02.04.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
Şeref Oğuz
Yaklaşık 70 saattir seyrettiğim bir video filmini düşünüyorum. Yapı ve Kredi Bankası Genel Müdürü Burhan Karaçam'ın yemeğinde bize izlettiği bu kısa film, Amerikalı gelecek bilimcisi Joel Barker tarafından hazırlanmış. Başlığı şu: "Geleceği Keşfetmek".
Barker, uzmanlık alanı olan "değişim"e, insanların kurumların niçin direnç gösterdiği sorusuna cevap arıyor. Bulduğu cevap, paradigmalarda saklı...
Modeller ve tanımlar bütünü olarak adlandırılan paradigma, hayatımıza yön veren, değişime direnen düşünceler bütünü... Şayet, hayata, olaylara bakışınızı belirleyen paradigmanızı değiştirebilirseniz, dönüşümü yakalıyorsunuz. "Bir paradigma ile imkansız olan bir şey, başka bir paradigma ile çok kolay" diyor Joel Barker.
Peki paradigmayı değiştirerek, çözümü imkansız görünen sorunların üstesinden gelebilir miyiz? Barker, yüzlerce örnek veriyor. Bu ilginç konuyu, çarpıcı video metnini ve Türkiye ile ilgili benim örneklerimi daha sonra sizlerle paylaşacağım. Son bir alıntı ile kendi paradigma değişimi önerime geleceğim; "Bugün için imkansız olan şey, yarının kuralı olabilir."
Dünya, geri dönüşü olmayacak bir şekilde değişiyor. Bu değişimde ben, eğitim teknolojilerinden söz edecek, halen dünya üzerinde yaşanan en son gelişmeleri aktaracağım. Eğitimde paradigmaları değiştiren uluslardan, liderlerden ve projelerden söz edeceğim.
Brezilya: Rio'da 12 okul, yeni müfredat ve sanal öğretmen projesi için pilot uygulamaya geçti. Brezilyalılar, 20 yıl içinde eğitim kalitesini ABD'nin üstüne çıkarmak için kararlı.
İngiltere: Her öğrenciye elektronik posta adresi veriliyor. 20 bin "öğretmen bilgisayar" kuruluyor. 5 milyon çocuğa multimedya ile eğitim verilecek. İşçi partisi Lideri Tony Blair, eğitim kalitesini okullara internet erişimi ile artıracağı sözünü veriyor.
Avustralya: Hayatında bilgisayar tuşuna dokunmamış evhanımlarının üretime aktif katılımı için dijital devrime dahil etme projesi yürürlüğe girdi. Uzaktan etkileşimli eğitimle kadınlara evlerinde "sanal kobi"ler kurdurtmak amaçlanıyor.
Tayland: Milli Teknoloji Merkezi, "nectec"bu yıl içinde okullara internet sağlamak için 300 milyon dolar harcayacak. Amaç, insan kaynaklarını ortaya çıkarmak, çocukların beyin enerjisini GSMH'ya çevirmek.
ABD: Bin yılın dönüşümünde (2000) 25 eyaletin tamamında okullar, Bilgi Yolunda kurulacak. Sanal liseler şimdiden açıldı. Bu yazıyı yazdığım Los Angeles için birkaç rakam. Kaliforniya Eyaletinde Mart 1997 itibarıyla okulların yüzde 20'si dijital hale geldi. Los Angeles'ta ilk ve orta okullar, internet erişimine açıldı. NetDays Programı, öğrencileri bilgi toplumunun vatandaşı yapmayı amaçlıyor. "Citizen" paradigması, "Netzen"e dönüşüyor.
Elimde internetten yarım saat içinde elde ettiğim tam 43 farklı ülkenin paradigmayı değiştiren örneği var. Hepsinin ortak paydası, eğitimdeki mevcut paradigmayı kökten değiştirmek. Bunlara yer azlığından değinmeyeceğim. Son örneği, tanıdık (!) bir ülkeden, Türkiye'den vereceğim.
Türkiye: "Temel eğitim, 3 + 5= 8, 5 + 3= 8, 8 + 0= 8 yıl mı olsun?" tartışmasında Susurluk'taki bir okulda, Ali Kalkancı şayet 8 yıl kesintisiz okusaydı, Fato'nun tacizkar doktoru, "1 Dakika Karanlık Eylemi"ne katılır mıydı?"
Hanımlar Beyler, dünya, eğitimin önemini bir kez daha keşfetti. Paradigmaları bile sarsıyor. İnterneti çocukların en doğal oyuncağı yapmaya soyunuyor. Biz ise eğitimde hala, 3 + 5'i çarpanlarına ayırıyoruz.
Kalitesizlik, paradigmamızda... Okulların ayarıyla beyhude oynuyorsunuz. Halbuki dünyanın yaptığını biz de yapabiliriz.
Yapılamaz diyenler, yapanların yolundan çekilmelidir.