Hizbullah görüşleri ikiye böldü.
Kimi Hizbullah'ı devlet yarattı, 28 Şubat destekledi diyor.
Kimi de, işte 28 Şubat'ın da parmak bastığı irticanın en karanlık yüzü Hizbullah'la ortaya çıktı, 28 Şubat bir kez daha haklılık kazandı, diye konuşuyor.
Türkiye'de her konuda
"karambol hastalığı" olduğu için vatandaşın da kafası karışıyor.
Örneğin her pazar öğle saatlerinde bir TV kanalındaki üçlü sohbet programının gazeteciliğini takdir ettiğim yöneticisi
"Yakalanan Hizbullahçılar konuşmuyor, onlar konuşturulamadıkları halde çeşitli mezarlar bulunabiliyor. Demek ki bu cinayetler devlet tarafından bugüne kadar zaten biliniyordu" anlamında görüş bildiriyor.
Oysa o bunları söylerken Hizbullahçı Mehmet Emin Ekinci yeni yeni mezarları gösteriyor ve onun şehirler arası turuyla yeni cinayetler aydınlanıyordu.
Böylece TV'deki o gazeteci arkadaşın devleti suçüstü yakalama çabası, olayı saptırma gayreti boşa çıkıyordu.
* * *
OBJEKTİF bakınca anlaşılıyor ki, 15 yıllık PKK terörü sürecinde bazı güvenlik görevlileri, bazı idareciler Hizbullah denen gruba mensup olanların bazılarının faaliyetlerinden yararlanmışlar.
Düşmanımın düşmanı benim dostumdur, anlayışı burada geçerli olmuş.
Siz Güneydoğu'da PKK ile çatışmada her gün yeni yeni şehitler veriyorsunuz, o sırada Hizbullahçı bazı insanlar da sizin dışınızda PKK'ya darbeler indiriyor. O yoğun savaş anında, bu Hizbullahçı denen kişilerin bazı faaliyetlerinin görmezden gelindiği, hatta bundan memnun olunduğu anlaşılıyor.
Bunun yasal, meşru bir kabul olmadığı muhakkak, ama durumda mücbir sebep olduğu da gözardı edilemez.
Bu nedenle tasvip edilmese bile, bazı üst düzey sorumluların Hizbullah'ı koruma anlamı çıkartılan geçmişteki sözlerini de o şartlar ve coğrafya içinde değerlendirmek gerekir.
Eğer koruma, kollama resmi devlet politikası olsaydı yalnız 1992 - 1995 arasında Güneydoğu'da 5 ilde 772 Hizbullah militanı yakalanır mıydı?
* * *
BUGÜN ortaya çıkan o ki; yıllar sonra Hizbullah'ın vardığı nokta bir cinayet örgütü olmaktır.
Ve onun temizlenmesinde geç bile kalınmıştır.
Dini, Müslümanlığı kendine siper eden ama metodları İslam'la taban tabana zıt olan bu örgüt devletin de, Müslümanların da korumasında olamaz.
Devletin onlarla işbirliği içinde olan yetkilileri varsa bu kişilerin ortaya çıkartılmalarında tabii ki hem gerek hem yarar vardır.
* * *
KARŞILIKLI suçlamalar sürerken, şu soru da akla geliyor:
"Devlet Hizbullah'ı görmezden geldi", diye ithamda bulunan bazı dindar çevreler, neden kendileri de yıllardır faaliyetlerinden haberdar oldukları, bu kendini Müslümanlıkla özdeşleştiren cinayet örgütünün üstüne gitmediler, görmezden geldiler?
Hizbullah Türkiye'de irticanın en tehlikeli şekliyle gündemde olduğunu gösterdi.
Dini siyasete alet etmenin geldiği tehlikeli nokta, Türkiye'de Hizbullah'la doğruğa çıktı.
Şimdi karşılıklı suçlamaları kan davası haline dönüştürmeyi bir yana bırakıp, Türkiye'yi normalleştirmenin yollarını el birliği ile bulmak gerekiyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr