Piyasada ekonomik dengelenme ve ucuzluk için büyük zincir gruplarının ‘gizli otoritesi’nin kırılması şart. Bunun için de güçlü üretim birlik ve kooperatif birlikleri öne çıkıyor. Üreticiden değerinde alıp tüketiciye makul giderlerle yansıtan... Hal yasası da ucuz piyasa oluşturmada önemli bir dengeleme gücü
Devlet dört koldan fiyat artışlarını dengelemek için arayışta. Üretici ürününün değerlenmesini, tüketici de fiyatların alım gücü sınırları içinde olmasını istiyor. Çözüm üretici kooperatiflerinde. Ne ithalat, ne kısa vadeli çözümler ‘derdin dermanı’.
Üretici birlik ve kooperatifleri, üreticiden ürünü emeğinin karşılığı, hak ettiği fiyatla alacaklar, makul bir maliyet karı ile tüketiciye daha ucuza satacaklar. Sistem bu. Birçok ülkede uygulandığı gibi...
‘Zincir etkisi’
Üretici birlik ve kooperatiflerinden ürün alanlar ‘hem sağlıklı, temiz ve kaliteli’ olma güvencesini yaşıyor, hem de fiyatlar elbette piyasanın altında.
Ama... Olayın bir ‘ama’sı var’.
Çünkü büyük gruplar, üretici kooperatiflerinin ürünlerini belli bir fiyatın altında satmasına izin vermiyor. Piyasada böyle bir ‘gizli otorite’ var. Kooperatifler ve üretici ya büyük zincirlere ‘evet’ diyecek ya da ‘pazarlama sorunu yaşayacak’. Yazılarıma yorum yapan yüzlerce dost tüketicinin ‘Üretici kooperatiflerinin fiyatı neden yüksek?’ sorusunun yanıtı bu.
Rekabetçi piyasa
Devletin çözüm bulması gereken ciddi bir konu. Tarım Kredi Kooperatifleri bu anlamda bir ‘çözüm’. Ama ben üretici birlik ve kooperatiflerinin devrede olmasının hem rekabetçi piyasa ve istihdam, hem kalite ve hizmet verimliliği, hem de ekonomik sistem adına daha doğru olduğunu düşünüyorum. İşte yeni Hal Yasası bu konuda da devrede.
Üretici kooperatifleri bir araya gelerek ürünlerini hallerde ve yerel pazarlarda satma ve pazarlama olanağına kavuşacak. Bu, fiyatların en az yüzde 25 30 düşmesi demek. Üretici kooperatifleri güçlerini birleştirerek maliyetleri düşürecek ve devletin de desteği ile üretimlerini daha uygun koşullarda tüketiciye ulaştıracak.
Tüketiciye yarar
Yiğidin hakkını vermek gerek. Bu konuda bir ‘cesur yürek’ Prof. Yunus Kılıç. Doğru bildiğinden şaşmayan bir parlamenter. TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyon Başkanı. Bence TBMM’nin Plan Bütçe ve KİT’ten sonra en önemli yapılanması.
Yeni Hal Yasası’nı planlayan Başkan Kılıç, “Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuda hassas. Kendileri devrede. Ben Tarım Kredi Kooperatifleri yerine üretici birlik ve kooperatiflerinin bu konuda insiyatif almasından yanayım. Ama yasa çıkınca piyasada etkili olan büyük zincirler etkilenecektir. Yasanın tüketiciye olumlu etkileri olacağını düşünüyorum” diyor.
Ben de aynı görüşteyim. Büyük zincirleri seçenler için sorun yok. Birçok ürünü bir arada bulma olanağına sahipler. Ancak dar gelirli ve ay sonunu düşünen tüketici için üretici kooperatifleri önemli. Ciddi bir ‘ucuzluk pazarı’ olabilir.
‘Fiyat oluşum süreci izlenecek’
Prof. Yunus Kılıç, yeni döneme ilişkin yenilikleri şöyle dile getiriyor:
‘T TİPİ İNSAN’ MODELİ
Beyaz ve mavi yakalılardan sonra ‘yeşil yakalılar’ ses getirdi. Ama insan başarısı ve yapay zeka ile robotlarla çalışma da hep gündemde.
Ostim Teknik Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İ.İ.B.F. Dekanı Prof. Dr. Ünsal Sığrı, bilimsel çalışma, kitap ve konferansları ile ‘geleceğin Türkiyesi’ne ışık tutan’ değerli bir bilim insanı. Sadece şirketler ve kurumlar adına değil, en büyük güvencemiz gençler adına da ‘önemli bir kalite ve üretim merkezi’.
Ünsal Hoca, Milliyet’te geçen hafta yazı dizisi olarak yayınlanan ‘yeni meslekler’ konusunda da deneyim ve söz sahibi. Derin sohbetimizde özellikle ‘değişimlerin takipçisi olma’ konusuna dikkat çekti.
Kurum kültürü, çatışma yönetimi ve müzakere konularında kitap ve değerlendirmeleri ‘başvuru noktası’ olarak da bilinen Prof. Sığrı, “Günümüz çalışanı alet -takım çantası, teknik - operasyonel yetkinliklerin yanı sıra davranışsal - insani yetkinlikler ile de dolu olmalı. Meslekler yerine, yetkinliklerin ön planda olduğu günümüz iş yaşamında, eskiden mühendis imza atardı, bugünün mühendisi ise inovasyon yapar, iş yaşamında 10 iş ve belki de 1-2 meslek değiştirilebilir. Bugün T tipi insan ihtiyacı var. Yani her şeyi biraz bilen, ama bir şeyi çok iyi bilen iş profesyoneli. Sadece kendi uzmanlık alanında derinleşmek yeterli olmuyor. Günümüzün karmaşık sorunlarının çözümleri, birçok bilim ve uygulama alanının kesişim alanlarında olduğundan, çalışan için çok yönlü yetkinlikler gerekli. Artık endüstri 4.0 bilen öğretmene, nesnelerin internetini bilen avukata, halkla ilişkiler bilen doktora ihtiyaç var. Yani tüm çalışanlar kendisini çok yönlü çapraz zenginleşme için hazır tutmalı” diyor.
Malum, yetkinlik ve kendine yeterlilik konularında Dünya Bankası, Dünya Ekonomik Forumu, AB, BM gibi uluslararası kuruluşlar da yoğun çalışmalar içinde. Ünsal Hoca, ‘hayat dersi’ tadında şunları anlatıyor:
“Öne çıkan yetkinlikler var: Zor durumlarla baş edebilme, yaratıcı yenilikçi düşünme, girişimcilik, birden çok konuda uzman olma, zihinsel esneklik, adaptasyon - uyum, duygu yönetimi ve duygusal zeka, karmaşık problemleri kavrama ve çözme, işbirliği ve ekip çalışması yapabilme, iletişim ve müzakere, eleştirel düşünme, merak ve öğrenme hevesi olma, konsantrasyon, dağınık olmayan düşünme, odaklanma ve mücadele, ısrarcılık. Ayrıca artık hayatta başarılı ve mutlu olmak için sadece entelektüel zeka (IQ) yetmemekte, ilaveten duygusal zeka (EQ), sosyal zeka (SQ) ve kültürel zeka (CQ) da önem kazanmakta. Dolayısıyla bugünün gençliği dış dünyayı bilmeli, iş deneyimi ve sivil toplum deneyimi kazanmalı.”
İSMAİL SİVRİ OLSA..
Milliyet Gazetesi’nin Ege Temsilcisi idi uzun yıllar. Sonra İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin efsane Başkanı.
Hep güleryüzlü. Hep çözüm arayan bir duayen gazeteci. Her konuda. Sorun yaratmak değil, sorun çözmek. Çok ihtiyaç duyulan bir ‘insanlık ve toplumsallık felsefesi’. Genç yaşta İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nde onun yönetiminde görev almış, çok şeyler öğrenmiştim.
İki üç sözcükle özetle derseniz, ‘gönül adamı’ derim, bir de ‘ağabey’. Her derdinize koşan, hep yanınızda olan, iyi günde, kötü günde varlığını ve gücünü hissettiren bir ağabey. Bir ‘can dost’. Kara günde ‘kışın sonu bahar’ hatırlatması yapan bir ‘sevgi sesi’.
Çocuk romanları yazdı, çocuklar, gençler için ‘Atatürk Kitaplığı’ oluşturdu. ‘Gazetecilik insanı yaşlandırır ama ihtiyarlatmaz’ derdi. Sağduyuya, hoşgörü, sevgi ve barışa özlem duyduğumuz bu günlerde şu sözlerini tekrarlardı, eminim:
“Annemin telkiniyle hiç kimseyle kavga etmemeyi öğrendim. Kimseye taş atmamayı öğrendim. Dostluk ve sevgi yaşam boyu süren kazanç kapısıdır.”
NE OKUYAYIM?
Çevre, doğa, tarım, ekonomi konularında yazılan kitaplar elbette çok önemli.