Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yemekte öne çıkan iki konu vardı: PKK ve ABD'nin Diyanet İşleri Başkanlığı'na ilgisi...Bryza'nın sorularımıza verdiği yanıtlar, ABD'nin PKK konusundaki tutumunda bir değişiklik olmadığını gösteriyordu. "PKK ile mücadelede askeri olmayan yolların denenmesi, suçluların yakalanıp yargıya teslim edilmesi" biçiminde özetlenecek bu politika, ABD'nin temel bakış açısını oluşturuyor. ABD'nin Ankara Başkonsolosu Nancy Mc Eldowney, dün verdiği öğle yemeğinde, ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Matt Bryza ile gazete ve televizyonların temsilcilerini bir araya getirdi. Türkiye'nin, ABD'den PKK konusundaki beklentisi, hemen her ABD'li yetkiliye olduğu gibi Bryza'ya anımsatılınca, yanıtı şu oldu:"Kandil'i bombalamak PKK sorununu çözmez. PKK tabii, Türkiye ile Irak'ın birlikte ele alacakları bir konu. Egemen Türkiye, egemen Irak ve egemen ABD birlikte çalışacaklar. Biz, PKK'nın mali kaynaklarının kurutulması, suçluların yakalanıp yargıya teslim edilmesi için uğraşıyoruz. Bunun altyapısı hazırlanıyor. Ama tabii, diğer devletler Türkiye için PKK sorununu çözecek değil. Türkiye ile Irak çözecek. Ayrıca, bir askeri müdahale, bugün birliğini kurmaya, Anayasası'nı yapmaya çalışan Irak'ın birliğini bozabilir. ABD, Türkiye ve Irak'ın üzerinde anlaştıkları hedef, Irak'ın birleşik ve demokratik, egemen bir ülke olması ve öyle korunmasıdır. PKK sorununda Türkiye'nin sorumluluğu nedir? Bunu da sormak gerekir. PKK sorununu Kandil Dağı'nı bombalayarak çözemeyiz. Bize göre bu sorunun üç düzlemi var:Avrupa, Türkiye ve Irak. Hepsinde mücadele etmek gerekiyor."Bryza'nın sözlerine Başkonsolos Mc Eldowney de şu eklemeyi yaptı:"Dünyada PKK konusunda Türkiye'ye yardım eden, onu anlayan tek ülke ABD'dedir. ABD, bu sorunda Türkiye'ye sırtını dönmüş değil. Tabii, askeri operasyon olmadan PKK sorununun çözülmesi herkes için en iyi yol olur." 'Bomba, sorunu çözmez' Bryza, Diyanet İşleri Başkanlığı'na gösterdikleri ilgiyle ilgili soruları yanıtlamadan önce, Türkiye ile ilgili düşüncelerini şöyle özetledi:"Türkiye, çoğunluğu Müslüman olan, demokratik, laik tek ülke. Biricik örnek. 150 yıldan beri reformlar yapan bir ülke. Atatürk'ün yaptığı reformlar, Özal'ın reformlarıyla başka bir aşamaya geçti. Bir tane Atatürk var. İkinci bir Atatürk yok. Biz Türkiye'nin bir model olarak değil ama bir örnek ülke, bir esin kaynağı olarak görülebileceğini düşünüyoruz."Bryza, bu yaklaşımının, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nde Türkiye'nin Ortadoğu ülkeleri için model olarak görülmesini mi yansıtıyor, biçimindeki sorulara, "hayır" yanıtını verdi. Diyanet'e ilgi Bu aşamada Avrupa'daki Türkler açısından Diyanet'in işlevini araştırdıklarını, sistemin nasıl işlediğini öğrenmeye çabaladıklarını söyledi. Bryza, bunun amacını ise şöyle açıkladı:"Avrupa'dan bize radikal imamlar konusunda şikâyet geliyor. Biz, Blair'in ortaya attığı görüşü paylaşıyoruz. İslam konusunda bizim de rolümüz olabilir diye düşünüyoruz. Biz de bir şey yapmalıyız diye düşünüyoruz. Türkiye'nin derin deneyimi var. O nedenle Diyanet'le ilgilendik. Öğrenmeye çalıştık. Avrupa'da dışardan gelen insanların tümüyle kendilerini yabancılaşmış hissetmemeleri için, soyutlanmamaları için ne yapılabilir diye araştırıyoruz. İnancınızın hoşgörüsüyle bu sorunlar nasıl çözülür diye bakıyoruz." 'Türkiye'nin deneyimi var' Bryza'nın sözlerinden, bu ilginin Avrupa'da radikal İslam'a kayışın Türkiye örneğiyle önlenip önlenemeyeceği, Diyanet'in bu konuda katkısı olup olamayacağının araştırıldığını anlıyoruz. Pilot bölge olarak da Avrupa'nın seçildiği sonucuna varıyoruz. Avrupa'da görev yapacak imamların Diyanet tarafından eğitilip eğitilemeyeceği veya Avrupa ve ABD'de imamlara, Türkiye örneğindeki gibi eğitim verilip verilemeyeceğinin yoklandığını anlıyoruz.Avrupa'daki göçmenler için incelenen Türkiye örneğinin, ileride Ortadoğu için geçerli olup olamayacağının da tümüyle göz ardı edilmiş bir yaklaşım olmadığı, Bryza'nın sözlerinden çıkan bir diğer sonuç. fbila@milliyet.com.tr Pilot bölge Avrupa