Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Taktik, teknik, güç, kuvvet bir yere kadar. Sonunda iş gelip bunları sahaya indirecek bireysel ve ekip motivasyonuna dayanıyor. İşte Beşiktaş’ın en büyük artısı buydu, dün akşam. Adeta dargın oldukları İnönü Stadı kale ağlarıyla helalleşmek istiyorladı, Alaves maçından önce. Bunun ilk işaretleri geçen hafta gollerden sonra Denizli’deki kulübe kucaklaşmalarında yatıyordu. Lucescu’nun Beşiktaş’ı her takımın başına gelebilecek krizlerden birini daha geride bıraktı, Malatyaspor maçıyla.
Malatya da Fenerbahçe ve Galatasaray çok iyi bilir, öyle leblebi çekirdek değil gülle gibi bir takım aslında.
Beşiktaş’ın yükselişinin aynası Sergen’di. Koştu, çalıştı, tükenip yerini Nouma’ya bıraktığı 68. dakikada bile pres yapıyordu. Geride bir Ali Eren vardı, ayağıyla kafadan top alıyordu. Zago soğukkanlı, İlhan ise sinirlerine hakim bir şekilde eski günlerini arıyordu.
Ayağına gelen pozisyonları cömertçe harcayan Kaan Dobra da, aldığı topları ezip Beşiktaş’ın sağ kanadını yarı kapasiteye düşüren İbrahim de en azından çabalıyordu. İkinci yarı nostalji zamanıydı Beşiktaş’ta.
Yapılan değişiklikle arada bir Tümer - İlhan kompozisyonları izler gibi olup, Nouma’nın fuleleriyle takımın keyfine ortak oluyordu tribünler. İlk iki golü hatalarıyla yaratan Malatya defansı, Nouma’nın çabalarını boşa çıkarmıyordu ve penaltı yaparak ödüllendiriyordu.
Ben maça Beşiktaş vapurunda genç kartallarla birlikte geldim. Vapurda tek dertleri stada sokacakları meşaleleri saklamaktı. Şölenden o kadar emindiler ki sadece nasıl kutlayacaklarını konuşuyorlardı. Ekip ve futbolcu motivasyonu dedik ya; bu zaferin içinde taraftarlar da vardı.
Bir galibiyetin bu kadar çok getirisi belki de hiç olmadı. Şampiyonluk yolunda puan, Alaves yolunda moral, Dolmabahçe’de bayram.