Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yapılan bir ankete göre, Türkiye, ABD karşıtlığının en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor.Riceın sözünü ettiği bu yoklama olsa gerek.Türk kamuoyunda ABD karşıtlığı yeni ortaya çıkmış bir gelişme değil. Bu karşıtlığın son yıllarda daha da yükseldiği söylenebilir.ABDnin Irakı işgal etmesi ve dünya kamuoyuna yansıyan görüntülerin tek başına bu karşıtlığı yükselten en önemli etken olduğunu söylemeye bile gerek yok. ABDnin bir Müslüman ülke olan Irakı işgal etmesi Türk kamuoyunun sempatiyle karşılayacağı bir olay değildi, elbette...İşgalin ardından Ebu Garip cezaevinden yansıyan işkence görüntüleri bu karşıtlığa tuz-biber ekmiştir. Hele ABD ve İngilterenin Irakı işgal ederken öne sürdükleri kitle imha silahı gerekçesinin doğru olmadığının anlaşılması ABDnin inandırıcılığını sıfırlamıştır.Bunların yanısıra Türkiye ve Türk kamuoyunun duyarlılıkla izlediği PKK ve Kerkük konusunda ABDnin takındığı tavır da sempati toplayacak nitelikte değildir. Tam aksi etki yaratmıştır.Bir de Türk kamuoyunun onur meselesi yaptığı ve kolay kolay unutmayacağı, Türk askerinin kafasına çuval geçirilmesi hadisesi vardır ki, derin yara açmıştır.Bu koşullarda Türk kamuoyunun ABDye karşı güvensizlik beslediği açıktır.Türk kamuoyundaki ABDye yönelik bu olumsuz havayı Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gülün değiştirmesi mümkün müdür? Riceın bu yöndeki ricasını Erdoğan ve Gülün liderliklerini kullanarak yerine getirmeleri sözkonusu olabilir mi?Erdoğan ve Gülün, bugüne kadar kullandıkları söylemin ötesinde ABD yanlısı bir söylemle Türk kamuoyuna etkilemeye yöneleceklerini beklemek gerçekçi değildir. Bugün AKPnin dayandığı tabanın ABD yanlısı olmadığı, Irakın işgalini desteklemediği, ABDnin Türkiye ve Türk askerine karşı tutumundan hoşnut olmadığı bir sır değil. Bunu Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gülden daha iyi bilecek kimse olmadığına göre Riceın beklentisi gerçekçi görünmüyor...AKP tabanındaki bu eğilim yeni de değildir. Nitekim, 1 Mart tezkeresinin tartışılması ve oylanması sırasında dönemin Başbakanı Gülün sıkıntılı durumu belleklerde henüz tazedir. Aynı durum Başbakan Erdoğanın görevi devralmasından sonrası için de geçerlidir.Irakı işgal etmesi için ABDye yardımcı olma girişiminde bulunan Gül hükümetinin tezkereyi kerhen Meclise sevkettiği, kararın alındığı Bakanlar Kurulu toplantısından sonra bizzat bakanların yaptığı açıklamalarla kamuoyuna yansıtılmıştır.Başbakan Erdoğanın "maaşlarınızı bile alamazsınız" diyerek ABD tezkeresine destek istemesine karşın 100 kadar AKP milletvekili CHP milletvekilleriyle birlikte olumsuz oy kullanmışlardır.Bu sonuçtan Gül hükümeti de ardından gelen Erdoğan hükümeti de AKP yönetimi de memnun olmuştur. O günden sonra ne Erdoğanın ne Gülün "keşke 1 Mart tezkeresi geçseydi" anlamına gelecek bir yaklaşımı olmuştur. Kuşku yok ki, Erdoğan da Gül de AKP tabanı başta olmak üzere Türk kamuoyunun eğilimiyle ters düşmemeye özen göstermişlerdir.Bu nedenlerle Türk kamuoyundaki ABD karşıtlığı azaltılmak isteniyorsa bunun yolu Türk liderlerin ABD yanlısı söylem geliştirmeleri değil, Washingtonun izleyeceği politikalardır. fbila@milliyet.com.tr ABD Dışişleri Bakanı Riceın, Dışişleri Bakanı Güle, Türk kamuoyundaki ABD karşıtlığından söz ettiği ve olumsuz imajın düzeltilmesi için katkıda bulunmasını istediği yansıdı. Benzer açıyla Gülün de ABDde Türkiye aleyhine filmlere dikkat çektiği belirtiliyor.