Film Aralık'ı

24 Aralık 2013

17. HAFTA

Siz "Burası sinema, tiyatro değil!" tezahüratına bakmayın. Bir futbol takımının sezon süresince yaşadıkları, bazen değme film senaryolarına taş çıkartacak hikâyelerle doludur.

Bundesliga'nın ilk yarısı biterken, birçok takım bunu kanıtlarcasına akılda kalıcı olayları geride bıraktı. Kimi korku filmi izletti taraftarına, kimi macera. Kimi savaş filmiydi, kimi romantik film. Sonunda ışıklar bir anda yandı ve bakın biz film arasına girerken hangi salon... pardon! stadyumda, hangi film gösterimde.

"Kupaların Efendisi" (Epik fantezi): Allianz Arena'daki film bırakın bu sezonu, 2013 yılının başından beri kendini kapalı gişe izletmeye devam ediyor. Tecrübesi ve bilgeliğiyle Gandalf rolünde JuppHeynckes'in başlattığı "3 kupa destanı", PepGuardiola'nın canlandırdığı Aragorn karakterinin liderliğinde "yenilmezlik destanı" olarak devam ediyor. İkinci yarıda LegolasSchweinsteiger, FrodoLahm, GimliRibery ve BoromirMüller yola devam edecekler. Bakalım onları yenebilen bir Alman takımı çıkacak mı?

Yazının Devamı

Derbe-der Club

17 Aralık 2013

16. HAFTA

NickHornby’nin “Futbol Ateşi” kitabına taraftarlığı çok güzel özetleyen bir cümlesi vardır:

Bir futbol taraftarının normal ruh hali, acı bir hayal kırıklığıdır.”

Türkiye’de Manuel Fernandes’inumursamazlığını kendi yöntemiyle cezalandırmaya kalkan taraftar, İngiltere’deyse Manchester’a kadar gelip 6 yiyen takımını tribüne çağıran taraftar…daha doğru özetlemek gerekirse, o taraftara gitmediği için Mertesacker’den sahanın ortasında feci bir azar yiyen Mesut Özil.

Bunlar geçtiğimiz haftanın detayları enine boyuna incelenmiş iki büyük olayıydı. Buna bir de TT Arena’ya gidip 31 dakika izlenen futbolun bedelini, 1.5 saat karda yürüyerek ödemek eklenince insan sormadan edemiyor. Bir taraftarın taraftar sayılabilmesi için ne kadar cefa çekmesi farzdır?

İşte böyle… kar, kavga, sahaya giren adamlar, sahaya giren toplar derken futbolun hayal kırıklığı kardeşliğinde Alman oda arkadaşımız da belli oluverdi bu hafta:

1. FC Nürnberg, nam-ı diğer “der Club”.

Yazının Devamı

Giy dedi eşofmanı

10 Aralık 2013

15. HAFTA

Lucien Favre... Mönchengladbach'ın İsviçreli hocası. Gençlerle donattığı takımlarını, bir saat ustası edasıyla ince ince, detay detay kurgulamasıyla tanınan bir isim. Bugün çok iyi tanıdığımız birçok ünlü futbolcuyu yetiştirip büyük takımlara yollamış emekçi bir hoca.

56 yaşındaki İsviçreli için bu sezon pek iyi başlamadı. Özellikle şehir dışına yaptığı saatler zamanı bir türlü doğru göstermiyor; müşteriler Münih'ten (3-1), Leverkusen'den (4-2), Hoffenheim'dan (2-1), Berlin’den (1-0) saatlerini bir bir geri yolluyordu. Ama Lucien yılmadı. Gözlüğünü takıp, lambasını yaktı ve en iyi bildiği şeyi yapmaya devam etti. Çarkları tek tek elden geçirdi ve 11. haftada bir Hamburg deplasmanında yeniden çalıştırdı. Tik tak.. tik tak!... O günden itibaren 6 maçta 6 galibiyet... tik tak tik tak... içeride 8’de 8 galibiyet... tik tak tik tak... Son olarak Avrupa yolunda doğrudan rakip Schalke karışında bu haftaki galibiyet. Mönchengladbach artık İsviçre malı saat gibi çalışıyor. Ödülleri de 31 puanla yaralı Dortmund’u yakalamak oldu.

Jürgen Klopp... Alman futbolunun ikinci büyük Jürgen K’sı ve Borussia Dortmund'un sıra dışı hocası. Kömür ocakları (Ruhr) bölgesinde bir maden işletmecisi

Yazının Devamı

Giy dedi eşofmanı

10 Aralık 2013

15. HAFTA

Lucien Favre... Mönchengladbach'ın İsviçreli hocası. Gençlerle donattığı takımlarını, bir saat ustası edasıyla ince ince, detay detay kurgulamasıyla tanınan bir isim. Bugün çok iyi tanıdığımız birçok ünlü futbolcuyu yetiştirip büyük takımlara yollamış emekçi bir hoca.

56 yaşındaki İsviçreli için bu sezon pek iyi başlamadı. Özellikle şehir dışına yaptığı saatler zamanı bir türlü doğru göstermiyor; müşteriler Münih'ten (3-1), Leverkusen'den (4-2), Hoffenheim'dan (2-1), Berlin’den (1-0) saatlerini bir bir geri yolluyordu. Ama Lucien yılmadı. Gözlüğünü takıp, lambasını yaktı ve en iyi bildiği şeyi yapmaya devam etti. Çarkları tek tek elden geçirdi ve 11. haftada bir Hamburg deplasmanında yeniden çalıştırdı. Tik tak.. tik tak!... O günden itibaren 6 maçta 6 galibiyet... tik tak tik tak... içeride 8’de 8 galibiyet... tik tak tik tak... Son olarak Avrupa yolunda doğrudan rakip Schalke karışında bu haftaki galibiyet. Mönchengladbach artık İsviçre malı saat gibi çalışıyor. Ödülleri de 31 puanla yaralı Dortmund’u yakalamak oldu.

Jürgen Klopp... Alman futbolunun ikinci büyük Jürgen K’sı ve Borussia Dortmund'un sıra dışı hocası. Kömür ocakları (Ruhr) bölgesinde bir maden işletmecisi

Yazının Devamı

11 Metre

3 Aralık 2013

DrGeirJordet, Norveç Spor Bilim Akademisinde Psikoloji Profesörü. 2005-08 döneminde Hollanda milli takımlar psikolojik danışmanlığı da yapan bilim adamı, 2011'de penaltı vuruşlarıyla ilgili bir araştırma yayınladı. Aşağıdaki maddeler o araştırmanın en dikkat çeken kısımlarıdır:

1.Maç berabereyken kazanılan penaltının gol olma oranı %95 iken, beraberliği getirebilecek penaltının gol olma oranı %55'tir.

2.Defans oyuncularının başarılı penaltı atma oranı %68 iken, hücum oyuncularında bu rakam %80 civarındadır. (Lampard, Drogba, Robben, Terry, Hummels gibi çok üst seviye futbolculara bakıldığında ise hücum oyuncularının penaltı atma oranı %73 iken; defans oyuncularında bu oran %25' e kadar düşer.)

3.Hakem düdüğü çaldığı andan itibaren 1.2 saniye içinde topa vuran futbolcuların penaltıda başarı oranı %58 iken; 1.2 saniyeden fazla bekleyen futbolcularda bu oran %77'ye çıkmaktadır.(İngiltere’de düdük çaldığı andan itibaren bir futbolcu ortalama 0.28 saniyede topa vururken, Almanya'da bu süre 0.6 saniyeyi geçmektedir).

"Güzel istatistikler, ancak bunun Bundesliga'nın 14. haftasıyla ne ilgisi var?" diyenler için hemen devam edelim. Bu hafta yarım asırlık Bundesliga tarihinde

Yazının Devamı

Teşbih ve hatalar

26 Kasım 2013

13. HAFTA

Şimdi Türkiye için alternatif bir futbol tarihi hayal edin. Arda Turan Atletico Madrid’e gitmemiş, Fatih Terim de hala Galatasaray’ın başında olsun. Bu alternatif tarihte geçen sezon Fenerbahçe ve Galatasaray UEFA Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kalmışlar. O zamanlar kimse bilmiyor, ama finalde karşılaşacaklar. (Hayal etmesi dahi zor… Biliyorum, ama devam edelim)

Yarı finaller bitmeden bir süre önce Fenerbahçe Arda Turan'ın serbest kalma ücretini ödeyip futbolcuyla gelecek sezon için anlaştığını açıklıyor! Daha bu haberin yarattığı kaos durulmadan Arda yarı final serisinde bir şekilde sakatlanıyor ve finalde Fenerbahçe karşısına çık(a)mıyor. Fenerbahçe kupayı 2-1’lik skorla alıyor.

Ertesi sezon Arda artık Fenerbahçe forması giymekteyken, ligin ilk yarısı Fenerbahçe TT Arena'ya Galatasaray'ın 4 puan önünde namağlup ve lider olarak geliyor. Derbi öncesi Antalyaspor karşısında sakatlanan Semih sezonu, milli takımda sakatlanan Chedjou da ilk yarıyı kapatmış durumdalar. Dany ve Riera’nın sezon başında gönderildiği bu alternatif tarihte, Gökhan Zan'ın yanına stoper kalmadığı için Galatasaray geçen sezon futbolu bırakmış Ömer Erdoğan'ı evinden getirip iki hafta

Yazının Devamı

Derin Darbe

12 Kasım 2013

12. HAFTA

Geride bıraktığımız hafta sonu JürgenKlopp Fatih Terim'i arayıp Nuri Şahin'in milli takımdan affını istedi. İlk bakışta benzeri çok görülmüş, olası bir durum bu. Ancak, biraz daha detaylı bakıldığında ayrı ayrı hem Borussia Dortmund'un, hem de Türk milli takımının içinde bulundukları zor durumları çok güzel bir şekilde özetliyor bu görüşme.

Öncelikle milli takımımızın bu dönemdeki hedefsizliğini tekrar hatırlatıp, yine başka milli takımları tutacağımız buruk bir Dünya Kupası'nın bizi beklediğini zamansızca haber veriyor. Birçok takım için Dünya kupasına hazırlık, bazıları içinse play-off haftası bu hafta. Milli takımımız için ise, ilk defa çağırılanlar hariç, liglerinde yoğun bir dönem geçiren futbolcuların, kerhen görev alacağı bir angarya haftası.

Milli takımın roman olacak kadar uzun ve hüzün dolu dünya kupası elemeleri hikâyesini bir kenara bırakıp Almanya'a dönersek, bu görüşme Klopp'un genç kadrosunun ne kadar zor bir dönemden geçtiğinin en güncel kanıtı aynı zamanda. Geçtiğimiz hafta içi Şampiyonlar Ligi'nde alınan Arsenal mağlubiyeti, nam-ı diğer ölüm grubundan çıkışı riske soktu. Bu hayal kırıklığının ardından, bu hafta sonu lige yorgun dönüp,

Yazının Devamı

Neverkusen

5 Kasım 2013

11. HAFTA

2000’li yılların başında Almanya ve Avrupa futbolunda ciddi iz bırakan bir takım vardı: Michael Ballack, ze Roberto, Oliver Neuville (ve devamında Yıldıray Baştürk) gibi yıldızların oluşturduğu Bayer Leverkusen. 99-2000 sezonunda şampiyonluğu son haftaya kadar kovalayıp, dramatik bir finişle Bayern Münih’e veren bu efsanevi kadro; 2001-2002 sezonunu da, mücadele ettiği 3 kulvarda finalleri kaybederek bitirdi. O dönemden sonra, Uli Hoeness imzalı “Ne kadar final oynarsa oynasın, Bayer asla kupa kazanamaz.” sözü Bayer’le özdeşleşti ve “Never*kusen” (*İng: asla) takma adı böyle türedi.

Aslında bu haftaya kadar bu takma isim pek akla gelmiyordu; zira Bayer Leverkusen, Dortmund ve Bayern’le beraber ligi “zirve” ve “diğerleri” diye iki vagona bölmüş durumda ve halen öndeki vagonda yola devam ediyor.

Ancak, zirvedeki Leverkusen’in, deplasmanda Unterhaching’e yenilip Bayern Münih’i şampiyon yapan Nerverkusen yüzü bu hafta sonu tekrar hortladı. Ligin bu döneminde kaybedilen bir final veya kronik bir ikincilik söz konusu değil. Bahsettiğimiz, Leverkusen’i zirvenin diğer lokomotiflerinden ayıran; o ufak görünse de, büyük sonuçları imkansız kılan fark.

Bu farkın ne

Yazının Devamı