Türkiye yıllar süren enerji macerasındaki ilk raundu almış oldu.
AGİT sırasında imzalanan anlaşmalarla hem Bakü - Ceyhan petrol, hem de Hazar geçişli doğalgaz hattı anlaşmaya bağlandı.
Bu durum üç bakımdan önemli; enerji hatları önce Türkiye'ye maddi getiri sağlayacak.
İkincisi, Türkiye'nin elinde büyük bir petrol varlığı olacak.
Üçüncüsü ve belki de en önemlisi Türkiye'nin stratejik önemi artacak.
* * *
ABD özellikle Orta Asya ve Kafkasya'da Türkiye'nin başrol üstlenmesini istiyor. ABD hem Rusya'nın, hem İran'ın bu bölgede hakimiyet kurmalarını bir yana bırakın, komşu ülkelerle sıkı ilişki içinde olmalarına bile göz yummak istemiyor.
Tüm bunlar bölgede Türkiye'nin önünün açık olduğunu gösteriyor.
Türkiye bu fırsatı akıllıca kullanamazsa, şu anda Ankara'daki iktidar, muhalefet tüm takım tarih boyu bunun vebali altında kalacaktır.
* * *
DÖNELİM enerjiye.
Türkiye'nin bugünkü ve gelecekteki enerji ihtiyacı konusunda Enerji Bakanlığı ile Devlet Planlama Teşkilatı arasında uyuşmazlık var.
Buna Elektrik Mühendisleri Odası gibi bazı kuruluşları da katabilirsiniz.
Aslında bu kadar bilgiye, belgeye, istatistiğe, plana, programa dayanan enerji tüketimi için hesapların farklı çıkmasını anlamak güç. Ama burası Türkiye, burada 2 kere 2 bile adamına göre 4 de ediyor, 6 da!..
Ve belki de bu nedenle Enerji Bakanlığı Türkiye'nin 2010 yılındaki doğalgaz ihtiyacının 55, 2020'de 80 milyar metreküp olacağını hesaplarken, Devlet Planlama Teşkilatı 2020 yılı için bu ihtiyacın 40 milyar metreküp olacağını ilan ediyor. Tabii bu farklı ihtiyaç hesaplamalarına göre yatırımlara bakış açısı da değişiyor.
* * *
ELEKTRİK gereksinimi konusunda da aynı çelişki yaşanıyor.
İkinci Enerji Sempozyumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Demirel şöyle diyordu:
"Benim çalıştığım yerde dün 6 kez elektrik kesildi. Böyle kesilen elektrik ile sanayi olmaz. Eğer gerekli yatırımlar yapılmazsa ve bitirilmezse Türkiye enerji kriziyle karşı karşıya kalır."Demirel'in bu sözlerine adeta cevap teşkil eden cümleler Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Ali Yiğit'ten geldi:
Yiğit,
"Cumhurbaşkanı'nın kaygılarının yersiz olduğunu" söylüyor.
Yiğit'e göre;
"Elektrik sıkıntısı yok, yönetim sıkıntısı var. Yönetim zaafı var. Enerjide çok başlılık var. Doğru dürüst planlama yok. Abartılı projeksiyonlar yapılıyor. Santrallar tam kapasite ile işletilemiyor. Üretimde kaçaklar var. Adeta delik kova ile su taşınıyor."Bu çelişkiler karşısında gelin çıkın işin içinden.
* * *
TÜRKİYE'de enerji çelişkileri bu kadarla da bitmiyor. Bir de nükleer enerji konusunda çelişki yaşanıyor.
Enerji Bakanı;
"Nükleer enerjiye, nükleer santrallara mutlak ihtiyacımız var. Bunun için kararı mutlaka yıl sonuna kadar vermeliyiz" derken,
"hükümet içinde görüş ayrılığı olduğunu" da vurguluyor.
* * *
BÜYÜK oynamak, büyük ve önemli kararları en isabetli şekilde ve zamanında alma refleksine sahip olmayı gerektiriyor.
Bunun için uzmanlaşma önemli.
Her alanda olduğu gibi enerji alanında da.
Ama görünen o ki Türkiye'de bu konuda
"ağzı olan konuşuyor" hem de çok farklı konuşuyor.
Oysa Bakü - Ceyhan anlaşmasının imzalanmış olması bile, tek başına, petrolün aktığını görmemize yetmiyor.
Yani petrol için de, doğalgaz için de, elektrik için de, nükleer enerji için de global bir bakış; çok bilenli ama tek merkezli bir yönetim gerekiyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr