Söz konusu Fenerbahçe olduğunda; bana bir fikir söyleyin ki, yapay dekorlar arasındaki "figüranların" saçma repliklerinden öteye bir anlam taşısın ve oyunun senaryosunu etkileyip başrol oyuncularının kulaklarına ulaşsın!..
Ne mümkün!.. Herkes figüran, her şey dekor Fenerbahçe'de.
Hepimiz... Siz, ben, Daum, gruplar, yöneticiler, futbolcular, o stat, o stadda oynanan maçlar ve her maçtan sonra İstanbul'da, Bodrum'da yapılan toplantılar.
Bir tek "acı" gerçek var:
Fenerbahçe'nin en tepesindeki kavga, tatsızlık, huzursuzluk.
Fenerbahçeli vatandaşlar, - şimdilik - Sayın Daum'un öğrettiği Alman atasözündeki gibi, "Huzursuzluk durumunda ilk ödevlerini yapıp, sakin oluyorlar" Lakin nereye kadar?..
Bu, sonu gelmeyen yaprak dökümü ile bitmeyen bir sonbahar sanki. En güçlü anında kafana yıldırım düşmesini beklemek gibi... Her temiz sayfa açtığında "Acaba babam ne der?" endişesi... İşkilli ve ikircikli.
Kim bilir, belki de yukardan bakıldığında hayli eğlenceli.
Deli miyim?
Koşullar böyle olduğunda, yuvarlak bir topun peşindeki on bir adamın performansından ve onların kulübedeki akıl hocasından yola çıkarak yapılacak analizlerin, buza yazı yazmaktan bir farkı kalmıyor Fenerbahçe için.
Diyelim ki, İstanbulspor maçının ilk yarısındaki 8 gol pozisyonu da golle sonuçlandı; "Fenerbahçe'de mutlu günler başladı" cümlesini kurabilir miyim?
Trabzon'dan olası bir galibiyetle dönecek Fenerbahçelilere "Şöyle arkanıza yaslanın rahatınıza bakın" önerisinde bulunabilir miyim?
Ben deli miyim?
Rusya'daki ticari rekabet bir uzlaşmaya bağlanmadıkça Fenerbahçe'ye rahat huzur olmadığını bilmez miyim?..
Yeşilçam muhabbetleri
Bizler madem ki "büyük oyun"un figüranlarıyız; Yeşilçam kahvehanelerindeki muhabbetleri tekrarlamalıyız:
Daum'un hataları dört mü, yedi mi, yoksa on mu?
Forvet Tuncay sol kanada mahkum mu?
Hooijdonk'a orta geldi mi gelmedi mi?
Aurellio ile Erhan'ın yeri çizgi mi?
Fenerbahçe kalesi boş mu?
Alex geliyor mu?
Daum panikliyor mu?
Lider yok mu?
Bu soruların tümü doğru... Ama normal koşullarda!
Başkanının tepesinde Demokles'in kılıcı sallanan ve başkanının en büyük uğraşı ticari ve sportif rakibi eski başkanın yeniden başkanlığa gelmesine fırsat vermemek olan bir Fenerbahçe'de değil...
Berbat bir oyun
Bu Fenerbahçe'de "nihai amaç" iki başrol oyuncusuna hizmet etmektir... Öyle ki, "yüz bin"lik kümeler halinde telaffuz edilen ve kulübe özverileri arasında "bir başkanı göreve çağırmak, diğer başkanın yolda peşine takılmak" gibi ekstralar da bulunan taraftar bile önemli değildir.
Hatta yeni sezonun ilk maçında sevgisi ile takımı boğduğu iddia edilmiştir Fenerbahçe tribünlerinin. Teknik heyete göre, yeni transferler Şükrü Saraçoğlu atmosferinden şaşırmıştır!..
Kabahat 55 bin seyircidedir. Hani şu gişelere 1 trilyonu aşkın nakit bırakıp alt kattaki Fenerium mağazasından 200 milyarlık forma alan seyirci var ya; Hani bir tek küfür etmeyen, hakeme ilişmeyen, rakibi alkışlayan taraftar... Onlar baskı yapmıştır futbolculara !!!
Daha neyi tartışıyoruz Fenerbahçe'de.
Tepedeki gerilim, kofraları patlatmış, tesisat tutuşmuş, çatı yanıyor...
Figüranlar rüzgara karşı ağlıyor.
TSYD Balosunda Sayın Murat Özaydınlı, Sayın Ali Şen ile aynı masaya oturmayı reddediyor. Sayın Ali Şen'in, Sayın Aziz Yıldırım hakkındaki "gıyabi beyanlarından" dolayı Sayın Özhan Canaydın ortamı terk ediyor...
Herhangi bir takımın sağ beki ile sol açığı arasında, halef selef iki başkan arasındakilerin yarısı yaşansa "bu sezon işi bitti bu takımın" der miyiz, demez miyiz?
Fenerbahçe'nin figüranları olarak hepimiz berbat bir oyunun içindeyiz.
Enke'yi kim yıktı?
Fenerbahçe'de sezona kusursuz başlayan tek unsur tribünler oldu. Müthiş bir sevgi... Hüsran ve inanılmaz bir sağduyu...
Yine de minik bir "hata" buldular tribünlerde:
"Neden dalga geçtiler sanki Enke ile"?
Bu kusursa, Fenerbahçe seyircisi kusurluydu. Peki, canlı yayında "Rüştü'nün dönmesini ister misiniz" diye soran Faik Çetiner'e Daum ne dedi?
"Hemen bu gece" !
Hangisi daha çok yıkmıştır Enke'yi?
Dalga geçilmek mi, gerçek mi?
Lucescu'nun sırrı "denge" de...
Başarıda mütevazı, zorluklarda sabırlı, insani ilişkilerde anlayışlı ve toleranslı. "İşler yolunda giderken böyle davranmak kolay" demeyin; yapamayanlar da var(dı).
Rumen Hoca'nın bu insancıl kişiliği yüzünden kendisinde hata bulmakta zorlananlar, mecburen iradesi dışında olumsuzluklar arıyorlar:
"Horluyor, tiki var, ayakları kokuyor, korkak" Vs...
Ben de aradım; buldum bir tane!..
"İlhan Mansız'ı sonuna kadar beklerim" dedi ya; kendisini teknik direktörleri hakkında açıklama yapan Fenerbahçe yönetim kuruluna benzettim.
Lucescu'yu güvenilmez buluyorum.
Trabzonsporlu Yattara, golden sonra rakip tribünlere göbek atınca kırmızı kartla doğru soyunma odasına...
Samet Aybaba'yı dinledim, özrü kabahatinden büyük; "yabancı, yeni gelmiş, ne bilsin" diyor.
Yabancı bir futbolcuya sahada ve sosyal yaşamında kolaylıklar sağlayacak bilgileri vermek kime düşüyor... Hakeme mi sayın Aybaba?
Rahmetli Sinan Erdem'in bıraktığı noktadan, hiçbir yere sapmadan olimpiyat ve olimpizm ruhu yolunda olanca küresel saygınlığıyla yürüyeceğini kanıtladı Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu.
Ve yeni başkanını buldu.
Bayrak, Togay ağabeyde (Bayatlı)...
Sadece kartvizitini yazsam köşemin yetmeyeceği sevgili başkanımızı anlatmak haddimize değil ama şu kadarını söyleyeyim; Togay ağabeyin imzası olan bir işten geri dönüş yoktur...
Kendisi 16 yıl önce nikah şahidimdi de...
Hayırlı ve uğurlu olması dileği ile.
Bizim Moda'da Modalılar'ın, esnafın, şoförün, hatta Kadıköy Belediyesi'nin muhalefetine karşın İstanbul Büyükşehir Belediyesi zorla tramvay döşüyor.
Orada, Olimpiyat Stadı raylı sistem diye inliyor.
Marie Antoinette'in ruhu şad olsun; tok adama bedava ekmek, "açım" diyene pasta tavsiye etmek bu olsa gerek.
SPOR
Çok özlemşiz: 3-0
At yarışları
Avrupa Ligleri
Türkiye dişli
2. LİG puan durumu
Gelecek de gelecek!
Filede Çekler'i geçtik
Yasin Sülün şoku
Enke evine döndü
SEYİRCİ TAŞTI!
Trabzonspor sancılı
Başkan aranıyor!
RÜŞTÜ güven veriyor
Brezilya olduk
Kalbimiz Tan'la
Haber turu...
Beş dakikada
Fenerbahçe'nin figüranları
Bir günlük takım
Cin'i çarptılar