Yetkililer medyaya yayın yasağı koyacağına bir süre için kendi ağızlarına kilit vursalar daha doğru olmaz mı?
Savcı Keleş,
"basında çıkan haberlerin yüzde 80'inin yanlış olduğunu" söylüyor.
Peki bu yanlış denilen haberlerin kaynağı kim?
Dün ayaküstü yaptığı birkaç dakikalık basın toplantısına Ecevit de, Tantan da adeta açıklama yapamayacaklarını açıklamaya gelmişlerdi. Ama ya diğer konuşan yetkililer...
* * *
ÖNCEKİ gün verilen müjdeli bilgilerle dün ortaya çıkan manzara çakışmıyor.
Belki de bu nedenle Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu dün
"İhtiyatlı iyimserim" diyor.
Çok haklı
İlk günün heyecanı geçince herkes için ihtiyat ön plana çıkıyor.
İfadelerdeki çelişkiler, yanlışlar belli bir amaca, yanıltma amacına yönelik değilse bu seferki operasyonun da bundan öncekilere benzemesinden korkulur.
* * *
ÖRNEĞİN; sanık Yusuf Karakuş suikast hazırlığı sırasında Abdülhamit Çelik'in Ankara'da İranlılarla bağlantıyı sağlayan kişi olduğunu söylüyor. Abdülhamit Çelik bu ifade nedeniyle şimdi gözaltında. Ama Çelik'in dün öğleden sonra bir ara gözaltına alınıp sonra serbest bırakılan eşi
"Ankara'da bombanın patladığı saatlerde İstanbul'da eşimle ben evleniyorduk" diyor ve o günlerde evlenme hazırlığı içinde olduğundan kocasının Ankara'ya hiç gitmediğini iddia ediyor. Tuba Çelik'e göre kocası Abdülhamit Çelik suçsuz.
Bomba yerleştirilen Mumcu'nun otomobilinin bulunduğu yer, Mumcu'nun evinin konumu ve o mevkide bulunan bekçi kulübesinin yeri gibi konularda da Yusuf Karakuş'un ifadeleri doğruya işaret etmiyor.
İhtiyat telkin eden ilginç bir durum da dünya çapında bir suikastı planlayan ve gerçekleştiren, dış ilişkileri de olan bu cinayet şebekesi elemanlarının İstanbul'un göbeğinde bir arada işlerine güçlerine devam etmeleri... Ortadan kaybolmamaları. Bırakın kaybolmayı başka eylemleri planlamaya da devam etmeleri, bunlar gerçekleri zorlamıyor mu?
* * *
AMA bir de işin şu yönü var.
Yayın yasağının kapatamadığı ağızların verdiği bilgilere göre gözaltındaki zanlılardan ikisi
"Bizi itirafçılık yasasından yararlandırın, her şeyi açıklayalım" diyorlar.
Ve bu zanlılar İranlı diplomatlarla hangi tarihlerde nerelerde buluştuklarını ayrıntılı şekilde bildirerek, hangi telefonlarla irtibat kurduklarını da teferruatlı bir şekilde anlatıyorlar.
* * *
SÜTTEN ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. Hepimiz öyleyiz. Belki aynı nedenle dün bu konuyu ele alacağı, İçişleri Bakanı Tantan'ı dinleyeceği önceden açıklanan TBMM de bundan vazgeçti.
Uğur Mumcu'nun cinayeti gibi, tüm faili meçhullerin aydınlanmasını istiyoruz. Bu yolda başarılı çalışmaları kutlamaya da hazırız. Ama çelişkili ifadeler, çelişkili haberler bu aşamada ihtiyatı, umuda galip kılıyor.
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr