Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Siyasi partilerde genel başkan tek başına önemli değil, siyaset bir takım oyunu olduğuna göre aslında lider kadar etrafında olanlar, yani onun takımı önemlidir.
DYP kongresinden önce mektup yazan bazı muhalifler bunu söylüyorlardı.
Biz; "Çiller'i yerinden edecek güçte adaylar göremiyoruz" dedik, diye.
Ama ne oldu? Muhalif aday Köksal Toptan mağlup oldu.
Hem de Çiller'in 922 oyuna karşılık, ala ala 280 oy alarak.
* * *
PEKİ şimdi ne olacak?
DYP artık zor toparlanır.
Onun toparlanışının zor oluşundan herhalde en çok memnun olan da ANAP lideri Mesut Yılmaz oldu ki Çiller'i genel başkan seçildi diye ilk kutlayanlardan biri o oldu...
Türkiye'de lider sıkıntısı var ve onların yarattığı "takım" sıkıntısı da...
Çiller'in DYP'yi nereden nereye getirdiği belli.
Yüzde 27 oyla teslim aldığı DYP'yi hem yüzde 12'ye mahkum etti, hem de iktidardan etti.
Bu liderlikle, DYP ne merkez sağı bünyesinde toplayabilir, ne iktidar olabilir ne de Çiller başbakan.
Peki öyleyse kongre neden ona oy verdi de adeta siyasi bir harakiri yaptı?
Yine aynı noktaya geliyoruz.
Güçlü rakip yokluğundan.
Mevcut sistem, güçlü rakip olabileceklerin siyasete girmesini önlüyor da ondan...
* * *
TÜRKİYE'de seçim ve partiler yasası değişmeli diyenlerin dillerinde tüy bitti. Ama değişen bir şey olmadı.
Ve bu değişmezlik, sonunda Türkiye'yi "göstermelik bir demokrasi" haline getirdi.
Liderleri hiçbir şekilde ve şartta değişmeyen, değiştirilemeyen partilerden oluşan bir demokrasi ancak sanal bir demokrasi olabilir.
Öyleyse ne yapılmalı?
Türk demokrasisi delege sistemine mutlaka son vermeli.
Liderler, yöneticiler, milletvekili adayları tüm parti üyeleri tarafından, hakim denetiminde seçilmeli. Bugünkü önseçim komedisine son verilmeli. Bu, liderlere milletvekilliği adaylığı için belli bir kontenjan tanıma imkanına engel olmayacaktır.
Üst üste seçim kaybeden, ama ileri demokrasilerde, Avrupa'da olduğu gibi kendiliğinden çekilmeyen liderleri düşürmeyi kolaylaştırıcı sistem getirilmeli veya iki kereden çok genel başkan seçilme engellenmeli.
Sistem; yeni lider adaylarını cesaretlendirici olmalı.
Sonuç olarak "lider sultası" denen, demokrasinin yüz karası çarpıklık tarihe gömülmeli.
* * *
LİDERLERİN etraflarını "evet efendimciler"in değil, ihtisas sahibi, gerçek danışmanların, ideologların, fikir üreticilerin, durum saptayıcıların strateji belirleyenlerin yer almasını sağlayacak düzenin önü açılmalı.
Clinton'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki konuşması çok beğenildi.
Bugün, bizim liderlerin yakınında olanların hangisi o dört dörtlük kompozisyonu, tarihi değerdeki teşhisler, tarifler ve öngörüleri kapsayan konuşmayı hazırlayabilecek durumdadır?
Batı'daki gibi, "siyaset bir ekip işidir" diyorsak, bizim liderlerimiz de demokratik usullere göre seçilebilmeli, evrensel demokratik geleneklere göre işbaşında kalabilmeli, Batı ölçüsünde etraf oluşturmalı.
Yoksa sıradan bir vatandaşdan ne farkları kalır?
922 oyla genel başkan seçilmiş olsalar bile.
Vizyonlarıyla partilerine ivme vermeyenler, Türkiye'ye yön verebilirler mi?



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr