Dünya nüfusu 2011 yılında 6 milyar 930 milyon kişi oldu. İnternet kullananların sayısı ise 2 milyar 100 milyon kişiye ulaştı.
Demek ki:
İnsanlığın üçte biri internet kullanıyor.
Haliyle bu oran Türkiye’de çok daha fazla.
O kadar ki:
2010 yılının Nisan ayında Türkiye genelinde hanelerin yüzde 41,6 internet erişim imkânına sahipken, bu oran 2011 yılının Nisan ayında yüzde 42,9’ye yükseldi.
İşyerlerinden, internet kafelerden ve başka yollardan internet kullananlar da hesaba katıldığında, aktif nüfusun belki yüzde 70, belki yüzde 80’nin internet kullandığını varsaymak, sanırım mümkün.
* * *
2011 yılında her yaş grubunun internet kullanımında artış trendi gözlendi.
Ama ilginçtir ve elbet önemlidir, en büyük artış, yüzde 12 ile 45 yaş üzerinde.
Yine önemli bir bilgi:
İnsanların yüzde 89,5’i interneti düzenli kullanıyor.
* * *
İnternet para pul işlerinde de hayatımızın ayrılmaz parçası artık.
Örnekse...
Bankacılık sistemine kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış bireysel müşteri sayısı 18,1 milyon, kurumsal müşteri sayısı 1,9 milyon olmuş.
2011’de aktif müşteri sayısı 8,6 milyon kişiye ulaşmış. Son 5 yılda internet bankacılığını kullanan kişi sayısı da yüzde 100 oranında artmış.
Ve nihayet internet kullanan bireylerin internet üzerinden kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı yüzde 18,6’ya ulaşmış.
Bir önceki yıl bu oran yüzde 15’ti.
* * *
Bütün bunları sadece “bilginiz olsun” diye yazmadım.
Çünkü yazımın hedefinde “Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği” var öncelikle.
Birlik Başkanı Ali Nedim Güreli, “Zeytinyağında iç piyasada 3-4 firmanın oligopolü olduğunu savunarak, zincir marketlerin kendilerinden raf parası almaması halinde mevcut fiyatların yarısının altında zeytinyağı satmaya talip olduklarını açıkladı” ya geçenlerde.
Ben de diyorum ki kendilerine:
Marketlerden insaf beklemeyin boş yere. Birlik olarak ciddi bir internet sitesi kurun. Yaratacağınız markaları koyun sanal raflarınıza.
Zeytinyağının en âlâsını ve en ucuzunu oradan alalım.
Böylece hem siz kazanın, hem biz kazanalım.
Tek karelik davet
Afet... Felaket!
Deprem, sel, heyelan, çığ...
Yetmedi.
Bir de “hortum” çıktı şimdi.
Hepsine hazır ve hazırlıklı olmak gerekli.
Aksi halde afet...
Felâket!
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Prof. Dr. İpek Gürkaynak ve Alp Boydak’ın; 4’üncü sınıf öğrencilerinin anlayabileceği düzeyde, Kızılay için hazırladığı “Güvenli yaşamı öğreniyorum” adlı bir kitap var.
Öneriyor ve ısrarla talep ediyorum:
Ulusal düzeyde bir kampanya ile bu kitabın mutlaka her eve ulaşması ve de uygun bir yöntemle insanların orada yazanları anlayıp, uyguladıklarının denetlenmesi şart.
Aksi halde her afet...
Yeni bir felâket!
Bu arada pazartesi günü İzmir Afet Derneği, yanda afişini gördüğünüz bir panel düzenliyor.
Vakti olanların izlemesinde yarar var.