Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Açılım ama neyin açılımı diyenlere Başbakan’ın ağzından önce “Kürt açılımı” dendi. Sonra bu “demokratik açılım”a çevrildi.
Niye?
Çünkü “Kürt açılımı” düşünmeden, taşınmadan söylenmişti de ondan. “Kürt açılımı” demek bir bakıma Türkiye’yi bölmek demekti.
Neye bölmek?
Önce Kürt-Türk diye ikiye.
Sonra Kürt-Laz-Arap-Abaza-Çerkez-Arnavut-Boşnak vs. diye çoğa...
Buna “Kürt açılımı” diyerek kim başladı veya bunu “Kürt açılımı” diyerek kim başlattı?
Tekrar edelim, Tayyip Erdoğan.
* * *
Güneydoğu’nun kalkınması için yanılmıyorsam 12 plan yapıldı. Yani hükümetler bu bölgemizi dışlamadı. GAP’ın temeli atıldı ve mesafe alındı.
Türkiye’de, batıdan alınan verginin çoğunun harcandığı bölgelerin başında Güneydoğu yer aldı.
Güneydoğulu kardeşimiz isterse cumhurbaşkanı olabiliyor mu?
İsterse milletvekili, memur, işveren, serbest meslek erbabı olabiliyor mu? Oluyor.
Anadilini kullanabiliyor mu? Kullanıyor.
İstediği yerde oturabiliyor mu? Oturuyor.
Herkes gibi istediği yüksekokula gidebiliyor mu? Gidiyor.
Öyleyse 72 milyonun artık bugün ne farkı var? Hepsi eşit değil mi? Olmadı mı? Geri kalmışlıksa, Türkiye’nin, Güneydoğu’dan başka geri kalmış yöreleri yok mu?
Üstelik 7 yıldır AKP iktidarda, niye Güneydoğu’yu arzu ettiği gibi mamur yapmadı? Şimdi mi “açılım” diye aklı başına geldi?
Üstelik, bu açılım denen şey ekonomiyi hedef alsaydı kim bu kadar konuşurdu? “Ekonomik açılım” sonsuz olsun, “demokratik açılım” sonsuz olsun. Kürt kökenliler için de diğerleri için de...
* * *
Güneydoğulu kardeşlerimizin çoğunun da bu sözlerimize “evet” dediğini, “doğru” dediğini verdikleri oydan anlıyoruz.
DTP “Kürt kökenli” vatandaşlarımızdan yüzde kaç oy aldı?
DTP niye aşiret düzenine karşı çıkıp toprak reformu önermiyor? Yoksa oy için aşiret reislerine mi dayanıyor?
“Korucu” denen ve PKK’ya karşı savaşan Kürt kökenli kardeşlerimiz ve aileleri nerede? Onlar niye DTP’li değil?
Korkudan kepenkleri kapayanlar DTP’li sayılır mı?
Taş atan çocukları DTP’li büyükler yönetmiyor mu?
Bazen DTP diyoruz, bazen de PKK, ne çıkar, ha DTP ha PKK, ikisi aynı değil mi?
* * *
Evet, Güneydoğu için yapılacak çok şey var. Ama bunları yıllardır söylüyoruz. Geçen gün de tekrarladık. Bu bölücülük değil, bütünleştiriciliktir, kardeşliktir.
Halkları bölüp birbirine düşürmek, çatıştırmak isteyenler, Yugoslavya örneğinden cesaret alanlar, ne yaparlarsa yapsınlar amaçlarına varamayacaktır.
Baykal’ın mektubunda söylediği gibi, bu şekliyle, “Bu açılım bizi birleştirmeyecek, ayıracaktır.” Biz, 72 milyon, ayrılık istemiyoruz.

Haberin Devamı

POT KIRAN ER GEÇ GİDER
Sporda da siyasette de başarısız olan, pot kıran, saçmalayan gider. Sporda Fatih Terim’in gittiği gibi. Geç oldu ama oldu. Sonunda o da gitti.
Bu başarısız antrenöre verilen astronomik paranın hesabı ne zaman olursa olsun federasyona sorulacak, futbolumuzu bu hale getirenler hesap verecek. Siyasette de başarısız olanın, pot kıranın, gittiğine son örnek Edibe Sözen oldu. O da AKP’de yönetimden alındı.
Sözen, “Kevin Costner” da “Kürt açılımı”nı destekliyor” diye ilan etti ama, dediği doğru çıkmadı.
Yakışır mı?

Haberin Devamı

Trafikte masal
“İstanbul trafiğine Londra modeli geliyor.” Bu haberi bir gazetemiz verdi.
Ona da İstanbul Büyükşehir yetkilileri söylemiş.
İşin özeti şu: Şehir içinde trafiği yoğun yerler ilan edilecek ve buraya giren sürücüler para ödeyecekmiş. Bu yolla sıkışıklık yüzde 30 azalacakmış.
Bizim belediye rüya görüyor galiba. Çünkü Londra’da bir metro ağı var ki bütün Londra’nın altını adeta oyuyor, halk oradan akıyor.
Sonra Londra’da toplu taşıma araçları da o kadar çok ki, ayakta yolcu taşımak bile yok.
Bizim belediye bu akışı, bu rahatı sağlamadıkça, “özel araçla girilmez” bölgeler de, “paralı bölgeler” de masaldır.

Haberin Devamı

MİLLİYET
Yorgun savaşçı

“Yorgun Savaşçı” toprağa verildi. Ölen, sinemamızın öncülerinden Halit Refiğ’di. Allah rahmet eylesin.
Biz Milliyet olarak onun “Yorgun Savaşçı”sını yayımlayalım dedik. Bu, o zaman için çok önemliydi. Halit Refiğ’in o zamanki yardımcısı bize yol gösterdi. Milliyet, Yorgun Savaşçı’yı yayımlamaya başladı.
Ama kısa bir süre sonra yasak geldi.
Film zaten yasaktı. Yakılmıştı. Toplandık ve “Ne yapalım?” diye düşünmeye başladık. Çok vaktimiz yoktu.
Aklımıza bir şey geldi.
Yasaklanan, film ve onun fotoğraflarıydı. Oysa biz bu filmin fotoğraflarından vazgeçip filmi “çizgi roman” haline getirirsek bu yasağı delebilirdik.
Öyle de yaptık. Fotoğraflarla başlayan Yorgun Savaşçı çizgi roman olarak Milliyet’te bitti.
Huzur içinde yat Halit Refiğ.

ARINÇ VE
‘Tuzu kurular!’

PKK’yla çarpışırken, Harvard’lı bir yedek teğmenimizin şehit olma haberini ben hiç unutamam. Hep hatırlarım.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne diyor?
“Tuzu kuruların çocukları cepheye gitmiyor.”
Bir başbakan yardımcısı bunu söyler, halkın arasına nifak sokar mı?
Hayır.
Ya ne yapar?
Eğer bu hükmün doğru olduğuna inanıyorsa acele gereğini yapar ve tuzu kuruların çocuklarının da PKK ile savaşa gitmesini sağlar.
Askerde hiç “torpil” olmuyor mu? Olmaz mı?
Madem, resmi, gayri resmi kuruluşta kayırma, torpil olabiliyor, Silahlı Kuvvetler’de de olabilir. Az da olsa olabilir.
Mesela benim zamanında yedek subay okullarında 1. 2. ve 3. olanlar, yani dereceye girenler, kura çekmez, istediklere yere tayin olur veya okulda kalabilirdi.
Benim dönemimde harp okulu boşaltılmıştı. Yani ordu alt kademesi yedek subayların elindeydi. Bizim 6 aylık yedek subay okulumuzda da yedek subaylar hâkimdi.
Ben dereceye girecektim.
Yedek subay takım komutanları bana “Direksiyon sınavına girme, nasıl olsa senin şoför ehliyetin var” dediler.
Girmedim.
O tuzak yüzünden okulda 4. oldum. Onların dereceye sokmak istediği arkadaşlarımız ilk üçe girdi.
Bu onlara “torpil” değil miydi? Torpildi.
Ama üzüntüm çabuk geçti. Daha doğrusu, hak yerini buldu ve ben yedek subay okulunda, okul 4.’sü olarak, çektiğim kurayla İstanbul’a geldim.
Peki şimdi bu, bütün orduda torpil var demek mi? Hayır.
Bir iki işgüzarın oyunu, o kadar...