Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Yargıda yolsuzluk araştırması" tartışmaya yol açtı.
İstanbul'da görev yapan Cumhuriyet başsavcıları önceki gün araştırmaya toplu halde tepkilerini belirttiler.
Savcılar, Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz'in yaptığı araştırmanın haksız ve töhmet altında bırakıcı olduğunu iddia ediyorlar.
* * *
MİLLET olarak özelliklerimizden biri de tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük.
Amerikan filmlerinde seyrediyoruz.
Mafyayla ortak polisler, hakimler, siyasiler, subaylar, gazeteciler, hatta başkanlar konu edilebiliyor.
En itibarlı meslek sahiplerinden biri; katil, cani olarak gösterilebiliyor.
Ama orada; bizi neden böyle yasadışı olaylarla irtibatlandırıyorsunuz, diye kızan, kınayan çıkmıyor.
Ben hatırlarım. Bedri Koraman yıllar önce tam sayfa dizi karikatürler yapardı. Tipleri çoğu zaman güzel hanımlar olurdu. Bir seferinde esprileri hemşirelerle ilgili olmuştu da dünya ayağa kaldırılmıştı...
Mizaha, karikatüre, şakaya başkalarının da tepkilerine sık sık tanık olduk.
Mizaha katlanamayan araştırmaya katlanabilir mi?
* * *
PROF. Dr. Hayrettin Ökçesiz'in, İstanbul Barosu'na bağlı 666 avukatın görüşlerini aldığı araştırmasından, yargıda yolsuzluk yapıldığı sonucu çıkmıştı. Avukatların yüzde 94.9'u adli yargıda yolsuzluk yapıldığı, yüzde 63.1'i yolsuzluğun adli yargının temel sorunlarından birisi olduğu yönünde görüş bildirmişti.
Araştırmada, "Adli yargıdaki yolsuzluk olayları yeterince ortaya çıkarılmamaktadır" diyenlerin oranı ise yüzde 96.1'i buluyordu.
* * *
ARAŞTIRMAYA tepki gösteren adliye mensupları; araştırmada sözü edilen yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruşturma yapılabilmesi için, elinde belge ve delil olanların derhal yetkili makamlara başvurup bu belgeleri vermeleri gereğini vurguluyorlar.
Son yıllarda işin ehli (!) bir kişi tarafından söylenen ve yüzyıllarca gündemde kalacak olan bir söz var; "rüşvetin belgesi olur mu..."
Tabii yolsuzluk iddialarından her yargı mensubunun alınması da yanlış olur.
Türk yargısı üçüncü kuvvet olarak çeşitli imkansızlıklara rağmen insanımızın, toplumumuzun güvencesidir. Ve dürüst mensuplarıyla dimdik görevinin başındadır.
Ama bu demek değildir ki her meslek grubunda olabilen çürükler onların içinde de olmasın. Yolsuzluğa sapanlar bulunmasın...
O nedenle de araştırmalara kızmak yerine bundan sonraki araştırmaların farklı çıkmasını sağlayacak önlemleri almak daha akla yakın olmaz mı?
Şu çok anlamlı cümleyi sarfeden, yargının zirvesindeki kişi, Yargıtay Birinci Başkanı olan kişi değil miydi?
"...Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışan hakimin kararının tam ve sağlıklı olacağını düşünmek insan aklına ve doğasına ters düşer..."
* * *
YOLSUZLUK, yalnız adliyede rastlanan bir çarpıklık olmaktan öte genel bir hastalığımız sayılabilir.
Çakıcı olayı nedir?
Yolsuzluk değilse, görevi ihmaldir. Ağır ihmaldir.
Memur alımlarında yolsuzluk iddialarını ortadan kaldırmak için merkezi sistemle yapılacak sınava kaşla göz arsında "mülakat"ı sokmak ne anlama gelir?
Haksızlık yapmadan, torpil yapmadan memur almayacağım demek değil midir?
Yani, gereği yokken mülakatı resmileştirmek yolsuzluğa kılıf hazırlama cüreti sayılmaz mı?
Namuslular namussuzlar kadar cesur olmazsa yolsuzluk da sürüp gidecektir.




Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr