MHP'nin hortum sorusu

8 Mayıs 2001


<#comment>Başbakan Bülent Ecevit, Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'ın sunuşunu tamamlamasından sonra, Bakanlar Kurulu toplantısını bitirmek üzereyken, Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu söz alıyor ve "hortum" konusunu gündeme getiriyor.
Çakmakoğlu, Başbakan'dan izin aldıktan sonra, Devlet Bakanı Kemal Derviş'e dönerek, banka hortumcularıyla ilgili olarak bilgi istiyor.
Sabahattin Çakmakoğlu'nun söylediği özetle şu:
"Fon'daki bankalardan boşaltılan paraların durumu nedir? Ne kadardır? Toplum bu paraların geri getirilmesinde çok hassas? Bunlar nasıl geri getirilecek? Banka boşaltanların sermayeleri ve paralarının olduğu anlaşılıyor? Acaba yeni yasa bu paraların geri getirilmesini sağlamak konusunda yeterli görünüyor mu?"MHP kanadı bir süredir hortumlanan paraların geri getirilmesi konusu üzerinde çalışıyor. Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısı öncesinde Bahçeli'nin başkanlığında biraraya gelen MHP'li bakanlar, konunun Çakmakoğlu tarafından Bakanlar Kurulu'nda dile getirilmesini kararlaştırıyorlar.
Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun, savunma harcamalarının daha da kısılmasını isteyenlere yanıt olarak, "savunma harcamalarının kısılması

Yazının Devamı

Meclis'teki yasak

7 Mayıs 2001


<#comment>Demokrasi ve özgürlükler karşısında "yasak" kavramının giderek anlamını yitirdiği günümüzde, Meclis'te gazetecilere kulislerin yasaklanması kararını anlamak mümkün değildir.
Demokrasinin "olmazsa olmaz" kurumlarından biri yasama organı ise, bir diğeri de kuşku yok ki, özgür basındır. Demokrasinin gerektirdiği bütün kurumlar bulunsa bile basının özgür olmadığı yerde demokrasiden söz etmek olanaksızdır.
Bu tartışma götürmez gerçek dahi, Meclis Başkanlık Divanı'nı Meclis kulislerini gazetecilere kapatma kararının yersiz, yanlış ve haksız olduğunu göstermeye yeter.
TBMM, adı üzerinde milletin, halkın meclisidir. Demokrasilerde yasama organında milletin temsilcileri sadece vekiller değildir. Basın da demokrasinin tanımı gereği halktan aldığı yetki ve ona karşı üstlendiği görevler nedeniyle milletin, halkın temsilcileridirler. Onları aydınlatma yanında onlar adına yasama, yürütme ve yargı erklerini denetleme görevleri vardır.
Basın bu görevlerini bilgi aktararak yerine getirir. 21. yüzyılın eşiğinde "haber alma hakkı", artık "insan hakkı" olarak değerlendirilmektedir. Dolayısıyla haber alma hakkının ihlali günümüzde insan haklarının ihlali sayılmaktadır.

Yazının Devamı

Bunları bırakalım yolsuzluğa bakalım

6 Mayıs 2001


<#comment>
Beyaz enerji iddianamesinden sonra ANAP lideri Mesut Yılmaz ile Jandarma Genel Komutanlığı arasında başlayan tartışmanın tam ortasında kalan isim İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'dı.
ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, jandarmayı "gestapo"ya benzeten imalarda bulunmuş; Jandarma Genel Komutanlığı, bu benzetmeyi "esefle" karşıladığını ve "kabul edilemez, sorumsuz" bir açıklama olarak yanıtlamış; Yılmaz, daha sonra ANAP Genel Sekreterliği'nden yapılan açıklama ile, "Komutanın açıklamasından İçişleri Bakanı'nın haberi var mı" sorusunu yöneltmiş ; jandarma da İçişleri Bakanı'nın jandarmaya yöneltilen ağır eleştiriler karşısında sustuğunu anımsatmış ve Bakan'a bilgi sunulduktan sonra kamuoyuna açıklama yapıldığını duyurmuştu.
Bu tartışma içinde gözler İçişleri Bakanı Tantan'a çevrildi. Tantan'ın neden sustuğu sorusu gündeme getirildi.
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'la bu konuyu konuşma olanağı bulduk.
Şu değerlendirmeyi yaptı :

Yazının Devamı

Derviş'i görebilsem sorun çözülecekama...

5 Mayıs 2001


<#comment>
Telekom'un özelleştirilmesi sürecinde Genelkurmay'ın ulusal güvenlik gerekçesiyle gündeme getirdiği talepler, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz tarafından da destekleniyor.
Öksüz, dün yaptığımız görüşmede, bu konudaki önerisini şöyle özetledi:

"Telekom ulusal güvenlik açısından stratejik bir kurumdur. Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kaygılarını mutlaka giderecek bir çözüm bulmalıyız. Benim önerim ve dileğim, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tümüyle bağımsız, hiçbir kuruma ve tesise ihtiyaç duymadan işlerini yürütebileceği bir özel haberleşme ağına sahip olmasıdır. Bu kısmen de vardır. Ancak tümüyle bağımsız bir askeri haberleşme sistemi kuruluncaya kadar Telekom'un Altın Hisse yöntemiyle askerlerin kaygılarını giderecek biçimde özelleştirilmesi gerekir."

Yazının Devamı

Yılmaz-Jandarma tartışması

4 Mayıs 2001


<#comment>Başbakan Yardımcısı ve ANAP Lideri Mesut Yılmaz'ın Beyaz Enerji iddianamesiyle ilgili olarak yaptığı eleştiriler, Jandarma Genel Komutanlığı'nın karşı açıklamasıyla tartışmaya dönüştü.
Tartışılan nedir?
Yılmaz, operasyonda jandarmanın devrede olmasını yadırgadığını, izlenen yöntemin 'gestapo' yöntemlerini andırdığını ifade etti ve gidişin polis devletine doğru olduğu yönünde kaygılar dile getirdi. Askerin siyasi tasfiye hedefi güttüğü yolunda imalarda bulundu.
Jandarma Genel Komutanlığı da yaptığı açıklamada, Yılmaz'ın bu yaklaşımını esefle izlediklerini, Jandarma'nın kolluk kuvveti olarak savcının talimatları doğrultusunda görev yaptığını, yetkisini ve görev alanını aşmadığını, durum böyle olduğu halde, Jandarma'nın, kolluk kuvveti yönünün arka plana itilip asker yönü öne çıkarılarak yıpratılmak istendiğini vurguladı.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz'ın, istifa eden Bakanı Ersümer'i korumak, suçsuz olduğunu kanıtlamak amacıyla başlattığı eleştiriler, bir "askersivil" tartışmasına dönüştü.

Yazının Devamı

Telekom’a asker freni

3 Mayıs 2001



<#comment>Telekom'un özelleştirilmesine ilişkin çalışmalar sürüyor. Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün başta Anayasa olmak üzere hukuki engeller bulunduğuna ilişkin muhalefet şerhi de kalkmış değil.
Devlet Bakanı Kemal Derviş ise Telekom'un özelleştirilmesini yurtdışından gelecek yardımların neredeyse ön koşullarından biri olarak gündemde tutuyor.
Derviş'in işi kolay değil...

Telekom'un çoğunluk hissesinin satılmasına, yönetiminde yabancıların söz sahibi olması konusunda Enis Öksüz gibi, Genelkurmay da "tereddüt" bildirmiş durumda. Başbakanlık'ta dün üst düzey askerlerin yaptığı ziyaret de bu konuyla ilgiliydi.

Yazının Devamı

Yılmaz ve asker

2 Mayıs 2001


<#comment>Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in istifasına yol açan Beyaz Enerji iddianamesiyle ilgili siyasi tartışmalar sürüyor.
ANAP lideri Mesut Yılmaz, önceki gün İstanbul'da yaptığı basın toplantısından sonra dün de partisinin grup toplantısında ağır suçlamalarda bulundu.
Yılmaz'ın bazen açık, bazen üstü kapalı olarak suçladığı iki kurum var:
1- Asker,
2- DGM savcılığı,
Yılmaz, "Ankara'nın göbeğindeki Enerji Bakanlığı'nda jandarmanın soruşturma yürütmesinin" ancak bir "kasıt"la yapılabileceği düşüncesinde. ANAP liderinin yaklaşımı, jandarmanın Beyaz Enerji operasyonunda "özel bir gayret" gösterdiği ve işi Ersümer'e ulaştırmak amacıyla "zorlama" yaptığı yönünde. Bu hareketin siyasi kadroları tasfiye etmeye dönük bir projenin parçası olarak gördüğü açık. Verdiği mesajların anlamı bu.

Yazının Devamı

Yakınları da dolar aldıysa yandı

1 Mayıs 2001


<#comment>
Dövizin dalgalanmaya bırakılması kararının alınmasından hemen önce Merkez Bankası'ndan 3.5 - 4 milyar dolar satıldığı ve bu işlem nedeniyle bazı kişi ve kurumlara haksız kazanç sağlanıp sağlanmadığı kuşkusu gündeme gelmişti.
Aynı günlerde Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in kişisel tasarrufunun da dövize çevrilmiş olması ayrı bir eleştiri konusu yapılmıştı. Bu gelişmeler üzerine Başbakan Ecevit, Merkez Bankası'na yazı ile başvurularak o gün yapılan işlemler hakkında bilgi istediklerini duyurmuştu.

Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ise yazıya yanıt gelmediği, ancak konunun Yargıtay Başsavcısı Kanadoğlu'nun başvurusuyla Başbakanlık Teftiş Kurulu'na gönderildiği, Başbakan Ecevit'in onayıyla inceleme başlatıldığı bilgisini vermişti. Merkez Bankası için başlatılan inceleme ne aşamada?
Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Osman Nuri Oduncu, bu sorumuza karşılık, "ön incelemenin devam ettiğini" belirtti ve şu bilgiyi verdi: "Sayın Savcı'nın bizden talebi 4483 sayılı memurların yargılanmasına ilişkin yasa çerçevesinde olayı tespit etmemiz. Müfettiş arkadaşlarımız bu yönde çalışmalarını sürdürüyorlar. Kısa süre sonra durum ortaya çıkar."

Yazının Devamı