Abdüllatif Şener, yeni bir siyasi oluşumun lider adayı mı? TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’yla birlikte yeni bir hareketin içinde mi? AKP kapatılır ve Başbakan Erdoğan yasaklanırsa Şener, partinin başına geçebilir mi?
Bu sorular son günlerde gündemde. TOBB’un eksen oluşturacağı yeni bir siyasi hareketin AKP’nin alternatifi olarak yola çıkmaya hazırlandığı öne sürülüyor.
Abdüllatif Şener’le dün bu konuları konuştum.
‘Bağlantım yok’
Önce TOBB’la bir çıkış yapmaya hazırlandığı haberlerini sordum:
- Rifat Hisarcıklıoğlu’yla birlikte yeni bir oluşumun içinde olduğunuz haberlerine ne diyorsunuz?
CHP’ye iki eleştiri yöneltiliyor: 1- Parti kapatma davalarına karşı çıkmıyor,
2- Kürt sorununda açılım yapmıyor.
Eleştiriler, CHP’nin sosyal demokrat bir parti gibi davranmadığı tezine dayanıyor. Sosyal demokrat bir parti iddiasında olmasına karşın, her iki konuda da “demokratik yaklaşım” sergilemediğinden şikâyet ediliyor.
Demokrasi dışı müdahalelerden medet ummakla, Güneydoğu ile siyasi bağ kuramamakla suçlanıyor.
Laiklik ve dincilik
CHP, laiklik karşıtı siyasi faaliyetleri meşrulaştıracak bir tutum içine girebilir mi? Böyle bir tutumu sosyal demokrasiyle açıklayabilir mi?
CHP’ye yöneltilen bu eleştiri, demokrasi üzerinden CHP’yi köşeye sıkıştırmaya yöneliktir. Sosyal demokrat bir parti olmak, laiklik ilkesinin rehin alınmasına seyirci kalmayı gerektirmez. Demokrasiyi çoğunluk hâkimiyeti gibi algılayıp, “Çoğunluk arkamda, laikliği istediğim gibi anlar, uygularım” diyen iktidara karşı, CHP laiklik ilkesini tüm gücüyle savunmak zorundadır.
AKP hakkında açılan kapatma davası konusunda CHP lideri Deniz Baykal’ın kafası net... Baykal, işlemeye başlayan Anayasa Mahkemesi sürecine hiçbir şekilde müdahale edilmemesi gerektiğini savunuyor.
“Anayasa Mahkemesi sürecine siyasetin müdahale etmemesi gerekir, demem bile Yüksek Mahkeme’ye saygısızlık olur” diyerek, bu konuda AKP’den gelecek anayasa değişikliği tekliflerine kapalı olduklarının altını çiziyor.
CHP lideri, davanın konusunun laiklik olduğunun unutulmaması gerektiğini vurguluyor. Bu nedenle de AKP’nın kapatılma davasını etkileyecek, kapatılma koşullarını yeniden düzenleyecek anayasa değişikliği önerilerine CHP’nin destek vermesinin söz konusu olamayacağı mesajını veriyor. Bu tür girişimleri, laiklik ilkesi karşısında AKP’nin korunması veya davanın boşa çıkarılması yoluyla yargıya siyasi müdahale sayacağının anlaşılmasını istiyor.
‘Romantik bir talep’
Sivil toplum kuruluşlarının Başbakan Erdoğan’la bir araya gelmesi yönünde yaptığı talebi “romantik bir talep” olarak niteleyen CHP lideri, bu
AKP hakkında kapatılma davası açılmasından sonra sivil toplum örgütlerinin gündeme getirdiği, “Erdoğan-Baykal bir araya gelsin, kriz aşılsın” önerisi bir çıkış yolu olabilir mi?
CHP lideri Deniz Baykal’a dün bu soruyu yönelttiğimde, “Bu öneride hem teşhis hem mantık hatası var” karşılığını verdi.
Teşhis hatası
“Teşhis hatasını” sorduğumda ise yanıtı şu oldu:
“Sorun, Erdoğan-Baykal ilişkisinden kaynaklanmadı ki! Baykal-Erdoğan sürtüşmesinden çıkmadı ki! Sorun benim, Başbakan’la ilişkimden kaynaklanmıyor. Sorun, Erdoğan’ın Anayasa ile ilişkisinden kaynaklanıyor. AKP hakkındaki kapatma davası, Erdoğan’la benim görüşmem veya görüşmemem nedeniyle açılmış değil. Önce teşhisi doğru koymak gerekir. Dava açılmasının nedenini Başsavcı iddianamesinde ortaya koyuyor. Sorunun kaynağı Başbakan’ın ve partisinin Anayasa ile kan uyuşmazlığı içinde olmasıdır. Laiklikle uyuşmazlık içinde olmasıdır. Yoksa benimle bir araya gelmemesi değil.”
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP’nin kapatılması istemini içeren başvurusunu kabul etti. Dava başlamış oldu.
Bu davaya karşı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP’nin nasıl bir karşılık vereceği merak ediliyor.
AKP’den gelen işaretler, iktidarın bir anayasa değişikliği yaparak, davayı sonuçsuz bırakma hazırlığı içinde olduğunu gösteriyor. Böyle bir düzenlemenin yürümekte olan dava açısından sonuca etkisi Anayasa Mahkemesi’nin yorumuna bağlı olacaktır.
Suç ve ceza
Bazı AKP sözcüleri, bir mahkeme kararına dayanmadan, parti yönetici ve üyelerinin faaliyetlerinin odak hali oluşturduğuna hükmedilemeyeceğini savunuyorlar. Ortada “Suç yok ki, ceza da olsun” savunmasını yapıyorlar.
Parti kapatma davalarında Siyasi Partiler Yasası’nın 103. maddesinin 2. fıkrası “hüküm giyme” koşulu arıyordu. Bu da Türk Ceza Yasası’nın 141, 142 ve 163. maddelerinden hüküm giyme haliydi. Ancak, Anayasa Mahkemesi, Refah Partisi’nin kapatılması davası sırasında, bu hükmü
Anayasa Mahkemesi, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davayı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dışında oybirliğiyle, Abdullah Gül’le ilgili bölümü de oyçokluğuyla kabul etti.
Bu karar ne anlama geliyor?
Esastan görüşülecek
Bu kararın anlamı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP’nin kapatılması istemiyle açtığı davanın esastan görüşüleceğidir.
Anayasa Mahkemesi, kendi prosedürü içinde davayı yürütecek. AKP’nin savunmasını alacak, Başsavcı’nın iddialarını tek tek karara bağlayacak.
Davanın esastan görülme süreci, dünkü kararla başlamış oldu.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 7 büyük sivil toplum kuruluşu adına yaptığı uzlaşma çağrısını “Herkes bir adım geri atsın” diye özetledi. “Geri adım”dan neyi amaçladığı sorulunca da “ortak akılla hareket” etmeyi kastettiğini söyledi.
Toplumun önemli bir kesimini temsil eden sivil toplum örgütlerinin bu önerisi bir iyi niyet girişimi ve katılımcı demokrasi örneği olarak ilgi uyandırdı. Ancak, ok yaydan çıktıktan sonraya denk geldiği için sonuç alması biraz zor görünüyor.
Hisarcıklıoğlu’nun “geri adım” önerisi, AKP’nin kapatılma davası, AKP yönetiminin referandumu da göze alarak bir anayasa değişikliği ile davayı boşa çıkarma hazırlığı, CHP’nin türbanı serbest bırakmayı amaçlayan anayasa değişikliklerinin iptal başvurusu gibi gerginlik kaynağı olarak görülen gelişmeler.
Hisarcıklıoğlu, bu konularda somut bir uzlaşma önerisi getirmiyor. 7 sivil toplum örgütü adına okuduğu yazılı açıklamada, siyasi partilerin kapatılmasına ve kişilerin yasaklanmasına
CHP lideri Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le yaptıkları görüşmelerde iç politikaya girmediklerini açıklamalarına rağmen, Köşk’ten, Cumhurbaşkanı’nın, “İç gerginliklerden uzak durulmalı ve kaosa meydan verilmemeli” diyerek “uzlaşma” yönünde çağrı yaptığı haberlerinin gelmesi çelişki yarattı.
CHP lideri Deniz Baykal’la dün yaptığımız görüşmede bu konuyu sordum. Baykal, Gül’le iç politika konuşmadıklarını tekrarlayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
‘İnisiyatif üstlenmiş değil’
“Sayın Gül’le dış politika ve güvenlik ağırlıklı bir konuşma yaptık. Cumhurbaşkanı iç polikaya girmedi. Terörle mücadele ve Kuzey Irak konusu konuşulurken, terörle mücadelenin zayıflatılmaması bağlamında, genel bir temennide bulundu. Ben Sayın Gül’ün son çağrılar bağlamında inisiyatif üstlendiği yönünde bir izlenim almadım. AKP’nin kapatılma davası, uzlaşma çağrıları, DTP’nin kapatılma davası, Ergenekon