Futbolda sezona giriş maçları fazla önemli bulunmasa da, aslında oyunu alıcı gözlerle izleyenler adına dikkat çekici izler vardır, ilk 90 dakikalarda...
Mesela sezona, kendi kafasının içindeki futbol ve Fenerbahçe dolu düşünce fırtınalarıyla soyunan Daum, hemen birkaç idman sonrasında, Samandıra’ya patronaj hakimiyetini kurdu ve Sarı - Lacivertli oyunculara da kendi disiplinini kabul ettirdi. Aslında buydu işte Fenerbahçe’de geçmiş yıllarda eksik olan... Futbolcu milleti tepesindeki hocanın huyu - suyu neyse sezon boyu ona uyar ve yutturabilirse çaktırmadan götürür işini... Ama işte Daum gibi futbolun ve futbolcunun bütün hergeleliklerini bilen bir otorite gelir ve tezgahını kurarsa çalışma alanlarına, işte o zaman gereksiz kaytarmalar, idman içi laubaliliği, özel maçlardaki temposuzluk gibi bir takımı içten kemiren bütün kötü faktörler uçar gider ortalardan.
Fenerbahçe’nin bütün bu korkuları ve yıllardır izlemekten gına getirdiğimiz "alargacı anlayış"ın uçup gittiği, Mannheim ile oynanan idman 90 dakikasında açıkca ortaya çıkmıştır. Mesela herkesin kendi bölgesinde açık vermemek adına ortaya koyduğu dikkat ve özveri... Tek top yapıp, pas hatasını en aza indirebilmek gayreti... Rakibi oynatmamak adına girilen ikili - üçlü fizik mücadelelerindeki dayanıklılık ve azim... Bütün bu görüntüler Fenerbahçe adına birçok düşünce ve uygulama yeniliklerini anlatıyordu bizlere... Mannheim önündeki gayret, geçen yılın son 8 - 10 maçında ortaya çıkabilseydi, Fenerbahçe hiç UEFA’sız kalır, bilmem kaç tane puanı da şurada - buradaki yeşil çimenlere böylesine hoyratça harcar mıydı yahu? Haaa... Takım gereğinden fazla yan top yapıyor ve rakibe adeta "Geliyorum" ihbarı gönderiyor sanki... Ancak ilk maç için böylesine eksiklikler o kadar da normal ki...
Hooijdonk santrfor bölgesinde içlerimize su serpti. Geçmiş yılların yakışıksız ve insanı bıktıran zürafalarını gördükten sonra, 34’lük Hollandalı birden bire rahmetli Metin Oktay gibi geldi gözlerime... Göbekten gelen Tuncay ile top al - verleri gelecek adına sevindirici. Hooijdonk’un Semih ile uyumu da oldukça mükemmeldi. Birbirlerine top indirmek adına daha ilk maçta uyum sağlamaları yine ilk maçtaki Fenerbahçe’nin göze batan ayrı artısıydı...
Selçuk’u dikkatle izledim. Meziyetleri yüksek... Ancak henüz çok ağır ve top kaybı da fazla... Kemal de uzun süre oynadı. Top kesmede, pres boğuşmalarında hırslı ve inatçı. Topu oyuna sokmada özellikle de derin paslardaki isabet yüzdesi çok zayıf. Sanırım yerli yerine oturmuş bir Fenerbahçe on birinde yer bulması kolay olmayacak Kemal’in.
Kalede Volkan ile kalmak büyük risk Fenerbahçe için... Onun ve diğer oyuncuların gerçek klasını ölçebilmek adına zehir zemberek bir rakip önünde tartıya çıkarmak gerekir bu takımı... İlk maç sevimli bir "işaret fişeği" idi Sarı - Lacivertli forma için... Kanatlara gerekli transferler ve onların ideal on bir haline gelmesi tabii ki önümüzdeki haftalarda daha net şekilde ekrana gelecek... Ancak Fenerbahçe’nin işi sıkı tutup, ilk oyununda umut vermesi önümüzdeki koskaca sezon adına oldukça sevindiricidir bizce.
SPOR
FRANSIZ ÖPÜCÜĞÜ: 2-1
At yarışları
Avrupa Ligleri
Çıta çok yükseldi
2. LİG puan durumu
Fırtına öncesi
Aile boyu transfer
Lucescu’nun sabrı taştı!
ÇİFTETELLİ SONRA
YELKENLER FORA
SOLDA KRİZ VAR!
Rüştü ilk kez
SAYGINER: Stilimi yarattım
‘Babamı kurtarın’
Alpay’a vize çıktı
Flecha ikiledi
Moreno’ya yumurta
Alıştı bir kere!
Haber turu...
Bir Hooijdonk doları kaç dolar?
İşaret fişeği