Başkasının gölgesi...

30 Nisan 2001


<#comment>DSP'nin 5. Kurultay'ı iktidardaki ikinci kurultayıydı. DSP 4. Kurultayı'nı 55. hükümetin küçük ortağı olarak gerçekleştirdi. O zaman başbakan yardımcısı olan Ecevit, 5. Kurultay'da başbakan, partisi de iktidarın büyük ortağıydı.
1980'den 2000'e Ecevitler'in verdikleri siyasi mücadele düşünülürse, bunun bir tesadüf olmadığı, birçok engele karşın, irade, inanç ve sabırla döşenmiş uzun, ince bir yol olduğu görülür. Bu yol iyi incelenirse, Ecevit ve DSP gerçeğinin, öyle her eli kalem tutanın, her ağzı laf yapanın bir çırpıda silip süpüreceği, yargılayıp mahkum edeceği basit bir olay olmadığı görülür.
Ecevit'i, bütün güç odaklarına, partileri dağıttıkları ranta, verdikleri bankaya göre destekleyen veya köstekleyenlere, eski partisine, eski kadrolarına, medyaya karşın iktidara taşıyan, Türkiye'yi doğru okuyup, her rüzgara boyun eğmeden tutarlı, güvenilir, dürüst, gerçekçi bir politika izlemiş olmasıdır.
Bu mücadelenin aşamalarını bilmeyenlerin, her şeyi Ecevit'ten daha iyi bildiğini sanarak köşelerinde liderlik reçeteleri yazmaları, 1980'nin hemen sonrasında yaptıkları gibi Ecevit'e çullanmak için fırsat kollamaları, bastırılmış eski duyguların dışavurumu gibi

Yazının Devamı

Şalk: Ersümer'in imzası var

29 Nisan 2001


<#comment>Beyaz Enerji iddianamesinden sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer istifa etti.
Ersümer istifa kararını hukuki gerekçelerle değil siyasi sorumluluk anlayışının bir gereği olarak aldığını vurguladı. Olayın bir yönü şimdilik çözülmüş oldu.
Sanıklar ise yargılanacaklar. İddianamenin esasını "rüşvet" oluşturuyor. Kendileri "rüşvet" demeseler de sanıkların çoğu aldıkları paraları itiraf etmiş durumdalar.
Peki bu "rüşvet"i, sanıkların ifadesiyle, "yardım olsun diye alınan paraları" verenler ne olacak?
Ünlü şirketlerin yöneticileri de sanık durumunda. Ama herkes biliyor ki, bu sanıklar rüşveti kendi ceplerinden değil, ünlü şirketleri adına "ihale ve iş takip ederken" verdiler. Bu şirketler hakkında da takibat yapılmayacak mı? Rüşveti alanlar gibi verenler de suçlu değil mi?
Bu soruları Beyaz Enerji soruşturmasını yürüten ve iddianameyi düzenleyerek davayı açan Ankara DGM Savcısı Talat Şalk'a sorduk. Yanıtı şu oldu:

Yazının Devamı

Zirve ve istifa

28 Nisan 2001


<#comment>Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, önceki gün yapılan Bahçeli'siz zirveye istifa mektubuyla birlikte katılıyor.
Başbakan Bülent Ecevit'e istifasının hazır olduğunu, Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a sunacağını ve Yüce Divan dahil, hesap vermeye hazır olduğunu bildiriyor.
Ersümer'in istifa kararı aldığını dün bu köşeden duyurmuştuk.
MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin de katılımıyla dün yapılan liderler zirvesi ise daha çok Ersümer'in istifasının "kabulü" toplantısı niteliğinde geçiyor.
Zirveden sonra Başbakan Bülent Ecevit'le görüşme olanağı bulduk. Ecevit, zirveyle ilgili sorumuza karşılık şu değerlendirmeyi yaptı:
- Çok rahat bir toplantı oldu. Sayın Ersümer, istifa etmeye zaten kararlıydı. Sayın Yılmaz da, aynı kararlılığı gösterdi. Sayın Ersümer'in tavrı hukuki zorunluluktan daha çok, bir siyasi sorumluluk göstergesidir. Bu konuda duyarlı davranmıştır. Liderler arasında bu konu ile ilgili herhangi bir sorun yaşanmadı. Ve Sayın Ersümer'in kararı anlayışla karşılandı.

Yazının Devamı

İstifa sinyali

27 Nisan 2001


<#comment>ANAP Lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, ANAP kurmaylarıyla yaptıkları "iddianame analizi" ve değerlendirmeden sonra Başbakanlığa giderek, Başbakan Bülent Ecevit ve yardımcısı Hüsamettin Özkan ile dörtlü zirve yaptılar.
Bu zirve toplantısında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersümer, bir anlamda Başbakan Bülent Ecevit'e durumuyla ilgili savunma yaptı. Ersümer'in sözlü anlatımı dışında Başbakan Ecevit'e iddianamede geçen olay ve ihalelere ilişkin açıklayıcı metin de verdiği öğrenildi.
Ersümer, Başbakan Ecevit'e iddianamede kendisiyle ilgili suçlamaların gerçek dışı olduğunu sadece tutuklanmış sanıkların husumetle verdikleri bilgi mahiyetinde bulunduğunu, bilirkişi raporunun ise yine önceden kendisiyle husumet içinde bulunan bir avukat tarafından düzenlendiğini kaydettikten sonra şu mesajı verdiği öğrenildi:

- Durum böyle olmasına rağmen ben istifaya hazırım. Sadece bu olayla ilgili değil yaşamımın her aşaması için yargı önünde de hesap vermeye hazırım. Bundan en küçük bir endişeniz ve kuşkunuz olmasın. Bu durumun içinde bulunduğumuz koşullar altında bir hükümet bunalımına yol açmasını da

Yazının Devamı

‘Yılmaz’ı bekliyoruz’

26 Nisan 2001


<#comment>
Beyaz Enerji davasının açılması ve iddianamenin açıklanmasından sonra, dün yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Mesut Yılmaz ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan bir araya geldiler. Başbakan Yardımcısı ve MHP lideri Devlet Bahçeli ise İstanbul'da olduğu için bu görüşmeye katılamadı.

DGM Başsavcısı Talat Şalk'ın hazırladığı Beyaz Enerji iddianamesinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'nın sanık ifadelerinde adının geçmesi, ayrıca savcının, sanıklarla birlikte Bakan Ersümer'in de Türk Ceza Yasası'nın 366. maddesinin 2. fıkrasında yazılı suçu işlediğini kayda geçirmesi, gözleri Yılmaz ve Ersümer'e çevirdi.

Başbakan Bülent Ecevit'le Bakanlar Kurulu toplantısından sonra görüşme olanağı bulduk ve sorduk:

Yazının Devamı

Hortumlama olmasaydı...

25 Nisan 2001


<#comment>Devlet Bakanı Kemal Derviş'in, "Siyasetin ekonomiyi kullanma süreci sona ermelidir" sözlerini, Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu, daha kestirme bir ifadeyle, bir anlamda tekrarlamış oldu:
"Hortumlama olmasaydı, kriz olmazdı."Evet, olmazdı.
Fon'daki bankalarda yapılan araştırmalar ortaya koydu ki, hortumlanan para 15 milyar dolar civarında ve Derviş'in acilen bulmaya çalıştığı mali destekten fazla...
Bu gerçek açıkça gösteriyor ki, Türkiye kendi parasını çaldırıp, sonra başkasından borç istiyor. Hem parayı götüren hortumcular arasında toplumun önde gelenleri, siyasetçilerle kol kola gezenler ve bizzat siyasetçiler de var. Türkiye bu ayıbı temizlemelidir.
Org. Kıvrıkoğlu, "artık bu yolsuzlukların üzerine gidiliyor" diyerek, yürütülen soruşturmalara ve bundan sonra başlayacak soruşturmalara da atıfta bulunmuş oldu.
Devlet Bakanı Kemal Derviş'in, "siyasetin ekonomiyi, ekonominin siyaseti kullanmasına son verilmesi" talebi, Org. Kıvrıkoğlu'nun, "hortumlamanın durdurulması" talebiyle aynı anlamdadır.

Yazının Devamı

Siyaset ve ekonomi

24 Nisan 2001


<#comment>Devlet Bakanı Kemal Derviş, Antalya'da yaptığı konuşmada Türkiye'nin temel sorunlarından birini ortaya koydu.
Derviş, siyaset ve ekonomi alanları arasındaki sınırın yeniden çizilmesi, siyasetin ekonomiyi kullanma sürecinin sona erdirilmesi gerektiğini söyledi.
Hitap ettiği tekstil işverenlerine de, "Artık devletten ek kaynak istemeyin, çünkü yok" diyerek, ilk sınır çizgisini de çekti.
Derviş'in saptamaları ve mesajları yerindedir.
Türkiye'de siyaset ekonomiyi, ekonomi de siyaseti, "karşılıklı çıkar esası"yla kullanagelmiştir.
Bu sürecin sonuçlarını batık bankalar, polisin yurtdışında kovaladığı bakanlar, büyük şirketlerin yönetim kurulunda "görev" yapan milletvekilleri, eski komutanlar, yolsuzluklar, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar, ihale ve rant dağıtanlar biçiminde hep birlikte yaşıyoruz.

Yazının Devamı

Gülen çocuklar, kaçırılan paralar

23 Nisan 2001


<#comment>Bugün 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.
Büyük Atatürk'ün bütün dünyaya hediye ettiği tek ve ilk çocuk bayramı.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın önce "çocuk" cephesine bakalım.
NTV ekranında "gülen çocuk" figürleri görüyoruz. Bağışlar yükseldikçe yanıp sönerek gülümseyen çocuk sayısı artıyor. Çocuk Bayramı'nda, çocuklara en anlamlı hediyeyi Eğitim Gönülleri Vakfı ve NTV'nin verdiğini söyleyebiliriz. Vakıf Başkanı İbrahim Betil'i ve NTV'yi kutlamalıyız. "Bir milyon çocuğa eğitim desteği" kampanyasıyla, on binlerce çocuğun yüzünde beliren gülümsemeyi, bu sıkıntılı günlerde bütün ülkenin yüzüne yansıttı. Gülümsemenin milyonu bulacağı ve aşacağına kuşku yok.
Aylarca deprem bölgesine kendi olanaklarıyla yardım için koşan Türk halkı, çocuklarımızın masum yüzlerine "gülücük" kondurmak için de aylarca, yıllarca koşacaktır.
NTV ekranındaki banttan geçen isimler, bu yıl, 23 Nisan'ı gerçek bir çocuk bayramına dönüştürmenin onurunu yaşam boyu taşıyacaklardır.

Yazının Devamı