Doğan HEPER
ECEVİT, Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı.
Türkiye'nin en saygın politikacılarının başında geliyor.
Geçmişinde en küçük bir leke yok.
Bu açıdan bakınca bu derece nadir bir politikacıyı eleştirmek de zor oluyor.
Ama mecburuz. Bizim de işimiz doğru bildiğimizi, yalnız ve yalnız doğru bildiğimiz için söylemek. Yoksa kendimizi de, mesleğimizi de inkar etmiş oluruz.
Sayın Ecevit, Körfez krizinin başından beri izlediği politikayla dikkatleri üzerine çekti.
Onun tutumu nedeniyle
"kabinede çatlak" gündeme geldi.
Oysa Türkiye'nin şu kritik durumunda hükümetin çatlağa tahammülü yok.
Görüş ayrılığı nedeniyle Ankara'dan ayrılıp üç günü İstanbul'da geçirmek kabine içi
"protesto"dur ama bu protestonun kime yararı olabilir ki...
ABD'nin kriz süresince Türkiye'ye danışmamasını eleştirmekte Ecevit haklı sayılabilir. Ama daha krizin başlarında
"ABD'yi İncirlik'ten yararlandırmayız" demekle zaten diyaloğun önü kesilmiş olmadı mı?
* * *
ABD Dışişleri Bakanı Albrihgt Ortadoğu'da dolaşmadık yer bırakmadı.
ABD Savunma Bakanı William Cohen turlarına devam ediyor. Suudi Arabistan'dan Kuveyt'e Ortadoğu'da mekik dokuyor.
Ve bu ABD yetkilileri Türkiye'ye uğramıyorsa bunda, ABD'yi iten, Saddam'ın
"onurunu koruma" sorumluluğunu üstlenecek kadar Bağdat yönetimine yakınlaşan Ecevit'in rolü yok mu?
Dikkatten kaçan bir nokta var.
Türkiye, Bağdat'a Dışişleri Bakanı'nı yolladığı halde barış için işbirliği teşebbüslerinden uzak tutuluyor.
Barış atağını işbirliği halinde Ruslar ve Fransızlar yürütüyor.
Irak'ın Dışişleri Bakanı Muhammed Sait El Sahaf dün Suriye, Mısır, Lübnan ve Ürdün gezisine çıktığı halde programına Türkiye'yi almadı.
Türkiye, Dışişleri Bakanı'nı Saddam'a gönderdiği halde, Saddam kendi Dışişleri Bakanı'nı başka ülkelere yolluyor ama Ankara'yı yok farzediyor.
Bunlar neyi gösteriyor, yorumu herkes yapabilir:
Irak'ı kazanalım derken müttefiklerimizi karşımıza alıyoruz, üstelik Irak'ı da kazanamıyoruz.
Bu başarılı bir politika mı?
Arzularla gerçekleri karıştıran, politikacılarımıza has önemli bir zaafımız var.
* * *
ABD'nin bağımsız Kürt devleti kurma teşebbüsü ciddi belgelere dayanıyorsa çok önemlidir.
Ama ABD bunun doğru olmadığını açıkladı. ABD'nin bağımsız bir Kürt devleti peşinde olmadığını duyurdu.
Elçisinin bu yöndeki açıklamasıyla yetinmeyen ABD, dün de Washington'da Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün ağzından
"ABD, Irak'ın bölünmesini hedefliyor" yolundaki iddiaların doğru olmadığını ilan etti.
* * *
ABD'nin Ankara Büyükelçisi®MD30¯®MD27¯®MD48¯ Mark Parris dün
"Saddam sözünü yerine getirip Birleşmiş Milletler'in kararlarına uysaydı ekonomik yaptırımlar çoktan kalkar, Irak uluslararası camiadaki yerini yeniden alırdı. O zaman Türkiye de bu sıkıntıları çekmez rahat ederdi" diyor.
Her söze inanacak değiliz, her sözü doğru kabul edecek değiliz, ama değerlendirmemezlik de edemeyiz.
Dış politikada dostluklar değil, menfaatler geçerlidir.
Türkiye'nin menfaati nerede?
Basiretli politikacılık ve basiretli dış politika, bu menfaat değerlendirmesi, ülke yararına en iyi şekilde yapıldığı zaman söz konusudur.
Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr