Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

SON kriz bazı konuların daha net şekilde görünmesini sağladı.
Önce:
Meclis nerede?
Türkiye ayağa kalkıyor, ama Meclis'in olaylar üzerindeki etkinliği diye bir şey söz konusu değil.
Olağanüstü gündemle toplantı arayışı bile yok.
Meclis de olayları, sizin gibi, benim gibi seyrediyor...
Tek tek 542 parlamenterin başını ellerinin arasına alıp bunun muhasebesini yapmaları gerek.
İşler yolunda gözükürken parlamenterlik cilasını parlatıp durmak kolay, oysa böyle anlarda vatandaşın gözleri onları arıyor.
Tabii olayları önceden görmüşçesine gayret sarfeden "Meclis Diyalog Grubu" mensupları hariç.
* * *
YAŞANILAN bir haftalık olaylar şunu gösteriyor ki, Yılmaz hükümetinin daha uzun süre devam etmesi kolay olmayacak.
Bir hafta önceki ANAP lideri Başbakan Yılmaz ile bugünkü Yılmaz'ın etkinliğinin aynı olduğu kabul edilebilir mi?
Yani Türkiye'de bir hafta önce başka bir Yılmaz vardı, bugün daha başka...
Ama şu da başka bir gerçek gibi görünüyor.
Ülkeyi yönetme açısından mevcut koalisyonun alternatifi de yok. Yılmaz'ın alternatifi de...
FP + DYP + CHP mi? FP ve DYP'den destekli ANAP veya CHP mi? Dışarıdan destek alan FP + CHP mi?
Türkiye bunlardan biriyle düze çıkabilir mi?
Bir kez temel oynadı, yerine oturtmaya bunların gücü yetmez.
Yeni bir erken seçim de çıkar yol olarak görülmüyor.
Çünkü bu seçimin tabloyu, yani bugünkü sonucu değiştirme imkanı yok.
* * *
BÖLÜCÜLÜK ve irtica Türkiye gündeminin baş köşesinde oturduğu sürece askerlerin anayasal sınırlar içindeki tavsiyeleri de sürecek gibi.
Çareyi siviller bulmalı. Ama görünürde böyle siviller var mı?
Yok...
Öyleyse "hava yumuşuyor" sözü nasıl kalıcı hale gelecek?
Tabii ki arzu, istek, temenni hep havanın yumuşak olmasından yana, ama tutumlar değişmedikçe, temel değişiklikler olmadıkça hava bugün yumuşasa da yarın sertleşebilir.
Bunun tercümesi şu:
Anayasa, Seçim Yasası ve temel yasalarda değişiklik gerekiyor.
Bunun için Cumhurbaşkanı'nın liderleri toplayıp ortak karar çıkartması lazım.
Bir musibet bin nasihattan evla değil mi?
İşte şimdi Çankaya, tarihinin en önemli bu toplantısını yapar ve bu toplantı yasak savma kabilinden olmazsa, devrim niteliğinde kararlara imza atılabilir.
Böylece çürüyen, demode olan sistem terk edilebilir, sistemi yeniden inşa şerefi mevcut liderlere ait olur. Bu bir sivil devrimdir...
* * *
KRİZDEN çıkan, belki de en dikkat çekici şu sonuca da bakıp, politikacılar kendilerine çekidüzen vermeli.
"Demokrasi için politikacısız olamayız, onlara muhtacız", diyoruz ama onlar kamuoyundaki yerlerini koruyabiliyorlar mı?
Türkiye'nin en bunalımlı gecesinde Levent Kırca'yı ve Huysuz Virjin'i dinleyenler ATV'de Başbakan Yılmaz'ı dinleyenlerden daha çok olursa bu ne demektir?
Politikacıların inanırlığı için, demokrasi için bu, adeta ağlanacak bir durum sayılmaz mı?
Bu, politikadan bıkkınlık göstergesi ise demokrasi için bundan daha büyük alarm olur mu?
* * *
SON kriz gazeteciliğin ne kadar zor bir meslek haline geldiğini de gösterdi.
Gazeteci haber verir, yorum yapar.
Haberin kaynağı belliyken ve haber doğru olduğu halde gazeteciye kızmak yerinde bir tutum sayılabilir mi?
Başbakan Yılmaz, sözlerine şimdi sahip çıkmaz gibi görünse de gerçek ortada.
Kim olsa, hangi gazeteci olsa Başbakan'ın Tiflis'teki sözlerini haber yapardı.
Bu açıdan bakınca, halkı bilgilendirme görevini yerine getirmekten başka hiçbir amaçları olmayan Yalçın Doğan, Mehmet Ali Birand ve Muharrem Sarıkaya gibi deneyimli ve dürüst gazeteciler hakkında Genelkurmay'ın aldığı karar incitici oldu.
Çağdaş Türkiye idealinin savunucusu olan bu üç arkadaşımız hakkında alınan acele kararın tashihini bekliyoruz.




Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr