Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları


İzmirli bir gurup var ki yıllardır “çayın taşıyla çayın kuşunu vurmaya” bayılırlar. Bu grubun geçmişte İzmir’de geliştirdikleri projelerin çoğu yukarıdaki deyime uyar.
Aynı kişiler yıllar önce Atilla Koç’un Turizm Bakanlığı döneminde Çeşme’de termal kür merkezi için arazi istediler. Uzun bir süre ısrarla bize arazi tahsis edin dediler.
Koç tüm çağrılara sessiz kaldı. Bir gün televizyonu ziyarete gelen Bakan Koç’a arsa konusunda “Çeşmelilere neden zorluk çıkarıyorsunuz” diye sorduğumda unutamadığım bir cevap aldım.
Koç “Çeşmelilerin, Türkiye’nin diğer bölgesinde yaşayan vatandaşlardan ne farkları var. Bastırsınlar parayı vereyim araziyi, bende bedavaya mal yok” diyerek neden Çeşmelileri muhatap almadığını çok çarpıcı bir dille anlatmıştı.
Bugünlerde gazetelere bakıyorum aynı gurup pes etmemiş, hala Çeşme’de arazi peşinde koşuyor. Bu yaşananlara baktıkça bir zamanlar İzmir’de kanaat önderi ve duayen olarak adlandırılanların vizyonuyla İzmir’in nerelere geldiğini veya gelmediğini çok daha iyi anlıyorum.

Haberin Devamı

Ali Bilkay’a hoşgeldiniz

İzmir’in yeni Emniyet Müdürü Ali Bilkay bir süre önce göreve başladı.
Bir İzmirli olarak kendisine hoş geldiniz diyorum.
Kendisinden önce görev yapan Tatış, Çapkın, Yılmaz’dan asayiş bakımından sorunsuz bir şehir aldığını çok rahat söyleyebilirim. Geçmişte görev yapan müdürlere bu konuda çok teşekkür ederim. Ama, trafik konusunda aynı başarıyı yakaladıklarını söyleyemem.
İzmir, trafik sıkışıklığı bakımından oldukça sıkıntılı bir kent. Yeni Müdür Ali Bilkay’ın bu konuya daha farklı yaklaşacağını; İzmirlilerin yakında trafik bakımından biraz daha rahat nefes alacağını umuyorum.
Kendisine yardımcı olmak adına şu andan kangren olmuş bazı bulvarların adını verebilirim. Buralarda değil park etmek bir dakika bile beklemenin yasak olması gerekirken kendini bilmez bazı sürücüler ikinci sıra araçlarını park ederek İzmir’in ana arterlerini geçilmez ve yaşanmaz hale getiriyorlar.
Örnek vermek gerekirse, Şehit Nevres Bulvarı (Swiss Otel hizası adeta geçilmez kale oluyor), Vasıf Çınar Bulvarı (tam bir ızdırap), Şair Eşref Bulvarı, Talatpaşa Bulvarı (Özellikle Sevinç’in önünde müşteri bekleyen taksiler tam bir Çin Seddi oluşturuyorlar) Cumhuriyet Bulvarı.
Gazi Bulvarı ve Fevzi Paşa’daki rezaleti yazmak bile istemiyorum. Bunlar genellikle benim güzergahım üstendeki sıkıntılı yollar. İnanıyorum ki İzmir’in birçok noktasında bu çile fazlasıyla yaşanıyor.

Haberin Devamı

Liyakat kadınları

Çok güzel sloganları var. “Eşit ve mutlu bir toplum için kadın emeğinin taktir edilmesi şart” buna kimsenin ekleyecek bir kelimesi olduğunu düşünmüyorum. Bugüne kadar da çok güzel sosyal sorumluluk projeleri geliştirdiler. Tüm üyelerini kutluyorum.
Liyakat Kadınları’nın son projesi “Emek Pişti Haydi Sofraya” İzmir’den 36 gönüllü tanınmış erkek önlükler giyerek ellerinde tabaklarla poz vermişler. Ne yalan söyleyeyim önlük hepsine çok yakışmış.
Burada Liyakat Kadınları nasıl bir mesaj vermek istediklerini şöyle bir düşündüm.
“Biz erkekler olmadan bir şey başaramaz mıyız” mı demek istiyorlar yoksa “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” sözünü “Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır” şeklinde mi değiştirmek istiyorlar?
Son merakım da Liyakat Kadınları’nın bundan sonraki çalışmalarında gönüllü erkekleri nasıl giydirecekleri? Mesela Yılbaşı projeleri var mı?
Kırmızı hepsine çok yakışır da...

Haberin Devamı

Başkan Kocaoğlu “İş başa düştü”

Geçen gün Aziz Kocaoğlu’na kahve içmeye gittim. Ve Başkanı dosyalara gömülmüş imza atmaktan parmakları uyuşmuş halde gördüm.
Başkan’a “Kolay gelsin” dediğimde “Ne yapalım belediyede imza atacak bürokrat kalmadı, tüm dosyaları bana getirin ben imzalayacağım dedim. İzmirliye hizmetimizde kusurumuz olmamalı. Ne yapayım gerekirse 18-20 saat tek başıma da olsa çalışacağım ama pes etmeyeceğim”, dedi.
İzin isteyerek yukarıdaki fotoğrafı cep telefonumla çektim.