Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


2000 yılı Türkiye için bir dönüm noktası olmalıydı.
Ekonominin rakamları bunu göstermeliydi. Oysa iflasın tescil edildiği bir tarih oldu milenyum.
2000 yılı diyorlardı. Şimdi tarih 2025'e çıktı. En insaflıları 2010 diyorlar.
Ölmez de sağ kalırsak Türkiye o tarihlerde müreffeh bir ülke olacak, insanları bolluk ve mutluluk içinde yaşayacak.
Yıllardır politikacılar hep nurlu ufuklar edebiyatı yaptı. Hiçbiri tutmadı ki bu konuda yeni bir kemer sıkma dönemine girildi.
Peki bu kısır döngü neden kırılmadan sürüyor?
Politikacılara müeyyide uygulanmamasından.
"Müeyyide sandıkta" demek yetmiyor.
Onun yetmediğini yaşayan herkes görüyor.
Partiler bu konuda sabıkalı.
Çoğu, dün kendileri iktidar olmamış gibi gelinen noktayı eleştiriyor.
* * *
TÜM bu kötümser cümlelerden sonra umut veren tek durum var.
O da gösterişli olmayan bir koalisyon hükümetinin bazı şeyleri başarma çabası.
Sessiz sedasız ve hızla.
Belki de en silik gibi görünen hükümet en önemli reformlara el atıyor.
Yalnız onun da üstesinden gelemediği, gelemeyeceği bazı konular var.
Örneğin; globalleşmenin gereklerini yerine getirirken onun bir ayağını boşta bırakmak.
Globalleşmeyi sağlayacak olan; sermayenin, ticaretin, işgücünün serbest dolaşımı değil mi?
Bugün sermaye serbest dolaşıyor, uluslararası büyük sermaye ülke içinde her alana dal budak salabiliyor.
Geçen gün TBMM'de tahkimin geriye işleyişi bile kabul edilmedi mi?
Sermayenin çekinmeden, ürkmeden, farklı muamele şüphesi duymadan dolaşması için artık her olanak var.
Ticaret de serbestçe yapılabiliyor.
Ama olmayan işgücünün serbest dolaşımı.
Türk işgücüne sınırlar kapalı. Oysa adil bir globalleşme için verdiğimiz kadar almalıyız.
Türkiye bu direnci kırdığı gün globalleşme denen sihirli kelimenin hikmetini de daha kolay anlayabileceğiz demektir.
* * *
HIZLI hükümetin, ana konulardaki aksaklıklara çözüm arayışları da hızlı olmalı.
Askerlik kısa ve eşit olmalı, dedik. Ve profesyonel ordu haberleri ilgi uyandırmaya başladı. Mesafe alınmalı.
Yüzde 95'i karayolu taşımacılığı ile hareket halinde olan başka ülke yok, ama Türkiye gibi karayolu taşımacılık yasası olmayan bir başka ülke de yok.
Siyasi Partiler Yasası hep gündemde ama bir türlü ele alınmıyor.
Seçim Kanunu da öyle.
Susurluk için çözüm vaat edilmişti, vaat edenler hükümette ortak olduğu halde çözüm yakında görünmüyor.
Deprem felaketinin sorumlusu olarak buluna buluna bir Veli Göçer bulundu. Rüşvetçi bazı belediyeciler ortada yok mu?
Yolsuzlukla savaş babında yıllardır siyasi kimlikli bir kişi cezaevini görebildi, İSKİ eski Genel Müdürü Ergun Göknel; gerisi bir türlü gelmedi, gelmiyor.
Tabu sayılan, ihmal edilen konular da çözüm sırasına girmeli...




Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr