Erol Yaraş

Erol Yaraş

ege@mil­li­yet.com.tr

Tüm Yazıları

Yazmazsam ben rahat etmeyeceğim. Yazınca da bazı “ak saçlılar” ve “yön verenler” rahatsız oluyor. Ben huzursuz olacağıma onlar biraz daha düşünerek konuşmayı öğrensinler diyerek konuya daldım.
Habertürk’ten Nihat Delibaş, şehir içinde kalan askeriyeye ait araziler ile ilgili bir haber yaptı. Bu arazilerin Şehircilik Bakanlığına geçecek olmasıyla birlikte yeni oluşacak planlamaları İzmir’in bazı kanat önderleri ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerine sormuş genellikle kent önderlerimiz bu arazilerin Şehircilik Bakanlığına geçmesine olumlu bakmışlar.
Benim derdim askerin şehir içinde kalıp kalmaması değil, Şehircilik Bakanlığı’nın, TOKİ kanalıyla İzmir’in yeşil kalmış bu değerli alanlarını beton yığınına çevirip çevirmeyecek olması.
Delibaş’ın konuştuğu başkanlar arasında en doğru yanıtı TMMOB’dan Ferdan Çiftçi vermiş ve “TOKİ mantığı ile planlamaya hayır” demiş. Onun dışında Ekrem Demirtaş, Ender Yorgancılar, Hüseyin Porsuk, Bülent Akgerman, Cengiz Yavaş, Bakan Bayraktar’ın bu çalışmasına olumlu bakarlarken, Işınsu Kestelli, “Boşalacak alanların kentin kültür ve toplam yaşam kalitesini arttırıcı nitelikte olmasını” istemiş.
Yani anlayacağınız kent önderlerimiz, “buraları İzmir’in elde kalmış tek yeşil alanlarıdır, buralara dokunmayın. Askeriyeyi taşıyacaksanız taşıyın ama bu yerleri olduğu gibi yeşil koruyun” diyerek ayağa kalkacaklarına, betonlaşmaya yeşil ışık yakmakta sakınca görmemişler.
Diyebilirler ki “İzmir’de Kentsel Dönüşümü nasıl yapacağız?”
Gitsinler Karşıyaka Belediye Başkanı’ndan öğrensinler. Cevat Durak Karşıyaka’nın yarısını, kimseyi yerinden yurdundan etmeden yaşadıkları yerde sağlıklı binalarda oturmalarını sağlayacak projeleri oluştururken, aynı alanlarda yeşil miktarını artırıcı planları çok güzel yapmış. Durak’ı dinleyip yeşil yok edilmeden nasıl kent dönüştürülür anlasınlar.
Biz böyle kent önderlerine sahip oldukça;
Yakında buralardan askerler gönderilir.
Şehircilik Bakanlığı buralara sahip olur.
TOKİ de buralarda rezidanslar yapar.
İzmir tam bir beton yığını olur.
Siz sağ biz selamet.

Haberin Devamı

Gediz Üniversitesi’ni izlemeye devam edin

Haberin Devamı

Yaz sonunda Mütevelli Heyeti Başkanı Abdullah Kavuk ile Gediz Üniversitesi’ni gezince çok etkilenmiştim. O günlerde daha binaların bazı boş bölümlerinde son tadilatlar yapılıyordu. Önceki gün “Yeteneğe Destek” projesinin başlatılması ile ilgili törene katılmak için yeniden oradaydım. Cıvıl cıvıl gençleri ve o güzel ortamı görünce, ben Osman Gencer, Hamdi Türkmen “burada yeniden öğrenci olmak varmış” demekten kendimizi alamadık. TTNET ile gerçekleştirdikleri proje konusunda açıklama yapan Gediz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyfullah Çevik “yaratıcılığa ve yeteneklere fırsat veren, yeni buluşlara öncülük eden uluslararası standartlarda bir bilim kurumu kurduk” diyerek geleceğe yönelik hedeflerini çok güzel özetliyordu.Onun için Gediz Üniversitesi’ni izlemeye devam edin diyorum.

Ak saçlı guruya son yazı

Hürriyet Gazetesi’nde yazan ak saçlı guru iltifat etmek istemiş olacak ki bana kara saçlı demiş. Guruya şunu söylemeliyim benim saçlarım onunkinden daha beyaz ama tek fark benim saçlarım gazetecilik yaparken stresten beyaz oldu.
En üzüldüğüm konu da yazısında “Bankamatik Gazeteci” olduğunu kabul etmesi.
Ben bu lafı neden üzerine alındığına bir anlam veremedim. Halbuki ben onu kastetmemiştim. O benim gözümde sabah akşam mesleği için çalışan, bir yazısıyla İzmir’de gündem oluşturan gazetecidir. 30 yıldır hayranları adını dağlara taşlara yazmaktan yoruldular. Ona bankamatik diyen halt eder!
Yalnız, gurunun adına çok üzüldüm. Benim yazıdan sonra en büyük nankörlerin gazeteci arkadaşların olduğunu gördüm. Beni arayıp “ellerine sağlık” dediler.
Ben başarının bu kadar kıskanıldığına şahit olmamıştım. Ancak en üzüldüğüm mesajlarda senin çatından geldi. Hak ettiğini söyleyenlere beni yanlış anladıklarını anlatmaktan yoruldum. Hele ortak bir dostumuzun anlattığı “Haber Müdürlüğü” görevindeki başarılarını kıskanmadım dersem yalan olur. Yalnız son yazındaki bir cümlene katılmıyorum sen benimle “meslek etiğini ve saygıyı” tartışmak istemişsin. Ben seninle bu kavramları tartışamam. Geldiğimiz noktada eşit değiliz, bu konu da biraz daha ders çalışman lazım.
Biliyorsun güreşçiler, boksörler bile eşit kilolarda maç yaparlar.
Başlıkta yazmıştım bu sana son yazım. Ben kervanı yürütmeye devam ediyorum.