Türkiye'nin boş geçirecek dakikası yok.
Bu söz çok basmakalıp gibi gelebilir ama, ne derseniz deyin gerçek bu...
Türkiye kalkınmada 50 yılın en düşük seviyesini gördü. Ocak - Şubat'ta sanayi üretiminde görülen nispi artışa rağmen Türkiye - 6.4 küçüldü, geriledi... Türkiye cilalı sözlere rağmen geri geri gidiyor.
Biz burada yakın zamanda birkaç kez belirtmeye çalıştık.
Bırakın bilimsel, istatistiki bilgileri, gözünüzün gördüğüne bakın.
Gençler iş bulamıyor.
Üniversite mezunu, mastır yapmış, dil bilen birçok gence iş yok.
Neden?
Yatırımlar durduğu için.
Kredi kullanan yok, yatırım yapan yok.
Ekonomik hayat tatsız.
Oysa Türkiye, nüfusu genç bir ülke, her an yeni iş olanakları yaratmak gerekiyor.
Örneğin, Güneydoğu sorununda başrolü işsizliğin oynadığını unutmayalım...
* * *
EKONOMİDEKİ tatsızlığın ilacı olarak IMF'nin önerdiği program gündeme geldi.
Kabul gördü, yürütülmeye başlandı.
Özelleştirmede ilk kez POAŞ'la büyük bir atılım yapıldı ve bu dün GSM'yle sürdürüldü.
Ama Cumhurbaşkanlığı sorunu da devam ediyor.
O da yetmezmiş gibi şimdi bir de Ecevit'in hastalığı gündeme geldi.
* * *
TÜRKİYE'nin düze çıkması için her şeyden önce suni gündemlerle uğraşmaması gerek. Uğraşmamalı ki dikkatini ve enerjisini hedeflere odaklayabilsin.
Bunun için de gerekenlerin başında Cumhurbaşkanlığı sorununu kazasız, belasız, yani zararsız atlatmak geliyor.
Düne kadar görünen o ki Cumhurbaşkanlığı sorunu hemen çözümlenebilir.
Nasıl?
Mesut Yılmaz çıkıp
"Ben aday değilim" açıklaması yaparsa.
Neden bu böyle?
Çünkü her partinin muradı bir, "
uzlaşalım, Meclis'in içinden birini cumhurbaşkanı yapalım."Cumhurbaşkanı için sayılan vasıflar klasik. İlk ve ortak şart:
"Şaibesiz olsun."
Meclis'te sözü edilen vasıfları bünyesinde toplayan milletvekilleri var.
Öyleyse beş parti, olmazsa üç parti mutlaka bir aday üzerinde anlaşabilecek demektir.
Anlaşma, uzlaşma ihtimali torpillenmemeli.
* * *
DÜN Meclis Başkanı Akbulut 1. ve 2. turda sonuç almak zor diyordu.
Sağduyu ile hareket edip de uzlaşma sağlanırsa neden zor olsun?
FP'den Cevat Ayhan da; geri planda kalabilen, belirleyici olmayan bir cumhurbaşkanından söz ediyor.
Artık, Evren, Özal ve Demirel gibi bir cumhurbaşkanı aranmamalı diyor.
* * *
BAŞA dönelim; Türkiye'nin boşa geçirecek vakti yok.
Partiler uzlaşma yolunda samimi olursa büyük sorun çıkmayacakmış gibi görünüyor. Çünkü aşağı yukarı hepsinin cumhurbaşkanı tarifi birbiriyle çakışıyor.
Yeter ki uzlaştık diyenlerden biri dışarı çıkınca uzlaşının tersini yapmaya kalkmasın.
5 + 5'te olduğu gibi...
Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr