Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

KOHL'ün foyası Avrupa Birliği görüşmeleri sırasında geçtiğimiz yılın son günlerinde açık seçik ortaya çıkmıştı.
Ankara'ya karşı AB'deki direniş hep onun bunun üstüne atılırken, sonunda kesin olarak anlaşıldı ki, Türkiye'ye muhalefetin başı Almanya'daki iktidar ve Kohl'dür.
Başbakan Yılmaz ona, Hitler artığı gözüyle baktığını ifade edince adamlar dünyayı ayağa kaldırdılar.
Bu da bir Hitler taktiği.
O da yiyeceği kuzuya; "suyumu bulandırıyorsun" derdi.
Ama artık dünyada kuzu kalmadı...
Kurdun dişleri de çoktan döküldü...
* * *
BİZİM birkaç ay önce bu köşede Kohl için Hitler benzetmemiz hemen Bild gazetesinde manşette yer almıştı.
Anlaşılmıştı ki o satırları ağır bulmuşlardı.
Ama onlar bir gazeteci saptamasıydı, benzetmesiydi...
Oysa şimdi söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın sözleridir.
Ve Kohl bu sözleri, bu tepkiyi dikkate almak zorundadır.
Avrupa'nın lideri olmak isteyen ciddi ve büyük bir ülkenin yönetiminin yapması gereken budur.
* * *
KOHL'ün sağ kolu Kinkel, Yılmaz'ın sözlerine ikna edici cevaplar yerine Başbakan'a hakareti tercih ediyor ve "Yılmaz gözü dönmüş şekilde sağa sola saldırıyor" diyor.
Kinkel'in daha önceki sözleri de hiç dostluk kokmuyordu.
Türkiye'yi AB'den dışlayan Lüksemburg kararlarının ertesinde Kinkel Türkiye'nin tepkisine karşı: "AB kararlarından dönmez, AB bir muz cumhuriyeti değildir" açıklamasını yapmıştı.
Kinkel Güneydoğu Anadolu için de görüşünü şöyle belirtiyordu:
"Kürt sorunu, sadece siyasi yollardan ve ekenomik, sosyal ve kültürel tedbirlerle çözülebilir. Bu, insan ve azınlık hakları açısından ele alınması gereken bir siyasi sorundur."
Kohl Hitler'in sahip olmak için dünyayı ateşe verdiği Doğu ve Orta Avrupa ülkelerini şimdi başka taktiklerle bünyesinde toplarken Türkiye'yi AB'den en sert cümlelerle dışlıyorsa bu neyin ifadesidir?
Kohl'ün bugün izlediği politika Hitler'inkini hatırlatıyorsa, o görüntüyü veriyorsa, Yılmaz ne yapsın, bunu ifade etmesin mi?
* * *
BİZ daha 16 Aralık'ta bu köşede Kohl'ün düşmanlığı sürdükçe "Alman mallarını boykot edelim" demiştik.
O satırları tekrar ediyorum:
Avrupalılık idealinden vazgeçilmemeli ama...
Türk halkına, tüketici derneklerine, sendikalara, sivil toplum örgütlerine ve Almanya'daki Türklere, belki hükümetten de önemli görevler düşüyor.
Önce, Alman mallarını boykot. Halkımız artık Alman malı almamalı.
Sonra, Almanya'daki işçilerimiz paralarını Alman bankalarından çekmeli...
Bazı kişilerin duygusal sayabileceği tepkilerden uzak durmak hep Türklerden istenmemeli.
Türk halkı haklı tepkisini ortaya koymalı.


Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr