü gibi. Yani Abbas Güçlü ısrar ediyor.
* * *
“Her fakülte kendisi giriş sınavı yapsın.”
Benim teklifim buydu. Ve bu teklif yurt içinden ve dışından çok taraftar buldu. Elektronik mektup yağdı. Bunların bir kısmının da üniversitede çalışmış kimseler, hocalar olması ilgi çekiciydi.
Teşekkür ederim.
Listelerin dili
AKP
AKP listelerine 167 milletvekili girmedi. Sanki AKP Kürt açılımından vazgeçti, çünkü uzman milletvekili kalmadı. AKP Güneydoğu’da renkli adaylar bulmayarak burayı BDP’ye bıraktı gibi. Türk halkının önemli bir sorunu geçim ama AKP bunu sorun olarak görmüyor.
Bu listeye bakınca seçimden sonra Erdoğan’ın başkanlık ihtimali arttı denilebilir.
CHP
78 milletvekili liste dışı bırakıldı. Baykalcılar tasfiye edildi.
12 Haziran’da CHP’de iç oylama da yapılmış olacak ve Kılıçdaroğlu ile Gürsel Tekin ya kalacak, ya gidecek. CHP merkez sağdan yıpranmış isimler aldı. Ergenekondan Haberal CHP listesine girdi. Ve CHP’nin Sinan Aygün’ü de kabul etmesi hayretle karşılandı, çelişki olarak yorumlandı. Sonuçta CHP Ergenekoncu göründüğü için Güneydoğu’dan oy alamaz kanaati belirdi. CHP Tanrıkulu’nu bile Diyarbakır’dan koyamadı İstanbul’a getirdi. Sosyal demokrasi ile bazı adaylar yan yana nasıl duracak.
MHP
Merkez sağın bazı adamlarını MHP listelerine aldı.
MHP merkez sağdaki boşluğu doldurma hesabında.
BDP
BDP Altan Tan gibi dinci, Şerafettin Elci gibi Öcalan karşıtı ve Ertuğrul Kürkçü gibi sosyalistleri listelerine alarak atağa kalktı. Mardin’de bir Süryaniyi aday gösterdi. Bunlar BDP’nin çok hesaplı davrandığını gösteriyor. Sırrı Süreyya ve Ertuğrul Kürkçü CHP’den bazı genç oylarını BDP’ye getirebilir.
TOKAT GİBİ
İşte yılın olayı
Yılın olayına, bana göre gereken önem verilmedi.
Neydi yılın olayı.
Zeki Durdu ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nde okuyordu. Ve geçen gün PKK safında çarpışırken ölü ele geçirildi.
Cenazesi Malatya’ya getirildi.
Zeki Durdu’nun cesur kız kardeşi, cenazede gösteri yapmaya gelen PKK’lılara “Def olun buradan, kardeşim sizin yüzünüzden öldü” diyerek tepki gösterdi. Bu tepki de fotoğraflarla tespit edildi.
“Niye kapatıyorsunuz yüzünüzü? Sizden kimse gelmesin” diye bağıran Elif Durdu, yüzü poşuyla örtülü örgüt üyelerinin maskesini çıkarmaya çalıştı. Benzer tepkiler farklı illerden de geldi.
Bingöl’deki çatışmada ölen Osman P.’nin Şanlıurfa’da oturan ailesi, cenazeyi kabul etmedi. Teröristin cenazesi Elazığ kimsesizler mezarlığına gömüldü.
Şanlıurfalı diğer terörist Çetin Karadağ’ın ailesi ise cenazeye PKK’lıların gelmesini reddetti.
Bunlar Güneydoğulu ailelerin PKK’yı tasvip etmediklerini açıkça gösteriyor.
Öyleyse BDP kimin oyuna güveniyor da kışkırtıcılık yapıyor?
Güneydoğulu kardeşlerimizin anlayışı, davranışı işte yukarıdaki olaylarda görülüyor. Cesurca görüşünü ortaya koyanlar olduğu gibi, sandıkta bunu gösterecek olanlar da var. Ve onlar çoğunlukta. Bundan önceki seçim bunu gösterdi. 12 Haziran da gösterecek.