Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye'de yerel yönetimler diye bir sorun var.
Bunların vergi borcu 432 trilyon lira.
Peki harcamaları rasyonel mi?
Örneğin kadroları bir incelense bordrolarında particilik, eş, dost ilişkileriyle yer almış kim bilir ne kadar çok insan var? Bordrolardaki fazlalıklara rağmen hizmetin kalitesi de tartışılır.
Örneğin; alalım İstanbul'u.
Bu şehrin gecekondu cenneti olmasında yerel yönetim ve yöneticilerin günahı inkar edilebilir mi?
Yıllar boyu, oy hesabıyla, rüşvet alışverişiyle İstanbul bir büyük köy haline getirilmedi mi?
Yönetimlerin şehri homojen bir grup haline getirme gayreti hiç olmadı, insanlara İstanbulluluk kimliği aşılanması bile düşünülmedi.
Bugün çıkın İstanbul'un sokaklarına, izleyin. Şöyle konuşuluyor: "Hemşehrim memleket nire?" Cevap herhangi bir başka şehrin ismi oluyor.
İstanbulluluk benimsenmiyor.
O zaman İstanbul da benimsenmiyor.
Onun için de çekirdek İstanbul'un etrafı banliyölerle değil varoşlarla çevrildi.
Her varoş başka bir şehir, başka bir kasaba, başka bir köy. Ama İstanbul değil.
* * *
İSTANBUL Belediyesi "gül seferberliği" ilan etmiş.
Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna "ulaşımı kökünden çözeceğiz" demiş.
Gülü bırakın, gelin 1. Levent Meydanı'na. İnsanın oturduğu semtten söz etmesi doğru sayılmayabilir, ama bir aykırı örneği ancak yaşadığımız, her gün gördüğümüz, geçtiğimiz, izlediğimiz yerden verirsek inandırıcı olabilir; gerçek olduğu kabul edilebilir.
O yabani ot bürümüş, beton çiçeklikleri toprak yığını halindeki yeşillikleri ezilmiş, yok olmuş, zevksiz 1. Levent parkını görünce kim İstanbul'un gül bahçesi olabileceğine inanır?
Beyazıt Meydanı sanki Mahmutpaşa'nın uzantısı oldu.
Aksaraya'da meydan kalmadı. Oysa eskiden vardı.
Beşiktaş Meydanı salaş dükkanlarla iğrenç hale getirildi.
Taksim'deki Atatürk Heykeli'nin etrafındaki yeşil alan bile bakımsız.
Her gün gidip geldiğimiz TEM'in iki yanına bakın. Geçtiğimiz yıllarda ağaçlandırılan alanları otlar bürüdü, üstelik ağaçların çoğu da kurudu, kalanlar da bakımsız, boynu bükük ilgi bekliyor.
* * *
"ULAŞIM kökünden çözülecek." 7 km'lik metroyu 7 yılda açamayan, Galata Köprüsü'nü çalıştıramayan, hala yarısını kara trafiğine kapalı tutan bir anlayış ile sorunlar çözümlenemez.
Yeni yollar açılmıyor, bazı cadde ve sokaklar tek yönlü hale getirilerek akış kolaylaştırılmıyor. Otopark sorunu yerinde sayıyor. İki katlı otobüslerle ulaşımı rahatlatma düşünülmüyor.
Heykel, havuz, dekoratif ağaç, çiçek gibi çağdaş insanın yaşamına renk katan aksesuvar bu şehirde yok.
Tarihi eserlerin tümü geceleri aydınlatılıyor mu?
* * *
İSTANBUL'un Şanzelize misali tek caddesi var; Bağdat Caddesi.
Onun dışında etrafında rengarenk kafeleri olan, temiz renkli pupları bulunan, masaları dışarıya dizilmiş bir caddesi var mı? Böyle caddeler yaratılıyor mu?
Örneğin Taksim - Şişli arasındaki geniş kaldırımlara bakan dükkanlar bu bakımdan teşvik edilebilirdi. Ama kimsenin kılı kıpırdamadı.
Bu şehri bilen, seven, bilgisini, görgüsünü bu şehir için kullanan yöneticilere ihtiyaç var.



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr