Fikret Bila

<#comment>Kürtçe eğitim taleplerinin bireysel talepler mi yoksa örgüt bağlantılı siyasal talep mi olduğu, hala tartışıladursun, PKK, "yeni" politikasını açıkladı. Kürtçe eğitim talebi yenisinin de, eskisinin de tam ortasında yer alıyor.
Abdullah Öcalan'ın kamuoyuna yansıyan son demeci, PKK'nın uzun bir süreden beri yürüttüğü hazırlıkların son aşamasına gelindiğini ve isim değişikliğiyle yeni bir politikaya yönelineceğini bildiriyor.
Bu demeç, üzerinde durulması ve dikkatli analiz edilmesi gereken bir açıklama niteliğinde...
Anlaşılıyor ki, Avrupa'da terör listesine girmeyen PKK, ismini de değiştirerek "terör örgütü" damgasından kurtulma çabası içindedir. Bu çabanın Avrupa'nın tutumuyla desteklendiği ve destekleneceği de açıktır. PKK, ismiyle birlikte geçmişini, sicilini unutturmaya ve bir siyasi parti kimliği kazanmaya çalışmaktadır. Bu amacına en azından Avrupa'da zorlanmadan ulaşabilmesi küçük bir olasılık değildir.
Öcalan, bu ABD ve Yunanistan'ı "kendilerini satmakla" suçlayan açıklamasıyla, Avrupa'ya daha yakın durduğunu hissettirmekte ve ayrıca Türk kamuoyuna da ince mesajlar göndermektedir.
Bu mesajlardan en dikkat çekenleri Cumhurbaşkanı Sezer

Saddam'ın mektubu dikkatlice analiz edildiğinde ortaya çıkan sonuçları ş"yle "zetlemek mümkündür:1 - Irak Lideri, ABD'nin, Irak'a müdahale için "yapay bahaneler" ürettiğini s"ylemekte ve içişlerine karışmakla suçlamaktadır.2 - Silah denetçilerine kapıyı açma taleplerini açık bir şekilde geri çevirmekte, daha "nce g"rev yapan silah denetçilerinin, denetim sonuçlarını doğru aktarmadıkları suçlamasında bulunmaktadır.3 - Bu talebi geri çevirirken Irak da kitle imha silahı bulunmadığını ve bu tür silah üretme niyeti taşımadıklarını, Ecevit'e yanıt vasıtasıyla, dünya kamuoyuna duyurmaktadır.4 - ABD'nin, Irak'a Kuzey'den ve Güney'den askeri olarak saldırılarını sürdürdüğünü belirterek, dolaylı biçimde, İncirlik'ten yapılan keşif uçuşlarını "saldırı" olarak nitelemektedir.5 - ABD'nin Irak'a saldırmak için bahaneler arayan politikasının Türkiye ve diğer b"lge ülkeleri tarafından g"rülmesi gerektiğini savunmaktadır.6 - B"lge ülkelerinin ABD'nin tehditleriyle yüzleşmesini istemekte ve Türkiye'nin de ABD'ye boyun eğmemesi gerektiğini s"ylemektedir.Saddam, "Kuzey'den saldırı" ve "ABD'ye boyun eğilmemesi" mesajlarıyla, Ankara'nın tutumunu "rtülü biçimde eleştirmektedir.Irak Lideri, bu

<#comment>Irak Lideri Saddam Hüseyin'in, Başbakan Ecevit'e gönderdiği yanıt, hem Washington'a, hem de Ankara'ya dönük ince mesajlar içeriyor.
Saddam'ın mektubu dikkatlice analiz edildiğinde ortaya çıkan sonuçları şöyle özetlemek mümkündür:
1 - Irak Lideri, ABD'nin, Irak'a müdahale için "yapay bahaneler" ürettiğini söylemekte ve içişlerine karışmakla suçlamaktadır.
2 - Silah denetçilerine kapıyı açma taleplerini açık bir şekilde geri çevirmekte, daha önce görev yapan silah denetçilerinin, denetim sonuçlarını doğru aktarmadıkları suçlamasında bulunmaktadır.
3 - Bu talebi geri çevirirken Irak da kitle imha silahı bulunmadığını ve bu tür silah üretme niyeti taşımadıklarını, Ecevit'e yanıt vasıtasıyla, dünya kamuoyuna duyurmaktadır.
4 - ABD'nin, Irak'a Kuzey'den ve Güney'den askeri olarak saldırılarını sürdürdüğünü belirterek, dolaylı biçimde, İncirlik'ten yapılan keşif uçuşlarını "saldırı" olarak nitelemektedir.

Başbakan Ecevit'in, Beyaz Saray'dan aldığı "Bağdat adım atmazsa sonucuna katlanır" mesajını Irak liderine iletmişti. Ankara, bu mesaj kaşısında Saddam'ın esnemesini beklerken, tam aksine Bush y"netimini suçlayan ve tavrının değişmeyeceğini bildiren bir yanıt geldi.Saddam, bu yanıtıyla Washington'a direneceğini bildirirken, aynı gün, BM'ye Türkiye'yi şikayet eden bir yazı g"ndererek Ankara'ya karşı da tavır almış oldu.Saddam, BM'nin silah denetçilerine kapıyı açmayacağını bir kez daha vurgularken, yardımcısı Taha Yasin Ramazan da, "ABD müdahale ederse 11 Eylül'den daha ağır bir cezaya çarptırırız" diyerek bir anlamda ABD'ye meydan okudu.Ankara, bu mektup ve açıklamaları Saddam'ın politikasında değişiklik olmayacağı biçiminde yorumladı.Bu yanıt Ankara'nın diplomatik girişimlerini sona erdirir mi?Diplomatik çevreler, bu soruya "hayır" yanıtını veriyorlar. 12 Şubat'ta İstanbul'da toplanacak İslam Konferansı ™rgütü ülkeleriyle Avrupa Birliği ülkelerinin bir araya geleceği toplantının Irak sorunu için de bir platform oluşturacağını kaydediyorlar. Bu toplantıya Başbakan Ecevit'in de katılacağı, Irak'la ilgili mesajlar verip g"rüşmeler yapacağının altı çiziliyor.Bu toplantının

<#comment>Irak lideri Saddam Hüseyin'in, Başbakan Ecevit'in uyarı mektubuna "olumsuz" yanıtı, dün, Başbakan Ecevit'in başkanlık ettiği ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile Dışişleri ve askeri yetkililerin katıldığı toplatıda analiz edildi.
Başbakan Ecevit'in, Beyaz Saray'dan aldığı "Bağdat adım atmazsa sonucuna katlanır" mesajını Irak liderine iletmişti. Ankara, bu mesaj kaşısında Saddam'ın esnemesini beklerken, tam aksine Bush yönetimini suçlayan ve tavrının değişmeyeceğini bildiren bir yanıt geldi.
Saddam, bu yanıtıyla Washington'a direneceğini bildirirken, aynı gün, BM'ye Türkiye'yi şikayet eden bir yazı göndererek Ankara'ya karşı da tavır almış oldu.
Saddam, BM'nin silah denetçilerine kapıyı açmayacağını bir kez daha vurgularken, yardımcısı Taha Yasin Ramazan da, "ABD müdahale ederse 11 Eylül'den daha ağır bir cezaya çarptırırız" diyerek bir anlamda ABD'ye meydan okudu.
Ankara, bu mektup ve açıklamaları Saddam'ın politikasında değişiklik olmayacağı biçiminde yorumladı.
Bu yanıt Ankara'nın diplomatik girişimlerini sona erdirir mi?

ABD Başkanı Yardımcısı Cheneynin Ankarayı ziyaret edecek olması, Irak konusunun gündemin ilk sırasına yükseltmekte olduğunun göstergesi sayılabilir.Washingtondan son günlerde yapılan açıklamalar, Bushun bir karara vardığını gösteriyor. Cheneynin, Türkiye ve bölgeye yapacağı ziyarette nabız yoklayacağı açık.Ankaranın ise Ecevitin ABD ziyareti sonrasında müdahaleyi önleme konusunda atak başlattığı söylenebilir. Bir yandan Saddamı, BM kararlarına uymaya ve silah denetçilerine kapıyı açmaya yöneltmeye çalışan Türkiye, bir yandan da komşu ve diğer ilgili ülkelerle Irak politikası oluşturmaya çaba gösteriyor.Saddamın nasıl bir tutum takınacağı Başbakan Ecevitin mektubuna vereceği yanıtla büyük ölçüde ortaya çıkacaktı. Saddamın Ecevite vereceği yanıt Ankara kadar Washingtonda merakla bekliyordu. Saddamın Ecevite yanıtı dün Ankaraya ulaştı.Saddam, tutumunu değiştirebilir mi?Başbakan Ecevite dün bu soruyu yönelttiğimizde Saddamın mektubu Dışişlerine henüz ulaşmaştı. Ecevit, Saddamın mektubunun Arapça olduğunu ve tercüme edildiğini belirtti. Mektubu henüz okumadan verdiği yanıt şu oldu:- Değiştirirse iyi olur tabii. Ama ben, Saddamın kolay tavır değiştireceğini pek sanmıyorum. Başbakan

Ecevit, "nce, ertelenen g"rüşmelerin "ne alınması konusunda Bahçeli ve Yılmaz'dan ricada bulundu. Sonra, karşılıklı eleştirilerin koalisyonun bu iki ortağı arasında hükümet sorununa d"nüşmemesi için devreye Başbakan Yardımcısı Hüsamettin ™zkan'ı soktu.™zkan, "nceki gün ve dün Bahçeli ile yaptığı g"rüşmelerde Başbakan'ın beklediği sonucu aldı. Bahçeli, tartışmaların bir hükümet sorununa d"nüşmeyeceği mesajını Başbakan Ecevit'e iletti.Mini demokrasi paketi dün Meclis'te g"rüşülmeye başlandığında Başbakan Ecevit rahatlamıştı. Meclis'teki sonuç ne olursa olsun, bir hükümet sorunu çıkmayacağını vurguladı ve şu değerlendirmeyi yaptı: "Bir hükümet sorunu çıkmayacak. ™nemli olan bu. Koalisyon ortakları olarak tartışmalar sonucunda mutlaka bir uzlaşıya varıyoruz. Bu kez de "yle oldu." Bahçeli ile Yılmaz arasındaki gerginliğin nedeni, "olasılık" s"zcüğü veya onun yerine "nerilen "tehlike" s"zcüğü mü?Her ikisi de değil...Sorun, ANAP lideri Yılmaz'ın liderler zirvesinde kabul ettiği metni daha sonra kamuoyunda tartışmaya açmış olması. Bahçeli ve MHP'nin itirazı buna. Yoksa, madde metninde "olasılık" yerine "tehlike" s"zcüğünün konulmak istenmesi değil. Bahçeli cephesinden gelen

<#comment>Mini demokrasi paketinin gerginleştirdiği Bahçeli - Yılmaz ilişkisinin bir hükümet sorununa dönüşmesi olasılığı Başbakan Ecevit'i düşündürüyordu.
Ecevit, önce, ertelenen görüşmelerin öne alınması konusunda Bahçeli ve Yılmaz'dan ricada bulundu. Sonra, karşılıklı eleştirilerin koalisyonun bu iki ortağı arasında hükümet sorununa dönüşmemesi için devreye Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı soktu.
Özkan, önceki gün ve dün Bahçeli ile yaptığı görüşmelerde Başbakan'ın beklediği sonucu aldı. Bahçeli, tartışmaların bir hükümet sorununa dönüşmeyeceği mesajını Başbakan Ecevit'e iletti.
Mini demokrasi paketi dün Meclis'te görüşülmeye başlandığında Başbakan Ecevit rahatlamıştı. Meclis'teki sonuç ne olursa olsun, bir hükümet sorunu çıkmayacağını vurguladı ve şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bir hükümet sorunu çıkmayacak. Önemli olan bu. Koalisyon ortakları olarak tartışmalar sonucunda mutlaka bir uzlaşıya varıyoruz. Bu kez de öyle oldu."Bahçeli ile Yılmaz arasındaki gerginliğin nedeni, "olasılık" sözcüğü veya onun yerine önerilen "tehlike" sözcüğü mü?
Her ikisi de değil...