Doğan Heper

Doğan Heper

dheper@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İsveç'ten Türkiye'ye kesin dönüş yapan Mehmet Ali Saygın, Moldovalı nişanlısı Alexanra'yı da İstanbul'a getirir.
Akşam da Aksaray'daki arkadaşı Adnan Karataş'ın barına giderler.
Ali ve nişanlısı diğer bazı kişilerle birlikte gözaltına alınır.
Sonra erkekler bırakılır. Alexanra ve iki kadın ahlak bürosuna sevk edilir. Ali'nin nişanlısına "Nataşa" yani hayat kadını muamelesi yapılmaktadır. Alexanra'nın günahı sarışın bir Moldovalı olmaktır.
Ali itiraz etmek ister ama polisin Ali'ye cevabı, daha doğrusu sorusu ilginçtir: "Bu kızı sen mi satıyorsun? Madem nişanlındı Aksaray yerine Etiler'deki barlara gitseydiniz."
* * *
BURADA benim ilgimi çeken Aksaray ve Laleli gibi semtlerimizle ilgili oluşan kanaat.
Polise göre Aksaray fuhuş merkezi. Laleli fuhuş merkezi.
Öyle olmasa Etiler'de normal sayılacak bir birlikteliğe, Aksaray'da satıcı ile sermayesi gözüyle bakılır mı?
Ben Laleli ile Aksaray'ın aşağı yukarı kesiştiği bölgede doğdum, orada büyüdüm. Okul dışındaki saatlerimiz Atatürk Bulvarı üstündeki Bulvar Saray Pastanesi, Faik'in Kafesi ve Laleli'ye dönüşteki lokallerde geçti. Bilardoyu, briçi orada oynadık, oralarda tartıştık. Faik'in Kafesi şimdi isimlerini bildiğiniz o zamanki genç edebiyatçıların da merkeziydi.
O zamanlar Aksaray, Laleli ekseriyeti orta gelir seviyesinde bürokrat, memur, subay, öğretmen, tüccar, esnaf ailelerinin oturduğu bir semtti. Mesela 27 Mayıs darbesinde Milli Birlik Komitesi üyesi olan Binbaşı Mustafa Kaplan, annesi ve kız kardeşiyle bizim sokakta otururdu. Sonradan senatörlük de yapan meşhur Çerkezköy Savcısı Mehmet Feyyat da yanılmıyorsam Mustafa Kaplan'ın bu sokakta otururken eniştesi olmuştu. O yıllarda liselerde kitapları okutulan Türkçe - Edebiyat hocası Baha Dürder de komşumuzdu.
* * *
AKSARAY Meydanı denilebilecek bölüm Valide Camii karşısındaki tramvay durağından başlar, aşağıda karakolda biterdi.
Ordu Caddesi'nin ortasındaki geniş trotuvarda iki sıra büyük çınarlar vardı.
Akşam saatlerinde karga sürüleri o çınarlarla Valide Camii'nin bahçesindeki ağaçlar arasında sürüler halinde cıyak cıyak uçarlar, konar, kalkarlardı.
Park ve pazar, eksenin güneyinde yer alırdı.
Parkın yanındaki dükkanlar içinde en meşhuru işkembeci Vangel'di. Kasesi 25 kuruş olan nefis işkembeye rağbet olağanüstüydü.
Ekspres Birahanesi de dolar taşardı. Abdullah Lokantası'nın kapısında özel giysili bir zenci çocuk müşterileri karşılardı.
O ışıl ışıl, cıvıl cıvıl pazara saparsanız, salatacıların fıskiyeleri, balıkçıların ışıklarıyla pazar değil bir tablo ile karşılaştığınızı sanırdınız. "Hem iri, hem taze" diye satıcıların bağırış çağırış satılan yumurta 2.5 kuruştu.
* * *
PERTEVNİYAL Lisesi'nin önünden geçen Atatürk Bulvarı, Aksaray'ı keser Yenikapı'ya geçerdi.
Bulvar yapılmadan önce oraya "çöpçüler arsası" denirdi. Sık sık cambaz gelir, telini oraya gererdi.
Yenikapı tarafındaki geniş caddeden sahile, gazinolara, kiralık sandallara inilirdi.
Yolun ortasındaki kırmızı topraklı çok geniş bölüm bisiklet alanıydı. Yaz akşamları Aksaray ve Laleli'den gelen aileler akın akın Yenikapı'dan sahildeki gazinolara inerdi.
Halkevi binası kültür, eğitim ve spor merkezi işlevini görürdü.
Aynur Sineması'na daha sonraları Bulvar Sineması katılmıştı.
O zamanlar mafya yoktu. Ama Aksaray'da Prens Müştak, Yenikapı'da ise Bahriyeli İsmail namlı iki kabadayı idi...
Murat Paşa Camii imamı Sarı İmam'ın sabah namazlarını Kabe'de kıldığını yayanlar vardı...
* * *
O zamanlar polis, Aksaray'da dolaşan nişanlıları ahlak bürosuna götürüp gözaltına almazdı.
"Madem Etiler'de değil de Aksaray'dasın, öyleyse bu yanındaki kadını satıyorsun" diye de kimseyi suçlamazdı.
Aksaray, adı gibi tertemizdi, onu da kirlettiler...



Yazara E-Posta: dheper@milliyet.com.tr