Ekonomide ilk kez umut doğdu.
Devrim mahiyetinde önlemler sıra sıra dizildi.
Cottarelli'nin Ankara'da haftalar süren çalışması, uyum içindeki hükümetin kararlılığı ile birleşince
"yeni Türkiye planı" ortaya çıktı.
Artık,
"benim köylüm, benim işçim, benim esnafım" gibi riya kokan sloganları unutun. Özelleştirme diye sattığınız bankaları içi boşaltıldıktan sonra tekrar devletleştirmeyi unutun.
Kayırma ekonomisi bitti,
gerçekçi ekonomi geldi.
Ama her şey bu önlemlere inanmaya, samimi olarak uygulama için çaba harcamaya ve bu önlemlerin, uygulamaların adil olmasına bağlı.
Yurtiçi istikrar, kararlı ve oy hesabı peşinde olmayan bu hükümetin devamına bağlı.
Tabii dışımızda büyük bir istikrarsızlık, bir kriz doğmamasıyla da ilgili.
Yani önceden hesap edilemeyen, düşünülemeyen, olağanüstü bir engel çıkmazsa, Türkiye çıktığı bu zor yolda 3 yıl içinde aydınlığı bulabilecek. Yani 3 yıl sırat köprüsü, sonra cennet...
Geçen gün Gazi Erçel'in espriyle noktaladığı sözleri ilginçti.
"Başarılı olacağız, bunun için üç aracım var, eldeki 26.5 milyar dolar döviz, 105 ton altın, bunlar da yetmezse; bir de matbaa makinesi (!)"* * *
İKTİDAR kimsenin ummadığı kadar kararlı ve hızlı. Koalisyon, ekonomik devrimin mimarı. Peki muhalefet görevini yerine getiriyor mu?
Türkiye'de yıllarca güçlü iktidarlara sahip olmamaktan yakınıldı.
Oysa güçlü muhalefet hep oldu.
Eskiye bir bakın. Tek partiye, muhalefetin başındakilere. Celal Bayar, Adnan Menderes ve takımı...
Peki ya tek partinin liderinin çok partili düzene geçince yaptığı muhalefete ne demeli?
Vurdu mu yıkan bir muhalefet.
"Allah İnönü'nün muhalefetinden korusun", dedirten bir muhalefet.
* * *
GELİN bugüne.
İktidar var, muhalefet yok.
Türkiye demokrasisinin bugün en önemli eksiği muhalefet.
Yıllardır ilk kez Türkiye'de uyumun verdiği güçle her istediğini yapabilen, hızlı ve kapsamlı yapabilen, değişimi tek başına alıp götüren bir iktidar var.
Gelecek 50 yıla damga vuracak, birkaç kuşağı ilgilendiren devrim mahiyetindeki değişiklikler yapılırken doğrular ve yanlışlar konusunda konuşan bir muhalefet yok.
Zaman zaman yeni ve daha ileri istekleri seslendirerek muhalefeti de iktidar ortağı Mesut Yılmaz yapıyor...
Olanlar karşısında şaşırmış, tutulmuş, hazırlıksız yakalanmış, suspus olmuş bir muhalefetle karşı karşıyayız.
Nerede o Refah Partisi'nin varisi FP?
Var mı, yok mu?
Son zamanlarda zaten onlar için tek muhalefet konusu kalmıştı; türban.
Yargının son kararını takiben o konu da bitince ana muhalefet partisi Fazilet'in muhalefet konusu da kalmamış gibi görünüyor.
Oysa Türkiye'de son yılların en büyük yeniden yapılanması yaşanıyor. Gelirler, giderler, ücretler, geçim şartları, tümüyle ekonomi, tümüyle sosyal yaşam hallaç pamuğu gibi atılıyor.
Nerede FP?
DYP'nin de muhalefetteki nefesi tükenmiş gibi görünüyor.
Geçmişi geleceğini ipotek altına aldığından mıdır nedir, sesi çıkmıyor, çıksa da önem verilmiyor, yankı bulmuyor...
* * *
BÖYLE gider mi?
Gitmemeli...
Ekonomik, sosyal yeniden yapılanma, siyasi alana da yansımalı.
İktidar kadar, güçlü muhalefete de gerek var...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr