Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Feyzullah Zeren'i tanır mısınız?.. Şayet çıkartamadıysanız sizi suçlayamam... Kendisi ne hortumcu, ne futbolcu... Mankenlere takılmaz, "Ağa"lı dizilerde rol almaz, stand - up yapmaz!
Türk Sporu'ndaki çürük elmaları ayıklamakla geçmiş çeyrek asırlık bir kariyeri var ki, reyting çağında hiçbir işe yaramaz.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nde başmüfettiş Feyzullah Zeren.
Aynı zamanda GSGM personeli Yardımlaşma Sandığı'nı Gençlik Spor Vakfı'na çevirip, tırnaklarıyla kazıyarak üyelerine sosyal olanaklar, Türk Sporu'na tesisler, Türk Sporcuları'na ucuz malzemeden sağlık hizmetine kadar imkanlar yaratan bir bürokrat.
Vakfın Gölbaşı, Erdemli, Antalya tesislerine gidenler bilirler. Gitmeyenler internetten öğrenebilirler. Eserleri apaçık ortadadır. Tanıyanlar namusuna kefildir. Son zamanlarda spor hastanesi projesi ve üyelerine kooperatif evleri yapmak için mücadele etmektedir.

Aba altından sopa
Üstelik tüm bunları, Atatürkçü, çağdaş, demokrat ve laik kişiliğinden taviz vermeden gerçekleştirmiştir.
Ve "Bizim için liyakat önemli" diyen iktidarın, Gençlik ve Spor Genel Müdür "vekili" marifetiyle Vakfın kapısına konulmak üzeredir.
Çünkü, 9 kişilik yönetim kurulundan 7 üye kontenjanını Genel Müdür vekili eliyle iktidar emrine vermeyi reddetmiştir.
Genel Kurul, 21 Haziran'da Feyzullah Zeren'in alın teriyle kurduğu Ankara Gölbaşı tesislerinde. Başmüfettiş'in rakibi Genel Müdür Yardımcısı Yaşar Kaptan Başaran veya Denizli İl Müdürü Ali Babacan. Oy sahipleri ise Genel Müdürlük personelinden 30 kişiye bir delege.
Telefonlar, aba altından sopalar... Varın siz tahmin edin neticeyi.

'Ağızlara layık' vakıf
Önce soruyu sorayım: Neden?..
Ve tahminlerimi sıralayayım:
Birincisi, Feyzullah Zeren, Gençlik ve Spor Vakfı'nı öyle bir hale getirmiş ki, trilyonluk tesisleri, işletmeleri, araçları, ortaklıkları, personeli, hacmi ve kapasitesi ile "ağızlara layık" hale gelmiş. Eh iktidara oy verenlerin sayısı da az değil... Teşekkürlerini ifade edebilmek için her "kadro"ya ihtiyaç var.
İkincisi, Gençlik Spor Vakfı kilit bir nokta... Her sporcunun, her spor çalışanının yolu oradan geçmek zorunda. Sporcu ödüllendirmeden, doğal afete uğrayan üyelere yardım etmeye kadar "bonkör" bir muhasebe... Parlamento seçimleri beş yılda bir yapılacaksa, potansiyel sempatizanlar kazanmak için altyapı ve konforuyla bu Vakıf biçilmiş kaftan.
Üçüncüsü, Feyzullah Zeren Alevi...
Hayır... Ankaralı bir meslektaşımdan öğrendiğim bu kimliği, bir sebep olamaz; bilmem ki aklıma nereden geldi?

Korku 'Oy'u
Son sözüm yine spor teşkilatımızın müdürlerine...
İktidar, genel müdür tayin ederken, "Şayet sizlerden bir genel müdür çıkmıyorsa, yazıklar olsun. Basın istifayı kurtulun" demiştim; bir tek Vedat Bayram'ı ikna edebilmişim. Sessiz kalanlar kapıya konulacakları günü bekliyorlar.
Tamam... Rakip fair play oynamıyor olabilir. Yakın tarihte görülmediği kadar pervasız da davranabilir. Ama bu bir seçim kardeşim. "Oy"unu da korku yönlendirecekse sen spor adamlığını falan bırak; birey bile değilsin.
Bu kez emekliliğinde gideceğin sosyal alanları "emirle" bir partinin kullanımına vereceksen, sen bilirsin.
Zaten Feyzullah Zeren'i tanıyan çok değil. Siz de tanımazsınız olur biter.

Teknik direktörün maç kazanmaya etkisi tartışmalarıdır. Kimi "yüzde on" der, kimi "ellibir'e" kadar çıkar. Ama ortalama "yüzde yirmi" civarında oynar.
Peki kalecinin maç kazanmaya etkisi?.. Hiç hesaplanmamış olsa da bence en az teknik direktör kadar.
Yani, sorunlarıyla birlikte Daum'u transfer ederken, çöpsüz üzüm gibi kaleci Rüştü'yü kaybeden Fenerbahçe, en iyi hesapla şu anda "tapi"dir.
Fenerbahçe her sene hiç olmazsa transferde şampiyondu... Aurelio ile masadan dönen kulüp, galiba bu refleksini de unuttu.
Fenerbahçe'nin üzerinde bir "ağırlık" var ama; nedir acaba?

Sevgili Ters Köşe müdavimleri. Benimle ilgili çıkarılan dedikoduların sizleri üzdüğünü biliyorum.
Hiçbiri doğru değildir; asla inanmayın...
Devlete tek kuruş vergi borcum yoktur. SARS virüsü taşıdığım yalandır. Pasaportuma el konulmamıştır ve ülke dışına çıkmam yasaklanmamıştır.
Fransa, İngiltere gibi deplasmanlar yerine Malatya, Diyarbakır'daki maçlardan yorum yazmamın mutlaka teknik bir nedeni vardır; o kadar.
NOT: Gördüğünüz gibi, yönetimimiz bu yazıya muhalefet şerhi koymayacak kadar da demokrattır aynı zamanda.

Milli Takımımız ile gurbetçilerimiz kapışıyorsa ve vatandaşlarımız elinde Türk Bayrağı ile Fransız polisinden sopa yiyorsa, bunun sorumlusu kimdir?
Vatan hasretlerini Türk futbolcularla kucaklaşarak dindirmeye çalışmaktan başka bir suçu olmayan Avrupa'daki vatandaşlarımız mı? Fransız polisi mi? Ben mi? Kim?
Ben anlamam kardeşim; "Çok heyecanlılar", "Laf dinlemediler", "Takımın motivasyonunu bozdular" hikayelerinden.
O takımın varlık nedenlerinden biri, o insanların motivasyonunun düzelmesi.
Sakinleştirin, organize edin, konuşun, rica edin, ne yaparsanız yapın, Türk vatandaşlarını Türk Milli Takımı'na bağırttırmayın ve Türk vatandaşlarına Fransız copuyla sopa attırmayın.
Sayın Başkan, sevgili Hoca, kıymetli menajer ve diğerleri; sizlerin sorumluluğu FİFA, UEFA'dan önce Türk insanına... Unutmayın.

Bu akşam Türkiye - ABD maçı var. "Tezkere" getirmezlerse hiç acımayın çocuklar. Bizim sahamızda konuşlanmalarına izin vermeyin. Kredi açmayın. Sık sık müttefik olduğumuzdan bahsedin. Kendi kalelerine gol atmalarına yardım edin ama bize asla.
Dünya gözüyle, biraz da biz "özgürleştirelim" şunları ya...
Gerekirse defanslarını bölün, orta sahasını kandırın, santrforlarını satın alın. Hatta soyunma odalarında kitle imha silahı olduğunu dedikodusu yayın.
Hazır, Sayın Süleyman Demirel de politikada değil. Boşverin "Amerika intikam alır" laflarına.
Kaleye en az yirmi sorti yapın. Beş füze yollayın. Yol haritalarını falan yırtın, evin yolunu bulamasınlar.
Top yüzünden küresellikten nefret etsinler artık.
Maçtan sonra "Özür dilemenizi bekliyoruz" derseniz sevinirim.

Futbol Federasyonuna bir önerim var... "Bedelli antrenörlük" uygulamasına geçilsin ve her isteyene ücreti mukabilinde A Lisans antrenörlük belgesi verilsin. Yeşil Kart sahibi yoksullara bedava B Lisans diploması, devlet memurlarına yüzde elli indirimli A Lisans...
Kulüpler promosyon yapıp "kombine bilet alana diploma bedava" diyebilsin.
Nasıl fikir ama?..
Elde edilecek parayla dış gezilere götürülecek davetliler finanse edilebilir, primler arttırılabilir; hatta Şenol Güneş'in maaşı gerçek kurdan bile ödenebilir.
Milli futbolcularımıza eğitim görmeden verilen diplomalarla başlayan uygulama nasıl olsa rezalete varacak, bari paraya çevrilsin.





SPOR


2006'da şampiyonuz
At yarışları
Avrupa Ligleri
Ümitler’in Rusya sınavı
2. LİG puan durumu
Chicago’nun gözü Hido’da
Nihayet kazandık
ZAFERİN FOTOĞRAFI
Lisans tamam sorun devam
PRATEZ CİM-BOM'DA
Aslan markajı!
ŞÖLEN 2005 YAZINDA
Nihat'ı asla satmam
Süreyya moral istiyor
Hayal değil, Real
Haber turu...
Kaynayıp gidenler l