Değişmeyen ne kaldı?
Dünya hızla değişiyor. Futbol da. Türk futbolu da.
Bundan 20 - 25 yıl önce bir Türk futbol takımının UEFA Kupası'nda finale yükselebileceği düşünülebilir miydi?
Futbol deyince bugün olduğu gibi o tarihlerde tartışılamayan tek şey vardı; Milliyet'in spor haberciliğindeki, futbol haberciliğindeki şampiyonluğu.
1974'te Milliyet'in Spor Servisi'nin ünlü şefi rahmetli Namık Sevik
"dünya futbolunun dünü, bugünü ve yarını" diye bir açık oturum düzenliyor. Ve orada hücumdan ürken, müdafaaya önem veren futbol adamları ve futbolcular adeta eleştiriliyor. Bazıları artık hayatta olmayan bu futbol adamları herhalde Galatasaray'ın başarısını görselerdi o özlemini çektikleri hızlı, hücuma önem veren futbola kavuştukları için sevinç duyarlardı.
* * *
BAKIN, 26 yıl önce Milliyet'teki açık oturumda tartışma cümlelerinin arasında saklı olan özlem ne?..
COŞKUN ÖZARI: 1974 Dünya Kupası gösterdi ki, artık yalnız hücum gücünde kuvvetli veya defans anlayışında güçlü olan futbolcular etkisiz kalıyor...
ŞÜKRÜ GÜLESİN: Her futbol severin kafasında, elektronik devreye giren dünyamızda futbol acaba ne gibi değişikliklere uğrayacaktır konusu yatmaktadır.
NAMIK SEVİK: Her takım fizik gücünün üstüne çıkıyor mu? Çıkmıyor... Avrupa kupaları ya da Avrupa milletler kupalarında bir antrenörün başlangıçta elde ettiği bir veya iki golü muhafaza etmek için başvurduğu kapalı defans oyunu ile futbolu körleştiriyor, öldürüyor...
STEPHAN KOVACS: Sevik'in sözlerini ben şöyle tanımlayacağım... Bugün her futbolcunun görevi belli ve bu görev de daha çok defans anlayışı içinde yapılmış... Nedir bunun sebebi?.. Gayet basit... Antrenörler takımlarının farklı yenilgisinden korkuyor... Ve mesleklerindeki itibarı kaybetmemek için defansa önem veriyorlar.
VYCPALEK: Bugünkü futbol savaşı maalesef bu. Her takım sahaya çıktığı zaman önce gol yememeyi hedef alıyor. Oysa seyirciler bol gollü maçlardan hoşlanır. Şimdi duruma bakın... Brezilya gibi defalarca dünya şampiyonu olmuş bir ekip iki beraberlikle dömifinale kadar gelebiliyor...
ŞÜKRÜ GÜLESİN: Bugünkü teknik adamlar hem para kazanmak istiyorlar, hem şöhret olmak istiyorlar, hem de kendilerini kurtarmak istiyorlar... O zaman da defansa daha çok önem veriyorlar ve de bol gollü maçları aratıyorlar bizlere...
KAHRAMAN BAPÇUM: İşte, şu Dünya Kupası bile gol yönünden kısır şampiyona oldu...
NAMIK SEVİK: Bu Dünya Kupası
bizim gibi futbolda geri kalmış memleketlere ve o takımda yer alan futbolculara artık kendilerine bakmanın ve koşmanın hamallık olmadığını anlatmıştır sanırım... Koşmayan geri kalacaktır... Elbette buna teknik yön ve fizik kondisyonunun da eklenmesi gereklidir...
* * *
NAMIK Abi; az zaman geçmedi, ama bak işte sonunda Türkiye,
"bizim gibi futbolda geri kalmış memleket" denilemeyecek bir noktaya geldi.
Keşke sen de görebilseydin...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr