Başbakan Ececit'in ABD gezisinden ne çıktı?
Giderken çok şey umut ediliyordu.
Onlar gerçekleşti mi?
Gidiş arifesinde biz en önemli konunun Kıbrıs, dolayısıyla Türk - Yunan ilişkileri olacağını tahmin ediyorduk.
Şimdi objektif gözle bakınca görülüyor ki, ABD gezisi aşırı beklenti sahiplerinin umduğu kadar başarılı sayılamaz.
Buna belki de beklenti çıtasının yükseğe konulması neden olmuştur.
"Türklerin eli boş kaldı" diyen The New York Times yüzde yüz haklı olmasa da üç aşağı beş yukarı doğruyu ifade etmiş sayılabilir.
* * *
KIBRIS konusunda bir iyi, bir kötü durum ortaya çıktı.
Önce kötüsü; ABD G - 8'lerin önerisi olan,
"görüşmelerin önşartsız başlaması"nı istiyor.
Bu neden kötü?
Çünkü, ABD'nin Kıbrıs planı olarak söz edilen hazırlıkta Türkiye'nin ısrarla üzerinde durduğu konfederasyon umudu vardı ve KKTC'nin devlet olarak kabul edilebileceği bir aşamaya gelinmesi bekleniyordu.
Oysa şimdi ABD bundan hiç söz etmeden
"önşartsız görüşmelerin başlaması" önerisine katıldığını açıklıyor.
Bunun hazırlıkları için de Özel Temsilci Al Moses'in hemen Kıbrıs'a gönderileceği belirtiliyor.
Kıbrıs'la ilgili iyi durum da şu:
Başkan Clinton'ın,
"adada bir daha 1974 öncesine dönülmeyeceğini" ilan ediyor.
Bu Rumlara, artık adanın Rumlaşmasını hayal etmeyin, mesajını verdiği için Türkler açısından memnuniyet vericidir, güvencedir. Ama o kadar.
Kongre'nin Türkiye'ye silah satışlarını Kıbrıs şartına bağlamak istemesi, bu konuda, şu anda yeni bir tasarı hazırlanması bile Kıbrıs konusunda Türkiye'nin önünün pek de açık olmadığını, Clinton'ın güvencesinin pek de pembe bir görüntü sağlamaya yetmediğini gösteriyor.
Sonuç; Clinton'ın tutumu Kıbrıs konusunda Ankara'yı da Atina'yı da memnun etmeye yetmedi.
* * *
KIBRIS konusu dışındaki konulara gelince, örneğin; Washington'dan somut bir deprem yardımı sağlanamadı.
Askeri amaçlı borçların (FMS) hafifletilmesi isteklerine olumlu cevap çıkmadı. Oysa Clinton dün pek çok ülkenin ABD'ye olan tüm borçlarını sildiklerini açıkladı.
Irak ambargosunun Türkiye aleyhine doğurduğu zararın karşılanması konusunda ABD vaatte bulunmadı.
IMF ve Dünya Bankası'ndan, ABD'nin baskısıyla ek imkanlar sağlanması beklentileri boş çıktı.
Enerji hatları konusunda ifade edilenler yeni sayılmaz.
AB konusunda ABD eskiden de yanımızdaydı, anladık ki şimdi de yanımızda... Üstelik, AB'ye aday ülke olamasak da G - 20 ile yetinebiliriz!..
"Türkiye farklı bir Müslüman ülke"; Clinton sayesinde onu da öğrendik!..
ABD'den tekstil kotalarının artırılması isteniyordu. Bu konuda yeterli sayılmasa da mesafe alında. 15 ay için kotalar 110 milyon dolar artırıldı.
Ekonomik başarı sayılacak belki iki gelişme son dakikada da olsa kotaların artırılması ve ABD ile imzalanan Ticaret, Yatırım anlaşması oldu.
* * *
ALINAN sonuçların ışığındaki tartışmalara bakınca Türkiye'nin ABD'ye hazırlıksız gittiği, somut olarak ne istediği meçhul bir görüntü sergilediği de söylenebilir.
ABD garantili tahvilden son anda cayılması.
Deprem yardımı talebinde gösterilen tereddütler.
"Bizden ne istersiniz?", sorularına karşı, projeler sunabilecek planlamanın önceden yapılmamış olması, bu ziyarete çıkarken hazırlıkların yetersizliğinin göstergesi sayılmaz mı?
Buradan Washington'a bakınca ABD ziyareti sonunda
"artı"ların mağlubiyeti açıkça görülüyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr