Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün muhalefet liderleriyle yapacağı görüşmenin dış politika ve güvenlikle ilgili olacağı açıklanmıştı, ama uzlaşma çağrısı konusunda gözler yine de Çankaya’daydı.
Acaba Cumhurbaşkanı Gül, sivil toplum kuruluşlarının uzlaşma çağrısıyla ilgili olarak devreye girecek miydi? CHP lideri Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye bu konuda öneride bulunacak mıydı?
Bu merak akşama kadar sürdü.
O arada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Bulgaristan’da gazetecilerin sorularını yanıtlarken sivil toplum kuruluşlarının “Herkes bir adım geri atsın” çağrısıyla kendisinden nasıl bir geri adım beklendiğini anlamadığını belirtti ve gerilimin düşürülmesi konusunda Cumhurbaşkanı Gül’ün devreye girmesine sıcak yaklaşan bir mesaj gönderdi.
Gül’ün çağrısı
CHP lideri Baykal ve MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanı Gül’ün iç politika konularına girmediğini belirttiler.
Ancak Gül, Baykal’la terör ve terörle mücadeleyi konuşurken son
Odalar Birliği öncülüğünde 7 sivil toplum örgütü, dün uzlaşma çağrısı yaptı. Türkiye’nin kaplaşmaya gittiğine işaret eden Odalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sağduyu istedi.
TÜSİAD’ın daha önce birkaç kez yaptığı uzlaşma çağrısına, geniş kitleleri temsil eden örgütler de katılmış oldu.
TÜSİAD ve Odalar Birliği öncülüğündeki bu çağrıya “silahsız kuvvetler”in harekete geçmesi diyebiliriz.
Bu girişimin siyasi amacı nedir:
Tıkanmış siyasete demokrasi içinde çözüm aramak. Toplumdaki giderek hissedilen kamplaşmayı önlemek.
Konuşulan formül
Ankara kulislerinde “uzlaşma formülü” olarak dillendirilen, AKP ile CHP’nin bir araya gelerek, ortak bir çalışma yapmaları.
Siyasette tansiyon yüksek. Tartışmalar yürümekte olan 3 önemli dava etrafında yapılıyor.
1- AKP’nin kapatılması davası,
2- Henüz mahkeme aşamasına gelmemiş Ergenekon soruşturması,
3- DTP’nin kapatılması davası,
Bu 3 davaya, 3 ayrı Türkiye yansıyor.
3 dava, Türkiye Cumhuriyeti’nin 3 temel niteliğiyle ilgili:
1- Laiklik ilkesi,
ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney, geniş bir Ortadoğu turu attıktan sonra Ankara’ya geldi. Cheney, Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt’la görüştü.
Cheney, Org. Büyükanıt’la görüşme isteğini özellikle iletmişti. Cheney-Büyükanıt görüşmesi, askeri konuların kısa Ankara ziyaretinde taşıdığı önemi gösteriyor. Ayrıca, askerle bire bir görüşme talebi dikkat çekici.
Afganistan’a asker
Cheney’nin Ankara ziyaretinde Afganistan, Irak, İran ve PKK konularının gündeme geldiğini tahmin etmek zor değil.
ABD bir süredir NATO üzerinden Afganistan’daki asker sayısının artırılmasını istiyor. Bu konuda Ankara’nın tutumu şubat ayından bu yana değişmedi.
ABD Savunma Bakanı Robert Gates’in, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e gönderdiği mektup da aynı talebi içeriyordu. Gönül, bu mektubu olumsuz yanıtladı. Gönül’ün “Afganistan’a daha fazla asker gönderemeyiz” yanıtının gerekçesi de dikkat çekiciydi.
Son dönemde yapılan temel yanlışlardan biri, insanları peşin bir hükümle ikiye ayırmak:
- Ya benden yanasın ya da düşmanımdan yana.
Tıpkı, ABD Başkanı Bush’un Irak’ı işgal ederken söylediği gibi...
İnsanları böyle kategorize etmek yanlış.
Ancak bu yanlış, son dönemde tartıştığımız konuları eksen alarak sık sık yapılıyor.
Yüzde 47 ve yüzde 53
Örneğin, AKP’ye karşı açılan kapatma davası:
Ergenekon soruşturması çerçevesinde dün 12 kişi daha gözaltına alındı. Aralarında İlhan Selçuk, Doğu Perinçek, Kemal Alemdaroğlu gibi kamuoyunun yakından bildiği isimler de vardı.
AKP’ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, ağır suçlamalara, hakarete varan ölçüde eleştirilere maruz kalmıştı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, kapatma davası ile Ergenekon soruşturması arasında bağlantı imasında bulunup, “Türkiye’nin ilerlemesini istemeyenler devletin çok önemli yerlerine sızmış” demişti.
Ağır suçlamalar, eleştiriler ve imalar karşısında, Başsavcı Yalçınkaya’nın anayasal yetkisini kullandığını, görevini yaptığını, nihayet bir iddianame hazırladığını ve sağduyu içinde yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini belirtmiştik.
Bağımsız yargı için söylenmesi gerekenler bunlardır. Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz de yetkisini kullanıyor. Savcı Öz, uzunca bir süredir Ergenekon soruşturmasını
Eski YÖK Başkanı ve anayasa hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Anayasa’nın 138. maddesinin 3. fıkrası karşısında, görülmekte olan davayla ilgili Anayasa ve yasalarda yeni düzenleme yapılamayacağı görüşünde.
Söz konusu hüküm şöyle:
“Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisi’nde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz. Görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.”
Prof. Teziç, bu fıkradaki, “görüşme yapılamaz” hükmünü, “görülmekte olan bir davayla ilgili yasal düzenleme yapılamaz” biçiminde yorumluyor.
İtiraza yanıt
Teziç Hoca, bu yorumu yapınca şu itirazda bulundum:
- “Soru sorulamaz, görüşme yapılamaz” hükmünün amacı, “Sözlü soru sorulamaz, soru önergesi verilemez, genel görüşme yapılamaz” anlamında değil midir? Görüşme yapılamaz demek yasa da yapılamaz anlamına nasıl gelir?
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın kapatılması istemiyle dava açması karşısında AKP, davayı düşürmenin yollarını arıyor.
AKP kurmayları yeni anayasa değişiklikleri yaparak davadan kurtulmayı düşünüyorlar. Kulislere yansıyan bilgilere göre, çeşitli seçenekler üzerinde duruluyor. Yargıtay Başsavcısı’nın dava açma yetkisinin bir kurula verilmesi, kapatma davası açmak için TBMM’den izin alınması, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısının artırılması, odak olma koşullarının değiştirilmesi, partinin kapatılması yerine kişilerin cezalandırılması gibi seçenekler tartışılıyor.
Davaya karşı Anayasa
AKP, karşılaştığı sorunları Anayasa’yı değiştirerek açmayı bir yöntem olarak benimsemiş görünüyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra türban konusunda da da aynı yöntemi uyguladı. Şimdi de kapatma davası karşısında TBMM’deki çoğunluğuna dayanarak Anayasa’yı değiştirip davayı aşmak için formül arayışında.
AKP’nin izlediği bu yöntem, sağlıklı bir yol değil. Hele bir dava