TÜRKİYE bir dönüşümün eşiğinde.
2000 yılı bu bakımdan Türkiye'nin yaşamında önemli bir tarih oldu.
Globalleşme denen yeni dünya düzeninde yer alma fırsatı tanınınca Türkiye büyük bir değişime hızla koyuldu. Daha doğrusu niyet etti.
Bu niyetin gerçekleşmesi için önlemlerin hızla alınması ihtiyacı ise geniş kitlelerin sırtına yük olarak bindi.
Gelecek aydınlık da olsa, dargelirli için
"bugün" hiç de öyle görünmüyor.
Fedakarlık geniş bir zamana ve geniş bir alana yayılmıyor.
* * *
GEÇEN gün bu köşede
"adını koyun"; serbest piyasa ekonomisinden, sosyal piyasa ekonomisine mi geçiyoruz diye sormuştuk. Sanki o sorumuza cevap geldi:
"1980'de kapalı ekonomiden piyasa ekonomisine geçildi.2000'de piyasa ekonomisinden global ekonomiye geçiyoruz.
Bugün alınan önlemler bu geçişin anahtarıdır."
Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in 20 yılda olanı biteni anlattığı sözlerini bu üç cümlede özetleyebiliriz.
Başkanın ifadesi iyi de dargelirlinin durumu kötü.
Devletçilik, karma ekonomi, kapalı ekonomi, serbest piyasa ekonomisi, global ekonomi derken vatandaş ekonomik kobaya döndü.
Cumhurbaşkanı Demirel önceki gün bir ödül töreninde yaptığı konuşmada;
"Zenginler sofrasına oturmaya karar verdik" diyordu.
İyi de 110 milyon lira maaşa, yüzde 15 zamla nasıl oturacağız?
* * *
AYDINLIK gelecek için bugün de önerilen her zamanki gibi
"kemer sıkma".Dargelirli son bir ayda yalnız KİT ürünleri için 18 ayrı zamla karşılaştı. Yine son bir ayda 10 ayrı vergi ile tanıştı.
Her ekonomik dönüşümde kasasını dolduranlar oldu, ama dargelirli hep zarar gördü.
Şimdi 2000 dönüşümünü yaşıyoruz. Gündemin başında yine kemer sıkma var.
Oysa kemer sıkma bol gelirliyle kıt gelirlide aynı etkiyi yapar mı?
* * *
YÖNETİMLER değişse de, söz birliği etmişçesine, yıllar boyunca daima aynı havayı çalıyorlar.
2025 yılında veya 2040 yılında gelecek, muhtemel mutlu hayatın resmini çiziyorlar.
Daha doğrusu umut satıyorlar.
Oysa o kadar uzak için vatandaşın hayal gücünü zorlama yerine bugünün görüntüsünü de aydınlatsalar, halk durumunu açık seçik görebilse daha doğru olmaz mı?
Örneğin 1999 yılında, yani bu yıl memurlara kümülatif yüzde 56 oranında zam yapılmasına rağmen, fiyatlar Kasım 1999 itibarıyla 59.3 oranında arttı. Böylece memurlar daha kasımda yüzde 3.3 oranında enflasyona ezilmiş oldu.
Fakirin hesabı bugünle ilgili.
İleriyi düşünmek bugünü unutturmamalı.
* * *
PEKİ AB eşiğindeki Türkiye'de alınan önlemlere karşı olunabilir mi?
Hayır; ilke olarak karşı olamayız, ama dargelirlinin korunması isteklerinden de vazgeçemeyiz.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr