Ecevit'ten Bahçeli ve Yılmaz'a çağrı

2 Şubat 2002

Başbakan Yardımcısı ve MHP lideri Devlet Bahçeli ile Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Mesut Yılmaz arasında bu konuda oluşan gerginliği aşmaya çalışan Başbakan Ecevit, değişikliğin bir ay ertelenmesi kararının da yanlış olduğunu vurguluyor.Ecevit, dünkü g"rüşmemizde, pazartesi günü Bahçeli ve Yılmaz'a bu konuyu açacağını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı: "Ben Bulgaristan'dayken bu konunun bir ay ertelendiğini belirttiler. Bence bu karar yanlış. Çünkü konu ne kadar gündemde kalırsa o kadar tartışmaya ve gerginliğe neden oluyor. Bence bir an "nce g"rüşüp sonuçlandırmak lazım. Pazartesi konuyu açıp bekletilmemesini rica edeceğim." Ecevit, bu sorunun koalisyon ortakları arasında bir uzlaşmaya kavuşturulacağından da umutlu konuşuyor. "Aslında" diyor, "çok büyük değişiklikler yapılmadı. Tartışma da `olasılık' s"zcüğü etrafında yapılıyor. `Tehlike' s"zcüğünü "nerenler var. Bir ç"züm bulunur." Başbakan'dan edindiğimiz izlenim, 312. maddede tartışma yaratan, "kamu düzenini bozma olasılığı" ifadesi yerine, "mevcut ve açık tehlike" ifadesi "nerisine sıcak baktığı y"nünde.Ecevit, Bahçeli ile Yılmaz arasında süren tartışmanın sonlandırılmasını ve konunun bir an "nce Meclis'te sonuca

Yazının Devamı

Ecevit'ten Bahçeli ve Yılmaz'a çağrı

2 Şubat 2002


<#comment>Türk Ceza Yasası'nın 159 ve 312. maddelerinde yapılacak değişikliğin sürüncemede kalması Başbakan Ecevit'i rahatsız ediyor.
Başbakan Yardımcısı ve MHP lideri Devlet Bahçeli ile Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Mesut Yılmaz arasında bu konuda oluşan gerginliği aşmaya çalışan Başbakan Ecevit, değişikliğin bir ay ertelenmesi kararının da yanlış olduğunu vurguluyor.
Ecevit, dünkü görüşmemizde, pazartesi günü Bahçeli ve Yılmaz'a bu konuyu açacağını belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ben Bulgaristan'dayken bu konunun bir ay ertelendiğini belirttiler. Bence bu karar yanlış. Çünkü konu ne kadar gündemde kalırsa o kadar tartışmaya ve gerginliğe neden oluyor. Bence bir an önce görüşüp sonuçlandırmak lazım. Pazartesi konuyu açıp bekletilmemesini rica edeceğim."Ecevit, bu sorunun koalisyon ortakları arasında bir uzlaşmaya kavuşturulacağından da umutlu konuşuyor.
"Aslında" diyor, "çok büyük değişiklikler yapılmadı. Tartışma da 'olasılık' sözcüğü etrafında yapılıyor. 'Tehlike' sözcüğünü önerenler var. Bir çözüm bulunur."Başbakan'dan edindiğimiz izlenim, 312. maddede tartışma yaratan, "kamu düzenini bozma olasılığı" ifadesi yerine, "mevcut ve

Yazının Devamı

Durmuş'un mektubu

1 Şubat 2002

Bakan Durmuş'un basından verdiği iki "rnek, projenin "nemini ortaya koymaya yetiyor.Ş"yle diyor Sağlık Bakanı: "Haberlerin ilki Şanlı Urfa'da doğan ve ikisi sadece birkaç saat yaşayabilen üçüz bebeklerle ilgiliydi. Yoksulluk ve çaresizliğin soğuk bir evde kendi kendine mahkum ettiği zavallı anne, bebeklerinin kaybı için `kader' diyordu. 65 yaşında 9 çocuk babası olan eşi ise parasızlıktan eve odun k"mür bile alamadığını ve eşini hastaneye g"türme imkanı olmadığını s"ylüyordu.Diğer haber, kara kışın 14 yaşında bir anne adayının doğum için hastaneye yetiştirilemeyip yollarda "lmesine sebep olduğunu duyuruyordu. Yollar yine kapalıydı ve bir sağlık kuruluşuna ulaşma şansı olmadan gencecik bir hayat s"nüp gitmişti." Bakan Durmuş, iki hüzünlü ve etkileyici haberden alıntı yaptıktan sonra, aynı haberler içinde duran ama "ne çıkmamış iki habere de kendisi işaret ediyor.Birinci haber için "anne adayı" yerine, "14 yaşındaki çocuk, bebek doğurmak için hastaneye yetişemediğinden "ldü" vurgusunu yapıyor. "14 yaşında çocuk anne" tanımına ekliyor: "Erken yaştaki doğumların "ldürücü olduğu gerçeğini bir kez daha yaşayarak ("lerek) anladık..." İkisi "len üçüzler haberinde ise Bakan'ın

Yazının Devamı

Durmuş'un mektubu

1 Şubat 2002


<#comment>Sağlık Bakanı Osman Durmuş "Ana ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi"ni tanıtan mektubunda, Türkiye'nin acı veren gerçeklerine değinmiş...
Bakan Durmuş'un basından verdiği iki örnek, projenin önemini ortaya koymaya yetiyor.
Şöyle diyor Sağlık Bakanı:
"Haberlerin ilki Şanlı Urfa'da doğan ve ikisi sadece birkaç saat yaşayabilen üçüz bebeklerle ilgiliydi. Yoksulluk ve çaresizliğin soğuk bir evde kendi kendine mahkum ettiği zavallı anne, bebeklerinin kaybı için 'kader' diyordu. 65 yaşında 9 çocuk babası olan eşi ise parasızlıktan eve odun kömür bile alamadığını ve eşini hastaneye götürme imkanı olmadığını söylüyordu.Diğer haber, kara kışın 14 yaşında bir anne adayının doğum için hastaneye yetiştirilemeyip yollarda ölmesine sebep olduğunu duyuruyordu. Yollar yine kapalıydı ve bir sağlık kuruluşuna ulaşma şansı olmadan gencecik bir hayat sönüp gitmişti."Bakan Durmuş, iki hüzünlü ve etkileyici haberden alıntı yaptıktan sonra, aynı haberler içinde duran ama öne çıkmamış iki habere de kendisi işaret ediyor.
Birinci haber için "anne adayı" yerine, "14 yaşındaki çocuk, bebek doğurmak için hastaneye yetişemediğinden öldü" vurgusunu yapıyor. "14

Yazının Devamı

™zkan'dan Kayseri dersi

31 Ocak 2002

"Sayın Taylor" diyor, "Ben hem Kayseriliyim, hem de iş dünyasından geliyorum. Türk ekonomisini iyi bilirim." ™zkan'ın, bu şakasını daha "nce birkaç kez duymuş olan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Pearson, gülerek Taylor'a, "™vünmek gibi olmasın ama ben Kayseriliyim" demenin Türkiye'de ne anlama geldiğini açıklıyor.Taylor, espriyi anlayınca üçü de gülmeye başlıyorlar.™zkan - Taylor g"rüşmesi b"yle sıcak bir atmosferde başlıyor.Taylor'ın, İstanbul'da iş dünyasıyla yaptığı temaslardan olumlu izlenimlerle ayrıldığını belirtmesinden sonra Başbakan Yardımcısı ™zkan da şu değerlendirmeyi yapıyor: "Ekonomide daha "nce bazı hatalar yapıldı. Bir miktar sıcak para kaçışı oldu. Arkasından 11 Eylül şokunun olumsuz etkileri geldi. Ancak her şeye rağmen Türkiye durumunu çabuk toparladı. Bu arada k"klü reformlar yapıldı. Şimdi Bankacılık Yasası'nı da bugün yarın çıkaracağız ve mali sekt"r daha sağlam bir bünyeye kavuşacak. šçlü koalisyon olmasına rağmen hükümet gerekli bütün "nlemleri zamanında alabiliyor. Yasaları çıkarabiliyor." Taylor da Türkiye'nin aldığı reform niteliğindeki kararlardan memnuniyet duyduklarını belirtiyor.G"rüşmeden sonra ™zkan'ın edindiği izlenim, nabız yoklamaya ve durumu

Yazının Devamı

Özkan'dan Kayseri dersi

31 Ocak 2002


<#comment>Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, ABD Hazine Bakan Yardımcısı John Taylor'ı kabulünde söze, "övünmek gibi olmasın" anlamında bir girişle başlıyor:
"Sayın Taylor" diyor, "Ben hem Kayseriliyim, hem de iş dünyasından geliyorum. Türk ekonomisini iyi bilirim."Özkan'ın, bu şakasını daha önce birkaç kez duymuş olan ABD'nin Ankara Büyükelçisi Pearson, gülerek Taylor'a, "Övünmek gibi olmasın ama ben Kayseriliyim" demenin Türkiye'de ne anlama geldiğini açıklıyor.
Taylor, espriyi anlayınca üçü de gülmeye başlıyorlar.
Özkan - Taylor görüşmesi böyle sıcak bir atmosferde başlıyor.
Taylor'ın, İstanbul'da iş dünyasıyla yaptığı temaslardan olumlu izlenimlerle ayrıldığını belirtmesinden sonra Başbakan Yardımcısı Özkan da şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Ekonomide daha önce bazı hatalar yapıldı. Bir miktar sıcak para kaçışı oldu. Arkasından 11 Eylül şokunun olumsuz etkileri geldi. Ancak her şeye rağmen Türkiye durumunu çabuk toparladı. Bu arada köklü reformlar yapıldı. Şimdi Bankacılık Yasası'nı da bugün yarın çıkaracağız ve mali sektör daha sağlam bir bünyeye kavuşacak. Üçlü koalisyon olmasına rağmen hükümet gerekli bütün önlemleri zamanında alabiliyor.

Yazının Devamı

İnce ayar

30 Ocak 2002

Devlet Bakanı Kemal Derviş, dün, İstanbul'da genç işadamlarıyla yaptığı toplantıda bir kez daha, "günlük siyaset ile ekonomi birbirinden ayrılmalı" vurgusu yaptı. Derviş'in, g"reve geldiği günden bu yana birkaç kez belirttiği bu istek, toplumun büyük kesimince destekleniyor, onaylanıyor.Ekonominin yeniden yapılanması girişimlerini destekleyen toplumun isteği, siyasi mekanizmanın devlet gücünü kullanarak kaynakları savurmasından, kayırmacılıktan, usulsüzlükten, yolsuzluktan duyduğu endişeden kaynaklanıyor.Bu duyarlılığa elbette kimsenin itirazı olamaz.Ancak bu konuda g"zlenen kafa karışıklığına da açıklık getirmek gerekmektedir.Amaç, siyasi mekanizmanın devlet aygıtı eliyle ekonominin gerekleri dışında bir çark kurması ve yandaşlarını bundan yararlandırmasının "nüne geçmektir.Bu ayrı bir konudur, devletin sosyal sorumluluğunun gereklerini yerine getirmesi ayrı konu. Bunlar birbirine karıştırılmazsa "neri ve eleştirilerde de çelişkiye düşülmez.™rneğin, bir yandan devletin ekonomiden çekilmesini isteyip, bir yandan daha fazla destekleme alım fiyatı talep etmek çelişkidir. Bir yandan tütünün, fındığın, çayın yakılmasından şikayet edilip, bir yandan da bu ürünlerin dünya fiyatları

Yazının Devamı

İnce ayar

30 Ocak 2002


<#comment>Türkiye'nin "ince ayar" yapması gereken konulardan biri de ekonomi ve devlet ilişkisidir.
Devlet Bakanı Kemal Derviş, dün, İstanbul'da genç işadamlarıyla yaptığı toplantıda bir kez daha, "günlük siyaset ile ekonomi birbirinden ayrılmalı" vurgusu yaptı. Derviş'in, göreve geldiği günden bu yana birkaç kez belirttiği bu istek, toplumun büyük kesimince destekleniyor, onaylanıyor.
Ekonominin yeniden yapılanması girişimlerini destekleyen toplumun isteği, siyasi mekanizmanın devlet gücünü kullanarak kaynakları savurmasından, kayırmacılıktan, usulsüzlükten, yolsuzluktan duyduğu endişeden kaynaklanıyor.
Bu duyarlılığa elbette kimsenin itirazı olamaz.
Ancak bu konuda gözlenen kafa karışıklığına da açıklık getirmek gerekmektedir.
Amaç, siyasi mekanizmanın devlet aygıtı eliyle ekonominin gerekleri dışında bir çark kurması ve yandaşlarını bundan yararlandırmasının önüne geçmektir.

Yazının Devamı