Bakanlar Kurulu toplantısından sonra konuştuğumuz Maliye Bakanı Sümer Oral, kamuoyunda tartışılan konulara açıklık getirdi.Oral, "ncelikle matrah değerlerinde mükerrer artışa ve gereksiz bürokratik işleme neden olduğu için eleştirilen beyanname konusunu açıklığa kavuşturdu ve ş"yle dedi: "Emlak Vergis'iyle ilgili olarak beyannameyi kaldırıyoruz. Beyanname verilmeyecek. Bu amaçla bir yasa tasarısı hazırladık. Biz, Maliye Bakanlığı olarak zaten b"yle bir karar almış ve tasarıyı oluşturmuştuk. Bu son tartışmalar çıkmasa da beyanname uygulamasını kaldıracaktık. Bu kararı almamızın nedeni şudur: Emlak Vergisi zaten belirlenen asgari değerler üzerinden "deniyor. Vatandaş, çok büyük çoğunlukla belirlenen asgari değerler üzerinden beyanname veriyor. Bu durumda beyanname almak yerine asgari değerler üzerinden idarenin vergiyi tahakkuk ettirmesi daha kolay bir işlem. B"ylece milyonlarca mükellefin beyanname doldurması veya doldurtması kırtasiyecilikten "teye anlam taşımıyor. Bazı hallerde beyanname ve onun doldurulması için yapılan masraf vergiyi bile aşıyor. Bu nedenle beyanname uygulamasını kaldırıyoruz." Bakan Oral, dünkü Bakanlar Kurulu'nda oluşturulmasına karar verilen komisyonun
<#comment>#comment>Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısında ele alınan en önemli konulardan biri haftalardır vatandaşı meşgul eden Emlak Vergisi'ydi.
Bakanlar Kurulu toplantısından sonra konuştuğumuz Maliye Bakanı Sümer Oral, kamuoyunda tartışılan konulara açıklık getirdi.
Oral, öncelikle matrah değerlerinde mükerrer artışa ve gereksiz bürokratik işleme neden olduğu için eleştirilen beyanname konusunu açıklığa kavuşturdu ve şöyle dedi:
"Emlak Vergis'iyle ilgili olarak beyannameyi kaldırıyoruz. Beyanname verilmeyecek. Bu amaçla bir yasa tasarısı hazırladık. Biz, Maliye Bakanlığı olarak zaten böyle bir karar almış ve tasarıyı oluşturmuştuk. Bu son tartışmalar çıkmasa da beyanname uygulamasını kaldıracaktık. Bu kararı almamızın nedeni şudur: Emlak Vergisi zaten belirlenen asgari değerler üzerinden ödeniyor. Vatandaş, çok büyük çoğunlukla belirlenen asgari değerler üzerinden beyanname veriyor. Bu durumda beyanname almak yerine asgari değerler üzerinden idarenin vergiyi tahakkuk ettirmesi daha kolay bir işlem. Böylece milyonlarca mükellefin beyanname doldurması veya doldurtması kırtasiyecilikten öteye anlam taşımıyor. Bazı hallerde beyanname ve onun doldurulması için yapılan
"PKK endişesi" yüzünden Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinin baltalanması ve ertelenmesi veya bu hedeften vazgeçilmesi gerekmez. Ama Türkiye'nin koşulları ve PKK gerçeği de Avrupa Birliği'ne iyi anlatılmak zorundadır. ™zellikle Avrupa'nın ter"rle mücadele ve ter"r "rgütleri konusundaki çifte standart uygulamasına dikkat çekilmelidir. ™rneğin, PKK'nın Avrupa'nın ter"r "rgütü listesine alınmayışının gerekçeleri konusunda Avrupa sıkıştırılmalı, gerçek düşüncesi su yüzüne çıkarılmalıdır.Bu bağlamda, MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin gazetecilerle yaptığı sohbette ortaya koyduğu bazı saptamalar üzerinde dikkatle durulması gereken niteliktedir.Bunlardan biri, Türkiye'nin AB'ye giriş süreci ile PKK'nın siyasallaşma sürecinin "rtüşmesi y"nündeki çabalardır. Avrupa'nın bu iki süreci birbirinden ayırmak gibi bir yaklaşım içinde şimdilik de olsa olmadığını s"ylemek yanlış olmaz. Hatta bu süreçleri "rtüştürmek eğilimi taşımaları da sürpriz olmaz.PKK'nın demokrasinin araçlarından yararlanmaya daha fazla ağırlık verdiği, ancak bunu yaparken, sınırda silahlı tehdit bulundurmayı ihmal etmediği de gerçektir. Buna karşın PKK'nın isim değişikliği ile ulusal ve uluslararası alanda
<#comment>#comment>Silahlı mücadeleyi cephede kaybeden PKK'nın "masada" bazı kazanımlar elde etme çabası içinde olduğu açıktır. Elbette, Türkiye, böyle bir masaya oturmayacaktır. Ancak, Avrupa ve Avrupa Birliği üzerinden dolaylı olarak bir masa oluşturulması gayretleri de bir gerçektir.
"PKK endişesi" yüzünden Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinin baltalanması ve ertelenmesi veya bu hedeften vazgeçilmesi gerekmez. Ama Türkiye'nin koşulları ve PKK gerçeği de Avrupa Birliği'ne iyi anlatılmak zorundadır. Özellikle Avrupa'nın terörle mücadele ve terör örgütleri konusundaki çifte standart uygulamasına dikkat çekilmelidir. Örneğin, PKK'nın Avrupa'nın terör örgütü listesine alınmayışının gerekçeleri konusunda Avrupa sıkıştırılmalı, gerçek düşüncesi su yüzüne çıkarılmalıdır.
Bu bağlamda, MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin gazetecilerle yaptığı sohbette ortaya koyduğu bazı saptamalar üzerinde dikkatle durulması gereken niteliktedir.
Bunlardan biri, Türkiye'nin AB'ye giriş süreci ile PKK'nın siyasallaşma sürecinin örtüşmesi yönündeki çabalardır. Avrupa'nın bu iki süreci birbirinden ayırmak gibi bir yaklaşım içinde şimdilik de olsa olmadığını söylemek yanlış olmaz.
<#comment>#comment>Resmi dili Türkçe olan ve dolayısıyla genel eğitimin Türkçe yapıldığı Türkiye'de, "Kürtçe eğitim" talebini nereye koymak gerekir?
Bu talep "anadil yasağı"nın kalkması talebiyle aynı nitelikte midir?
Kürtçe eğitim talep eden dilekçelerin toplu ve yaygın hale getirilmesi çabasıyla, AB'ye giriş süreci, demokratikleşme talepleri ve PKK'nın siyasallaşma gayretlerinin zamanlaması tesadüf müdür?
Konunun samimiyet ve açıklıkla tartışılması için bu soruların da samimiyet ve açıklıkla yanıtlanması gerekir.
İlk iki soruya şu yanıt verilebilir...
Türkiye'de devlet, resmi dil olan Türkçe'nin ülkenin her yöresinde ve her vatandaşına öğretilmesi ve eğitim dili olarak güçlendirilmesi konusunda görev ve sorumluluğunu gereği gibi yerine getirememiştir. Bu devlet için bir görev olduğu kadar, bunu talep etmek de vatandaşın hakkıdır. Anadilinden başka dil bilmeyen ve kendini ifade edemeyen, okul yüzü görmemiş, eğitim hizmeti almamış insanların anadillerinde konuşmalarını, kendilerini ifade etmelerini yasaklamak insan haklarına da, demokrasiye de hukuka da aykırıdır. Türkiye, olağanüstü dönemlerde bu tür yasakları deneme hatasına düşmüş, ancak, sonradan bu hatadan
Başbakan Yardımcısı ve MHP lideri Devlet Bahçeli, dün, gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerine verdiği kahvaltıda gündemdeki konulara ilişkin olarak partisinin tutumunu açıkladı. MHPye yöneltilen eleştirilerle ilgili sert çıkışlar yaptı. Öncelikle belirtmek gerekir ki, dünkü kahvaltıda farklı bir Bahçeli gözledik. Sakin görmeye alıştığımız Bahçeli, dün, liderlik figürleri ve otoritesi önde bir görünüm sergiledi. Bahçelinin bu tavrında, basın ve bazı toplum kesimleri tarafından partisinin sürekli sorun yaratan, koalisyonun kararlarda ayak sürüyen ortak olarak gösterilmesinin etkin olduğu söylenebilir. Bahçelinin üslubunda, "yeter artık" mesajı vardı. Derviş adaba uymuyor Bahçeli, bu eleştirileri yöneltirken Dervişin kişiliğine dönük bir eleştiri getirmediğini, sadece ilkeler düzeyinde, koalisyon adabı ve çalışma sistemi açısından konuştuğunu belirtti ve "MHP ile Derviş arasında özel bir sorun yoktur" dedi. Bahçeli, gazetecilerin sorusu üzerine Devlet Bakanı Kemal Dervişle ilgili görüşlerini açıkladı. Dervişi zaman zaman koalisyon adabına uymamakla eleştirdi. Liderleri ve Bakanlar Kurulunu zamanında bilgilendirmediğini ifade etti. IMFye verilen birinci niyet mektubuyla
<#comment>#comment>Başbakan Yardımcısı ve MHP lideri Devlet Bahçeli, dün, gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerine verdiği kahvaltıda gündemdeki konulara ilişkin olarak partisinin tutumunu açıkladı. MHP’ye yöneltilen eleştirilerle ilgili sert çıkışlar yaptı. Öncelikle belirtmek gerekir ki, dünkü kahvaltıda farklı bir Bahçeli gözledik. Sakin görmeye alıştığımız Bahçeli, dün, liderlik figürleri ve otoritesi önde bir görünüm sergiledi. Bahçeli’nin bu tavrında, basın ve bazı toplum kesimleri tarafından partisinin sürekli sorun yaratan, koalisyonun kararlarda ayak sürüyen ortak olarak gösterilmesinin etkin olduğu söylenebilir. Bahçeli’nin üslubunda, "yeter artık" mesajı vardı.
Derviş adaba uymuyor
Bahçeli, gazetecilerin sorusu üzerine Devlet Bakanı Kemal Derviş’le ilgili görüşlerini açıkladı. Derviş’i zaman zaman koalisyon adabına uymamakla eleştirdi. Liderleri ve Bakanlar Kurulu’nu zamanında bilgilendirmediğini ifade etti. IMF’ye verilen birinci niyet mektubuyla ilgili olarak MHP’yi bilgilendirmediğini belirtti. İkinci niyet mektubunda aynı hatayı yapmadığını söyledi. Bahçeli, Derviş’in bu tutumunu eleştirirken, "Erdal Sağlam (CNN Türk Ankara Ekonomi Sorumlusu)
Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, bütçe olanakları ve kaynak yaratma çabaları, istenilen "lçüde ve yaygınlıkta bir düzenleme yapılmasına olanak tanımıyor. Kamu arazileri ve binalarının satışlarından elde edilecek gelirler gibi yeni finans kaynakları bu projeye ayrılacaktı. Ama bu kalemlerden beklenilen "lçüde gelir sağlanamadı.Bütçe olanakları içinde ayrılan 200 trilyon liralık bir kaynakla da devlet memurlarının maaşları arasındaki dengesizliği bir defada gidermek, maaşlarda "nemli bir artış sağlamak mümkün değil.Maliye Bakanlığı'nın hedefi memur maaşlarındaki uçurumları beş yıllık bir süre içinde kademeli olarak gidermek.Bugün kamuoyunda tartışılan ve Başbakanlık'ta son çalışmaları yapılan düzenleme bu beş yıllık projenin ilk ayağı.Bu çalışmada meslek gruplarına g"re bir dağılım yok.Kararnamenin, "orta düzey y"netici" olarak tanımlanabilecek devlet memurlarını kapsadığını s"yleyebiliriz. Genel müdür yardımcılığı ile il müdürlüğü arasındaki kademelerde g"rev yapan y"netici memurlar, aldıkları g"rev tazminat puanı 7000 g"stergenin altında ise bu düzenlemeden yararlanacaklar. Bu tanıma yargıç, savcı, profes"r, albay gibi g"revliler de giriyor. Bu kapsamdaki personele "denecek