Bülent Akarcalı
Ülkemizin sınai kalkınmasında tam anlamıyla lokomotif rolü oynamış fikir ve girişim Organize Sanayi Bölgelerini (OSB) kurmak olmuştur.
1950’lerden sonra sanayi siteleri olarak başlayan ve bünyesinde ortalama 100 m2’lik atölyeleri barındıran siteler, ihtiyacımız olan ustaları ve girişimcileri yetiştirmiştir.
Büyüyen talepler büyük fabrika ihtiyaçlarını doğurunca, tüm alt yapısı bitmiş, içerisinde sanayicilerin her türlü ihtiyacını karşılayacak (banka-noter-restoran- sağlık ocağı vs.) hizmet sunucularıyla sayıları 350’yi bulan ve bünyesinde 50.000’e yakın sınai tesis barındıran Organize Sanayi Bölgeleri ortaya çıkmıştır.
Teknolojik gelişmeyle, son 20 yılda ivme kazanan ikinci sektör Teknokentler olmuştur. Şu anda üniversitelerimizin kurduğu Teknokent sayısı 90 kadar olup, her biri hem araştırma-geliştirme merkezi hem de üretim tesisi olan binlerce şirketin doğmasına olanak sağlamıştır.
Devletimiz ve milletimiz, tarihiyle, kültürüyle hüküm sürmüş olduğu geniş coğrafyalarda ciddi izler ve miraslar bırakmış bir ülke ve ulustur. Bugünkü dünyada yalnız sınai ve teknolojik gelişmeyle yetinemeyiz. Nasıl sihalar ile teknolojik üstünlüğümüz herkes tarafından kabul edildiyse; sanat ve kültürde de benzer üstünlüğü sağlamak zorundayız.
Büyük ve itibarlı bir devlet ve onurlu bir millet olarak sınai ve teknolojik üstünlüğümüze sanat ve kültürü de ekleyerek tüm Türk ve İslam dünyasına da örnek olmak durumundayız. Bu üstünlüğü sağlayacak yeteneklere, resimden heykele, heykelden müziğe, müzikten bale ve operaya, edebiyattan sinema ve tiyatroya hemen hemen her dalda uluslararası üne erişmiş, kendilerini ispatlamış sanatkar ve sanatçılara sahibiz.
Ancak hızla değişen dünyamızda bu zenginliğimizi daha geliştirecek ve yeni nesillerin yetişmesine imkan verecek çağdaş alt yapılar oluşturmamız gerekmektedir.
Bu konuda çok ciddi eksikliğimiz olduğunu geçenlerde ressam Bedri Baykam’ın çok mütevazi bir fikrine ait beyanatını okuyunca anladım. Daha 5-6 yaşlarında çizdiği at resimleriyle üne kavuşmuş ve dâhi çocuğumuz olmuş, uluslararası sanat kurumlarının Türkiye temsilciliğine üzerine alabilecek itibara sahip Bedri Baykam, İstanbul’da her katında ayrı bir sanat dalının icra edileceği bir Sanat Apartmanı’nı hayal ediyor ve buna uygun bir binayı tahsis edebilecek özel veya resmi kuruma çağrıda bulunuyordu. Bedri’nin bu çağrısı çok büyük eksikliğimize işaret ediyordu. Evet dünya çapında sergilerimiz, müzelerimiz, kültür merkezlerimiz vardı ama tüm sanat dallarını ve sanatçılarımızı bir araya getiren bir alt yapımız yoktu.
İşte bu eksikliğinin önemini vurgulamak için OSB’leri ve Teknokent örnekleriyle yazıma başladım.
Mevcut 350 OSB’nin, 90 kadar Teknokentimizin olmadığı bir Türkiye de çok büyük fabrikalar olsa bile acaba sanayi üretiminde ve teknolojide var olan düzeyimize erişebilir miydik? Kesinlikle hayır.
Bedri’nin mütevazinin mütevazisi Sanat Apartmanı fikrinden hareketle, 2023 Cumhuriyet kutlamalarına verilecek en güzel armağanlardan biri ‘Kültür ve Sanat Kenti’ gerçekleştirmek olacaktır. Senaryo-roman yazarlarının, ressamların, karikatür-resimli roman çizerlerinin, hattatların, minyatür yapımcılarının, müzisyenlerin, film yapımcılarının, heykel traşçıların vs. vs. çalışabileceği mekanlardan oluşan, halka açık, sanatçı ve halkı birbirine kaynaştırıp, halkımızın kültür ve sanat duygularını geliştirip canlı tutacak bir ‘Kültür ve Sanat Kenti’ ülkemize çok şeyler kazandıracaktır.
2023 yılına kadar toplamı 81 milyon m2 olacak şekilde 81 ilde en az bir millet bahçesi yapılmasına yönelik projelendirme ve uygulama çalışmalarının devam ettiğini bilince, Kültür ve Turizm Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy ile Bakan Yardımcımız, Beyoğlu’nun efsanevi Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın böyle bir projenin gerçekleşmesine sıcak bakacaklarına eminim.
