Ercan Güven

Ercan Güven

eguven@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Kim ne derse desin bu sezonun en önemli ve en kritik olayı Trabzonspor tarafından çöpe atılan tel örgüler olacaktır.
Evet... En önemli ve en kritik!.. Çünkü tel örgülerin çöpten çıkarılıp yerine takılması durumunda, siz istediğiniz kadar Dünya çapında transferler yapın, istediğiniz kadar elit hocalar çalıştırın ve istediğiniz kadar futbola milyar dolarların döndüğü bir sektör olarak bakın; stadlarımızda oynanan oyunun adı "sadece" futbol olmayacaktır:
Mesela "histeribol".
Veya "futbolmani"!..
Ya da "terorize futbol".
Seyretmesini bile beceremediğimiz bir oyunda, uluslararası dereceler de sanaldır, olası Türk ekolü de, futbolla ülke propogandası da... Hepsi palavra. Tecrit edilmiş seyirci problemi geride kalmadığı sürece, hiçbirinin zerre kadar kıymeti bulunmamaktadır.
Küfür, kafir, sille, tokat, cop ve top adım başında vardır. Trilyonlar harcadıktan sonra bunlarla stadlarda buluşmak lüksü, ülkenin kıt kaynaklarını boşa harcamak olacaktır.

Geri adım imkansız
Tribün baskısını, tribün tehdidine çevirenlere teslim olup, "ne yapalım bizim ülkemizde şartlar böyle" diyerek kadere razı olmak da mümkün değildir bundan böyle.
Trabzonspor bu kritik eyleminde başarısızlığa uğrar da, Avni Aker yeniden "futbol hapishanesine" çevrilirse, diğer stadlarımızın tel örgülerini takviye etmek de bir işe yaramayacak ve tribünden sokağa, sokaktan adreslere inecek futbol terörüne hiçbir polisiye önlem engel olamayacaktır.
Bu tip toplumsal çılgınlıklarda, "eylem" asla bulunduğu düzeyde kalmayıp kanser hücreleri gibi sıçrama yapar.
Trabzonspor "tel örgüsüz stat" projesiyle, belki bilerek belki bilmeyerek futbol tarihimizde bir milat olmuş, aynı zamanda tüm yöneticileri ile birlikte taşın altına elini koymuştur.
Taş büyüktür ve altında emniyetinden sokaktaki adamına kadar tüm Trabzonlular'ın elleri de vardır. Denizli'de formülü bulunan "en büyük problem", protokol törenlerinin bile havaya kurşun sıkarak yapıldığı Karadeniz'de çözülebilirse, taşın altındaki tüm elleri tek tek sıkmak gerekir.

Çocuklar
Bu nedenle; başta medya ve Fenerbahçe yönetimi olmak üzere "tel örgüler" konusunda yorum yapanlar, lütfen sinekten yağ çıkarmaya ve fiili durumdan yararlanmaya kalkmasınlar.
Alışılmadık bir durumla karşı karşıyalar ve "rakibe yardım etmek" gibi bir görevleri var.
Aslında herkes endişeli... Trabzonspor yönetimi, seyircisi, Fenerbahçeliler, Federasyon... Herkes.
Ama endişenin nedeni, Trabzonspor - Fenerbahçe maçında sahaya girecek birkaç kişinin konuk takımın motivasyonunu bozma olasılığı, kaybedilecek puanlar, Trabzon sahasının bir maç kapanıp biraz para cezası alması falan olmamalı. Durumdan çıkar sağlamaya çalışanların, "şiddet"e doğacak çocuklarına, "aptallıklarını" miras bırakacakları unutulmamalı.
Futbolun içinde olan ya da ucundan kıyısından bulaşmış her insan, önce elinden geleni yapmalı Trabzonspor sahasında bir olay çıkmaması için... Sonra bildiği duaları okumalı.

Kimsenin burnu kanamaz
Olimpiyat Stadı'na "konuklar için" tel kafes monte edilen şu günlerde, İzmir gibi bir kentimizde oynanan hazırlık maçında yaralı sayısı, 17 sivil, 8 polis düzeyine ulaşıyorsa ve havaya ateş açılan Göztepe - Karşıyaka maçı 6 anonsla zar zor bitebiliyorsa ve bir de ölü varsa, Türk Futbolunda acilen değişmesi gereken bazı şeyler olduğu ortadadır.
İnanın bu sezonun en önemli, en kritik olayı bu... Hatta Türk Futbolu'nun geleceği buna bağlı.
Sadece ikinci haftadaki Trabzonspor - Fenerbahçe maçı boyunca değil, Trabzon seyircisinin disiplini sonsuza kadar sürmek zorunda. Zaten bence, Fenerbahçe maçında kimsenin burnu kanamayacak ve Trabzonsporlular sınavı geçecekler. Önemli olan sonrası.

"Yiğidi öldür hakkını yeme..."
Kızarız, yazarız ama "doğru söze" kulp takmayız... Futbol Federasyonu Başkanı sayın Haluk Ulusoy'un yeni sezon deklerasyonu, hedefi 12'den vuran bir yönetici eylemi olmuş:
"Çabalarımız sporun barış, dostluk, kardeşlik içinde yapılması için. Aksine hareket edenin gözünün yaşına bakmayız" demiş Sayın Ulusoy.
Evet, yöneticilik budur...
Büyük ölçekli planlar çizmek, yönettiği kişi ve kurumlardan bu planlara uymasını istemek, gerektiğinde denetleyip uymayanları yetkileri oranında cezalandırmak... Soyunma odasında futbolcularla ağlaşıp, uçakta cip sözü verip, yöneticilerle, bakanlarla kişisel kavgalara girmek değil.
Sayın Ulusoy'un yeni sezon mesajı, tam da Trabzonspor'un tarihi tel örgü girişimi ile örtüştüğü için altın değerindedir.
Üst üste konan bu tuğlalarla örülecek "çağdaş futbol anıtı" ister istemez Ankara'nın da dikkatini çekecek ve TBMM, Futbol Anarşisi ile mücadele yasalarını geçirecektir.
İş ki, bu hafta başlayacak rekabet, düşmanlığı hortlatmasın ve ulusal çıkarlar, kişisel veya takım çıkarlarının harlı ateşinde kavrulmasın.
Sayın Ulusoy'u önce kutlayalım, sonra sözlerinin takipçisi olalım.

Spor yazarlığının karabasanı nedir bilir misiniz?..
Bugünkü durum!
Yerinde ve doğru transferler yapmış, deneyimli bir hocaya emanet edilmiş, arkadaşlık bağları kurulmuş bir Fenerbahçe...
Usta teknik adamın ellerinde şampiyonlukla kucaklaşmış ve koruduğu takım omurgasına genç payandalar eklemiş yüksek moralli bir Beşiktaş...
Kadro zenginliğine bu kez sezon başında ulaşmış, büyük hedeflerin hocası ile Galatasaray...
Yetmezmiş gibi, ilginç açılımlar yapan ve suyu bulandırmadan gediklerini kapatan bir Trabzonspor...
Ve insanlar soruyor:
"En iyisi hangisi?"
Evet, soruyorlar ama çok şükür ki sezon sonuna kadar yanıtları unutuyorlar. Yoksa her sezon bu soruya yanıt veren spor yazarlarının en az üçte ikisi telef olur ve yazarlık yaşamlarına "yıldız falı" veya "güzin abla" tarzında devam etmek zorunda kalabilirlerdi.

Şu Beckham'ı gördükçe iştahım kabardı. Adamın kilosunu yirmibeş kuruşa getirdi Real Madrid. Verdiği parayı çoktan çıkarmış olmalı. Artık Beckham'ın attığı goller de hediyesi.
Ayıp olmasa Beckham'ın kullandığı sifonu bile üretip pazarlayacaklar yani.
Peki bizim yöneticiler neden hâlâ uyanamadı?
Hepi topu bir forma yapıyorlar. Onu da, arada sırada geri alıp zarara giriyorlar. Yok mu başka "yaratıcı" fikir?
Tamam "yıldız futbolcularımız" birer Beckham değil, ama onların da "pazar"ı var yani.
Mesela "Hooijdonk çiftetellisi" diye bir CD... Kapış kapış gider bence.
Sergen Kola... Reklamları bedava.
Frank De Boer'in İkinci Dünya Harbi anıları, Cordoba'dan "Ticaret'in temel ilkeleri"kitabı. Jokerleri Tuncay olan iskambil kağıtları. İlhan Mansız atroskopi merkezi, Fatih Akyel muştası, Hakan Şükür seccadesi...
Telif istemiyorum...Durmayın, hadi.

... Bu devirde kameraman olmak da zor. Fatih Hoca telefonla konuşurken çekim yapan kameramana kızıp cep telefonunu yere fırlatmış. Şimdi taşdelen suyunu kafasına dikerken, çek çekebilirsen. Ya da otomobiliyle tesislere girerken... Ben olsam burnunu karıştırırken bile çekmem.
... Artık formayı sıyırıp fanilaya yazılı reklam veya slogan sergilemek yasak. Her yasak gibi bu da Türk insanının pratik zekasını harekete geçirebilir; mesela mesaj vermek isteyen golcüler göğüs kıllarına yazı kazıtabilir. O da olmadı; yazının kalıbını koy solaryuma gir. Bir seçenek daha var ama, o mesajı da Müslüm Gürses üzerine alınabilir.





SPOR


PARA, PARA, PARA
At yarışları
Avrupa Ligleri
Ve Devler uyandı: 79-75
2. LİG puan durumu
NBA Batı'dan yükselir
Eczacı atakta
Nanni hazır kıta
Yıldırım çıkarma
Bir numara büyüdü!
Fedakârlık
Büyüleyici Ralli
'İlgilenmiyoruz'
Dördüncü bulundu!
Şampiyon Ordu
Haber turu...
Yılın futbol olayı