Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Doğan HEPER

GÜZELLİK nispi midir, mutlak mıdır?
Yani güzellik kişilere göre değişir mi, değişmez mi?
"Güzellik güzelliktir, size göre, bana göre güzellik olmaz" derseniz güzellik mefhumu mutlak demektir.
Zaten başka türlü de olamaz.
Olsaydı, Süleymaniye Camii veya Louvre Müzesi size göre güzel, başkasına göre çirkin, Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa'sı veya Beethoven'ın 9. Senfonisi size göre çirkin, bana göre güzel olurdu. Oysa onlara herkes güzel demiyor mu?
Bunları "Artı Haber"de Dr. Fischer'in sözleri bana hatırlattı.
İtalyan Dr. Giorgio Fischer estetik cerrahide dünyanın sayılı otoritelerinden biri sayılıyor.
Geldiği İstanbul'da Dr. Fischer Türk kadınlarına güzellik reçetesiyle ilgili bilgiler veriyor.
* * *
DOKTORU tanıtmak için şu cümle yeterli:
"Kadınları güzel göstermeye 40 yılını ayıran Dr. Fischer."
Ama doktorun şu cümlesi onu tanıtan cümleden daha da ilginç:
"Bütün kadınlar güzeldir" diyor Dr. Fischer.
Peki doktor; bütün kadınlar güzelse sen 40 yıldır ne ile uğraşıyorsun?
Güzellik uzmanı İtalyan doktorun daha sonraki bazı cümleleri de ilginç:
"Kadınlar fast food yemekten şişmanlıyor. Çirkinleşiyor. İşte biz, bu yüzden varız."
Doktor 2000'li yılların ideal kadın ölçülerini de şöyle veriyor:
"En önemlisi ince ayak bilekleri. Düzgün bir vücut. Çok büyük veya küçük olmayan göğüsler ve elbette kırışıksız bir yüz."
Hani bütün kadınlar güzeldi?.. Öyleyse bu tarif ne?..
Tabii doktorun konusu kadının fiziki güzelliği olduğu için biz de bu güzellikten söz ediyoruz. Yoksa biliyoruz ki önemli olan fiziki güzellik değil ahlak güzelliğidir, iç güzelliği, ruh güzelliği, kafa güzelliğidir...
Bu son sözlerimin sağlamasını yapmak istiyorsanız bakın güzellik yarışmalarındaki jürilere... Hep oyları, ahlak güzelliği, ruh güzelliği, kafa güzelliğinden yana değil midir!..
* * *
YAŞANTIMIZDA küçük yalanlar, daha doğrusu masum yalanlar, sevimli yalanlar var. Bir de büyük yalanlar...
Dr. Fischer'inkiler bana göre masum yalanlar sınıfına giriyor. Ve bize hiç de batmıyor.
Çünkü biz büyük yalanlara alışık bir milletiz.
Mesela; enflasyonun düşeceği yalanını o kadar dinledik ki artık gerçekten düşse inanmayacağız...
Gelir dağılımında adaletin, eğitimde eşitliğin, sağlıkta yaygınlığın gerçekleşeceği yalanını o kadar duyduk, ona o kadar alıştık ki neredeyse gerçeği istemeyeceğiz.
Demokratikleşme yalanı o kadar tekrar edildi ki artık o kelimenin ifade ettiği gerçek anlamı kaybettik, unuttuk.
Yani, yanisi şu; keşke her yalan Dr. Fischer'inkine benzese...
Keyfe keder işlerle ilgili tatlı yalanlar olsa.
Oysa toplumumuzun karşı karşıya kaldığı yalanlar tüm yaşamı çirkinleştiriyor.
Dr. Fischer'lerin değil, Dr. Frankeştayn'ların elinde kaldık gibi...

Yazara EmailD.Heper@milliyet.com.tr